İsviçre’nin önde gelen haber kaynaklarından biri olan Neue Zürcher Zeitung (NZZ), son dönemlerde Almanya’da gündemi meşgul eden önemli bir konuya ışık tutmaya çalışıyor. Yazar Fatina Keilani imzasını taşıyan makalede, Almanya’da din özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün kesiştiği noktalarda yaşanan hassas denge ve son zamanlarda gündeme gelen “Müslüman Düşmanlığı Almanya’da” başlıklı raporun yarattığı tartışmalar ele alınıyor. Bu makalede, Keilani’nin görüşleri üzerinden, Almanya’nın ifade özgürlüğü ve din özgürlüğü dengesini nasıl korumaya çalıştığına dair bir değerlendirme sunuluyor.
Fatina Keilani imzalı yazı:
Almanya’da din özgürlüğü var, ama aynı zamanda ifade özgürlüğü de var. Bu, herkesin kendi dinini yaşama hakkı olduğu, ama aynı zamanda herkesin dinleri eleştirme veya alay etme hakkı da olduğu anlamına geliyor. İslam, bu kuralın bir istisnası değil. Ancak, Alman hükümeti tarafından sipariş edilen yakın tarihli bir rapor, bu temel hakları sorguluyor. Rapora göre, İslam’ı eleştiren veya alay eden her tür ifade, İslam düşmanlığı olarak nitelendirilmeli ve engellenmeli. Bu, Almanya’daki ifade özgürlüğüne ve demokratik kültüre karşı tehlikeli bir saldırı.
“Müslüman Düşmanlığı Almanya’da” başlıklı rapor, Türkiye Araştırmaları ve Entegrasyon Araştırmaları Merkezi (ZfTI) tarafından hazırlandı ve Aile, Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlik Bakanlığı (BMFSFJ) tarafından finanse edildi. Raporda 2019 yılından 1.600 medya haberi ve 1.000 internet yorumu analiz edildi. Rapora göre, Almanya’da Müslümanlara karşı yaygın ve sistematik bir ayrımcılık var ve bu ayrımcılık eğitim, iş, siyaset, medya ve kamusal alan gibi çeşitli alanlarda kendini gösteriyor. Raporda bu nedenle “Müslüman düşmanlığı” ile mücadele etmek için bir dizi önlem öneriliyor. Örneğin, İslam’ın bir din topluluğu olarak yasal tanınması, dinler arası diyalogun daha fazla desteklenmesi, medyanın İslam’ın çeşitliliği konusunda bilinçlendirilmesi ve Müslümanlara karşı nefret söylemi ve eylemlerinin daha sıkı takip edilmesi.
Rapor sadece Almanya’daki Müslümanların durumunu bilimsel olarak analiz eden bir çalışma değil, aynı zamanda İslam’a yönelik her türlü eleştiriyi bastırmayı amaçlayan siyasi bir gündemdir. Rapor, Müslüman düşmanlığı adını verdiği çok geniş ve belirsiz bir kavram kullanmakta ve raporun Müslümanlara veya İslam’a karşı “küçümseyici”, “aşağılayıcı”, “incitici” veya “hakaret edici” olarak algıladığı her şeyi kapsamaktadır. Bu arada rapor, insanların kökenleri veya ten renkleri nedeniyle maruz kaldıkları ırkçı saldırılar ile bir din veya bir ideoloji hakkında meşru görüş bildirmek arasında bir fark gözetmemektedir.
Rapor ayrıca İslam’ın içinde farklı akımlar ve yorumlar olduğunu da göz ardı etmektedir. Bu akım ve yorumların hepsi eşit değildir veya demokratik değerlerle uyumlu değildir. Rapor İslam’ı tek tip ve homojen bir din olarak sunmakta ve hiçbir çelişki veya reform ihtiyacı olmadığını ima etmektedir. Rapor aynı zamanda politik İslam’ın ve İslamcılığın hem Ortadoğu’da hem de Avrupa’da şiddet ve aşırıcılığın kaynakları olarak rolünü hafifletmekte veya gizlemektedir. Rapor İslam’ı eleştiren veya sorgulayan herkesi bir düşman veya nefret söylemi yapan olarak göstermektedir.
Rapor böylece Almanya’daki ifade özgürlüğünü kısıtlamaya ve İslam için özel bir muamele istemeye çalışan bir girişimdir. Bu sadece diğer dinlere veya dünya görüşlerine karşı haksızlık değil, aynı zamanda demokrasi ve açık toplum için de tehlikelidir. İfade özgürlüğü, düşüncelerimizi özgürce ifade etmemize ve tartışmamıza olanak tanıyan temel bir haktır. İfade özgürlüğü aynı zamanda aydınlanma ve güç kötüye kullanımı ve dogmatizme karşı eleştiri aracıdır. İfade özgürlüğü son olarak, insanın onurunu ve özerkliğini saygı duyan bir değerdir.
İslam, eleştiri veya alaydan korunması gereken kutsal bir inek değildir. İslam, diğerleri gibi bir dindir ve kamusal tartışmaya katlanmak zorundadır. Özgür bir toplumda dinleri alay etmek serbesttir – İslam için bir istisna yoktur.
Fatina Keilani / NZZ
- Talihsiz Anjel Hala ve Edirne Kuşatması Günleri - 29 Ocak 2025
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024