Taşranın Hafızası 22 Yaşında: Şehir Edebiyat Dergisi Yeni Sayısıyla Raflarda

Rüştü Onur’un neredeyse bir vasiyet cümlesiyle filizlenen “Şehir” dergisi, iki ayda bir yayımlanan mütevazı ama ısrarcı edebiyat üretiminin 22. yılında 175. sayısına ulaştı. Taşranın kültürel üretim kapasitesini merkeze doğru taşıyan dergi, yeni sayısında hem “yasaklı şarkıların bestecisi” Tahsin İncirci’ye saygı duruşunda bulunuyor hem de farklı kuşaklardan yazar ve şairleri bir araya getiriyor.

Şehrin vasiyeti: rüştü onur’dan bugüne uzanan bir edebiyat hattı

Derginin hikâyesi yalnızca bir yayın organının değil, aynı zamanda Türkiye’de taşra edebiyatının ısrarcı damarının da hikâyesi.
Rüştü Onur’un 12 Eylül 1940’ta Necati Cumalı’ya yazdığı mektupta geçen “Şehir’de buluşacağız… Her ne pahasına olursa olsun Şehir çıkacak” cümlesi, bugün hâlâ derginin yönünü belirleyen bir tür etik pusula niteliğinde.

İbrahim Tığ’ın editörlüğünde iki ayda bir yayımlanan “Şehir”, ekonomik krizlerin, piyasasızlaşmanın ve kültür-sanat alanındaki merkezileşmenin ortasında ayakta kalarak, “taşra da yazar, taşra da yaşar” diyerek kendi alanını yaratmayı başarabilmiş nadir örneklerden biri.

Tahsin incirci kapağı: yasaklı bir hafızanın geri dönüşü

175. sayının kapağında **“Yasaklı Şarkıların Bestecisi Tahsin İncirci”**nin fotoğrafının yer alması, derginin yalnızca edebiyata değil, Türkiye’nin kültürel hafızasındaki kırılgan noktalara da dikkat çekme çabasını gösteriyor.

İncirci’nin uzun yıllar yasaklı kalmış şarkıları, Türkiye’nin kültür-sanat alanında siyasal gölgenin nasıl dolaştığının somut bir örneği. Derginin bu tercihi, taşra merkezli bir yayının bile kültürel sansür tartışmasına müdahil olabileceğini kanıtlıyor.

Yazar ve öykücüler: genişleyen bir taşra koalisyonu

Bu sayıda Prof. Dr. Hayrettin İvgin, Can Ceylan, Hüseyin Alemdar, Aydan Ay, Şerif Temurtaş, Levent Karataş gibi isimlerin yazı ve öyküleri yer alıyor.
Dergi, uzun yıllardır süren çizgisini koruyarak yerleşik edebiyat çevrelerinin dışında duran ama yazdıklarıyla edebi çeşitliliği besleyen yazarları sayfalarına taşımayı sürdürüyor.

Bu durum, edebiyatın merkezden ibaret olmadığını; çok sesliliğin aslında taşrada daha kolay filizlendiğini bir kez daha gösteriyor.

Şiir seçkisi: farklı kuşakların aynı sayfada buluşması

Yeni sayının şair listesi geniş bir kuşak dağılımı sunuyor:
Ahmet Özer’den Döndü Açıkgöz’e, Ferhat Nitin’den Battal Keskin’e uzanan bu çeşitlilik, derginin şiir bölümünü adeta küçük bir antolojiye dönüştürüyor.

Bu çok katmanlı yapı, derginin edebiyat sosyolojisi açısından önemini güçlendiriyor: Şehir, akademik etiketlere veya piyasa dinamiklerine değil, metnin kendisine alan açmaya devam ediyor.

Dijital çağda taşra dergiciliğinin ısrarı

Kültür-sanat yayınları dijitalleşmenin baskısıyla kapanırken “Şehir”in 22 yıl ayakta kalması, bugünün Türkiye’sinde başlı başına eleştirel bir tutum niteliğinde.
Dergi, “seçkin kitabevleri” üzerinden dağıtımını sürdürüyor; dijitalleşmenin hızına teslim olmak yerine teması, mektuplaşmayı ve okur sadakatini önceleyen bir yayıncılık tavrını koruyor.

Bu tavır, Rüştü Onur’un mektuplarındaki o “huzur bulma” halinin hâlâ mümkün olduğunu hatırlatıyor.

Dergiye ulaşmak isteyenler ibrahimtig@gmail.com adresinden iletişim kurabiliyor.