Aklıma yazıyorum bugünlerde… Olan biteni, olamayanları… “Ne oluyor böyle” dediklerimi aklımın bir köşesine yazıyorum…
“herkesi olduğu gibi kabul et”
Fikrim odur ki hayatta bundan zor bir...
"...bütün söz vermelerin tarihçesi..."
İki gece önce çok emin olduğum bir sadakatsizliğin gerçekliğini sorgulamak zorunda kaldım, sonra gerçekliğini bildiğim bir sadakatsizlikten emin olamadım.
“çok mu takılıyorsunuz...
Bugün yaşadığın topluma en çok ne hâkim diye sorsanız benim cevabım “klişeler” olur sanıyorum. Klişelerin toplum üzerindeki etkisini sosyal anlamda incelemeye kalkarsak, yüzyıllardır sandığımızdan...
Emin olmak hızlandırır insanı, kaybetmenin zamanı yavaşlatması gibi…
Sonbahar Eylül’de değil Ekim’de gelmeyi uygun görecek gibi bu sene… Eylül’le başlayan sonbahar ayları yavaş yavaş kaydılar...
Tüm kiplerin, tüm zamanların, tüm kuralların ve en önemlisi beş duyuyla algılanan sınırlı realitenin, onun getirdiği sünepe deneyimlerin, korkak ve karmakarışık aklın, bilinci öküz...
Öyle "Yürekten"... Kırın ki beni parçam kalmasın... Sonra hiçbirşey yapmamış gibi davranın vicdanınız bile duymasın...
Yürek…
Kalp kelimesinin tıbbi tınısının yanında bana daha fazla şey çağrıştıran...