Vasiyet!

Ãœnlü oyuncu Gülriz Sururi Cezzar, vasiyetinde dini tören istememiÅŸ. Zaten saÄŸlığında sıkı bir ateist olarak bilinen Sururi “öteki dünya”ya inanmadığını, eÅŸi ve sevgilisi Engin’le bir daha asla buluÅŸamayacağını bildiÄŸini, “belki bir testinin kulpunda, yani toprak olarak” bir araya gelebileceklerine dair de bir espri yapmış. Çok tuttum bunu.

Aziz Nesin de bu konuda tutarlı davrananlardan biriydi, dini tören de mezar yeri de istemedi.

Marksist-materyalist dünya görüşünü benimseyen, belki sadece ateist ya da deist olup “öbür dünya” diye bir ÅŸeye inanmayan arkadaÅŸlarımızın ölüm haberlerini aldığımızda burada bir dolu baÅŸ saÄŸlığı mesajı yer alıyor.

“Allah rahmet etsin!” diyen de var “Işıklar içinde uyusun!” diyen de. Sevgili müftümüz Ergün Kuzenk bir keresinde demiÅŸti ki; Aman arkadaÅŸlar bana “ışıklar içinde uyusun!” diye yazmayın, çünkü “ışıkta asla uyuyamam…”

DoÄŸru söze ne denir? Işıkta uyuyamayan insana, öbür tarafta “ışıklar içinde uyu” demek beddua gibi bir ÅŸey…

Bir de “öbür tarafta sevdiklerine kavuÅŸtu, eÅŸinin yanına gitti” muhabbeti var ki bu da çok su götürür. “Öleyim de senden kurtulayım” diye düşünmüşken belki bu da beddua gibi olur.

“Toprağı bol olsun!” diyenler de var. Toprağı bol olup da ne yapacak ölen insan, tarla mı sürecek, baÄŸ bahçe mi yapacak?

Belki de kime ne diyeceğimizi tam bilemiyoruz. Bir kafa karışıklığı olduğu kesin. Üzüntümüzü ifade ediyoruz ama ölüp gitmiş olan için artık onu etkileyecek bir dilekte bulunmak bana göre imkansız.

Ölüm, yaÅŸayanlar için bir acıdır, buradan bakmalı…

Geride kalan, yaÅŸamaya devam edenlerle ölen kiÅŸi arasındaki iliÅŸki üzerinden bazı dilekler söylenebilir. En güzel bulduÄŸum, “Onu hep sevgiyle ya da saygıyla ya da emekleriyle hatırlayacağız” gibi bir ÅŸey olabilir. Hatırlanacağını bilmek insanları ölümün karanlığı karşısında daha güçlü kılabilir.

Tabi ardımızdan ne söyleneceğinin hiçbir garantisi yok.

Ben, öldükten sonra “beni şöyle yapın, böyle yapmayın” diye yaÅŸayan insanlara iÅŸ yüklemeyi de oÄŸru bulmam. Sonuçta cansız bedenime ne yapılacağı artık benim deÄŸil onların sorunu.

Ama ömründe Hocayla, Papazla, Hahamla kavgalı olmuş bir insanın cansız vücudunu günün sonunda onlara teslim etmek de arkada kalanların izanına kalmış bir şey!

Belki de böyle bir saçmalığa meydan vermemek için en iyisi artık bize bir hayrı kalmayan vücudumuzu, belki parçalarından kimi hastalara, kimi tıbbi deneylere, tıp öğrencilerinin eÄŸitimine yarar diye hastanelere vermek…

Ölümden korkmak ile ölümü yüceltmek bir kılıcın iki yüzü gibi.

Ä°nsanlar ölür ama hayat bakidir…