Tüm Hedonist Gençlere…

Bataklık hakkında konuşmaya cesaret edemedikçe sivrisineklere daha bir hınçla saldırır olduk. Sorgulayamadığımız üniversiteyi -hazır kendi mahallesi de sahip çıkmamışken- bir öğretim üyesinin zırvaları üzerinden eleştiriyormuş gibi yapmanın cazibesi hepimizi sardı. Böyle bir “coşku”yu Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin (o dönemki) Rektör Yardımcısı “Prof. Dr.” Bülent Arı, “Ben daha çok cahil ve okumamış kesimin anlayışına güveniyorum. Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor.” Dediğinde hissetmiştik: “Bir üniversite hocası, hem de bir profesör bunu nasıl der; sahi, ne olacak bu bizim üniversitelerin hali azizim?”

Güfte zaten aynı, beste dahi  çok farklı değil: “Bir üniversite hocası, hem de bir profesör bunu (“Üniversiteler fuhuş yuvasıdır.”) nasıl der; sahi, ne olacak bu bizim üniversitelerin hali azizim? Dün aynı güfteyi Çargâh’dan okuyanlar bugün Mahur’dan ses veriyorlar; aynı şeyin laciverdi. Ancak hiçbirimiz Elazığ depremi sonrası, depremi, çocuk evliliklerin yasaklanmasına bağlayan “Prof. Dr.” Bedri Gencer’in dersini terk eden, onu protesto eden öğrenciler kadar sahici olamadık. AKP’nin 2010’daki Roman Çalıştayı’nda parasız eğitim istiyoruz pankartı açan Trakya Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Makine Bölümü 2. sınıf öğrencisi Ferhat Tüzer ve Ankara Üniversitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Antropoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisi Berna Yılmaz kadar da sahici olamadık. Hiçbirimiz 28 Şubat 1996’da TBMM Genel Kurul Salonu’nun Dinleyici Locası’na girerek harçlara ve paralı eğitime karşı pankart açan 12 Hacettepeli öğrenci kadar da samimi olamadık.

Her ile bir üniversite açılırken susan, marketten daha kolay özel üniversite açılırken susan, üniversite kadroları adrese teslim açılırken susan, neredeyse her üniversiteye yüksek lisans doktora programları açılırken susan, arkadaşları  barış istedi diye patır patır okullarından atılırken susan üniversite şimdi ayakta: “Sofuoğlu üniversitelere nasıl fuhuş yuvası der!”

Aklıma bir Gökalp’ın Durma Vur şiiri geliyor, bir de Casablanca’da Lisa’nın Sam’e  söyledikleri ve “Ağzına sağlık Sofuoğlu!”, “Babana rahmet Arı!”, “Nur ol  Gencer”… “Bir daha söyleyin, bir daha çal Sam, eski günlerin hatırı için ‘Zaman Geçtikçe’yi (As time goes by)’ çal Sam!” diye bas bas bağırasım geliyor: Haydi, hep birlikte lütfen: “Üniversiteler fuhuş yuvasıdır”, “cahil halkın feraseti” iktidarın teminatıdır; “çocuk evlilikleri yasaklanırsa deprem olur.”, “Durma, [Hocam], durma kibrini artır! [akademinin] başına hakaret yağdır! Uyuyan bir kavme bu zillet azdır.”

Lütfen daha yüksek sesle, hep birlikte, son, ki üç: Sofuoğlu, Arı, Gencer ve diğerleri…

Zannetme yaptığın[ız] hoşa gitmiyor
Terakkimiz koşa koşa gitmiyor
Emin ol[un], emeğin[iz] boşa gitmiyor;

***

Sahi, Ebubekir Sofuoğlu üniversitelerdeki gençleri mi kastetti yoksa apartlardakileri mi? Kimdir bu Sakarya’da akşam vakti apartlarda bir araya gelip bir “Bir daha çal Sam” dedikten sonra hep bir ağızdan “…a kiss is still a kiss, a sigh is just a sigh” diye haykıran hedonist gençler.  Annah Arent toplum bilimlerinde bütün kavramların ve düşüncelerin neredeyse evrensel olarak işlevselleştirilmesini eleştirirken “…işleri güçleri işlevlerledir, onlara göre aynı işlevi yerine getiren şeyler aynı adı alır; sanki ayakkabımın topuğuna çekiç diyebilirmişim gibi -zira ben de çoğu kadın gibi duvara çivi çakarken onu kullanıyorum.” Diyordu. Sahi Sofuoğlu’nun “hedonistleri”, Gencer’in “çocuk evlilikleri”, Arı’nın “cahilleri” sanki biraz da Arent’in ayakkabısının topuğu gibi değiller mi?  Sen zen-pare ya da gulam-pare isen her genç hedonist, her hedonist de sana fahişe görünmüş çok mu?

Sam’in şarkısında söyledikleri siyasette de  geçerli değil midir?: “The fundamental things apply as time goes by” Unutmadan elinizde sadece “çekiç” varsa, zaman geçtikçe insan bütün sorunları “çivi” gibi görmeye de başlayabiliyor;  dedim ya temel kurallar siyasette de geçerlidir.

Hedonizmin babası Epikirus en kallavi hazzın, “ruh dinginliği” olduğunu söylermiş; ruh dinginliğine de “bilgelikle” ulaşılırmış. Bilgeliğe neyle…? diye sormayın artık.

O zaman, selam olsun Sakarya Üniversitesi’nin ve tüm üniversitelerin bilgeliğe koşan hedonist gençlerine…

Keyifli Pazarlar

Mete Kaan KAYNAR