Tisdall: “İngiltere, Türkiye ile Serbest Ticaret Anlaşması İmzalayarak İnsan Haklarını Hiçe Saydı”

Guardian ve Observer yazarı Tisdall, İngiltere’nin Türkiye ile serbest ticaret anlaşması imzalayarak insan hakları ihlallerini göz ardı ettiğini öne sürdü.

İngiltere’de Pazar günleri yayınlanan Observer gazetesi Simom Tisdall imzalı, ‘Küresel Britanya Vicdanı Da Dahil Herşeyi Alıp Satmaya Hazır’ başlıklı haber analizinde, İngiltere’nin Türkiye ile anlaşma imzalayarak endişe verici insan hakları ihlallerini göz ardı ettiğini ve İngiltere Parlamentosu’nun bu anlaşmayı detaylı şekilde gözden geçirmesi gerektiğini yazdı.

Türk hükümetinin devam eden insan hakları ihlallerini görmezden gelen, tehlikeli cumhurbaşkanını destekleyen yeni ticaret anlaşmasının Avrupa Birliği’nden (AB) çıktıktan sonra ‘Küresel Britanya’ olarak tanımlanan yeni dönemde ülkenin uluslararası hukuka ve değerlere bağlı kalma sözünü de hiçe saydığını ifade eden Simon Tisdall,  “Anlaşma 1 Ocak’ta parlamento incelemesine bile alınmadan yürürlüğe girdi. Bu, Boris Johnson’un Brexit sonrası vicdansız dünyasının doğuşudur. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ‘diktatör’ lideri, bu gelişmeden çok memnun. Kendisi İngiltere Ticaret Bakanı Liz Truss’un yeni ve en büyük hayranı. Bu rezil anlaşma da Truss’un eseri. Erdoğan bu anlaşmayı “Türkiye için yeni bir dönem ve dönüm noktası” olarak tanımladı. Yıllarca süren felaket bir ekonomi yönetimi; ABD ve AB ile sert anlaşmazlıklar sonrası Erdoğan’ın bir kazanıma umutsuzca ihtiyacı vardı. Bunu Truss sağladı” dedi.

Boris Johnson’ın 2016’da Brexit için kampanya yaptığı sırada AB’de kalınırsa Türkiye’den göçmen akını olacağını söylemesi ve AB’de kalmak isteyenleri bu şekilde tehdit ettiğini hatırlatan yazar, “Bu unutuldu. AB ile alay edercesine hareket eden, AB yaptırımlarıyla karşı karşıya olan bir liderin çıkarına olan bir anlaşma imzalandı” diye yazdı.

İngiltere’nin Türkiye ile ikili ticaretinin 18,6 milyar sterlini bulduğunu belirten Tisdall, “İlkelerin bu ticareti tehlikeye atacağını düşünmek saflık olur” dedi.

İngiltere’nin Türkiye için ikinci büyük ihracat piyasası olduğu da kaydeden Simom Tisdall şöyle devam etti:

“Ankara gümrük vergisiz erişime muhtaçtı. Bu da Johnson ve Truss’ın elini güçlendiriyordu ancak yine de Erdoğan’ın yöntemini değiştirmesini talep etmeyi başaramadılar. İngiltere şimdi sürekli olarak muhaliflerini yargılayan, seçimlerde hile yapan, yargıçlarına rüşvetle yalan ifade verdiren bir hükümetle sorgusuzca aynı yatağa girdi. Ülkede yüzlerce bağımsız avukat, insan hakları savunucusu ve gazeteci ya cezaevinde ya da sürgünde. HDP’nin eski lideri Selahattin Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına aykırı olarak cezaevinde tutuluyor”.

Brexit sonrası için düşünülen yeni ticaret ortakları için Lordlar Kamarası’nın geçen ay Ticaret Yasası’ndan bazı değişiklikler yaptığını belirten İngiliz yazar, “Bu değişikliklere göre, ticaret anlaşması imzalanan ülkelerin İngiltere’nin uluslararası anlaşmalar ve yükümlülükleriyle uyumlu olup olmadığına bakılması, insan hakları risk değerlendirmesi yapılması gerekiyor. Ancak son kararın verileceği Avam Kamarası’na geldiğinde yasadaki bu değişiklikler değiştirilebilir. Bugüne kadar İngiltere, Türkiye dışında Brexit sonrası dönem için yaklaşık 30 ticaret anlaşması daha imzaladı. Tunus, Mısır, İsrail, Filistin Yönetimi de bu ülkelere dahil. Bu anlaşmaların hiçbiri, tıpkı Türkiye ile yapılan anlaşma gibi, parlamento tarafından incelenmedi” şeklinde kaydetti.

“Henüz Çin ve Suudi Arabistan gibi insan hakları ihlalleriyle ilgili ünü dünyaya yayılmış ülkelerle anlaşma imzalama girişiminde bulunulmadı” diyen Tisdall, “Genelde insan haklarıyla ilgili kaygılar sebebiyle göstermelik de olsa ticaretin durdurulması İngiliz hükümetlerinin pek kullandığı bir yöntem değil. Bunun tek istisnası eski dışişleri bakanı Robin Cook’un başlattığı “Etik dış politika” kampanyası olmuştu. Ancak ticaret bağları, ilgili ülkede demokrasi ve bireysel özgürlüklere daha fazla saygı gösterilmesi için kullanılıyordu. Ancak bu element Johnson’ın yaklaşımının tamamen dışında kalıyor. Örneğin son yıllarda Türkiye-İngiltere ticaretinin önemli bir kısmını Ankara’ya yapılan askeri satışlar oluşturuyor. 2013’teki Gezi Parkı protestolarından bu yana İngiltere Türkiye’ye 1,3 milyar pound değerinde silah satışı yaptı. 2016’daki darbe girişiminden sonra Erdoğan vahşi bir tutuklama akımı başlatmışken Ankara’ya 806 milyon pound değerinde silah ihraç lisansı verildi. Bu kazançlı işin getirisi ya da işi kaybetme fikri, Türkiye ile imzalanan anlaşmayı açıklamaya yardımcı olabilir. Bir yandan da Erdoğan, İngiliz yapımı teknoloji ve mühimmatı kullanarak Suriye’deki Kürtlere saldırmakla; ülke içindeki muhalifleri susturmakla; Libya’daki savaşa ve Azerbaycan-Ermenistan çatışmasına müdahil olmakla suçlanıyor. Bu da ciddi bir kuşku yaratıyor. Tüm bunlar İngiliz çıkarlarına ters, Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’de çıkardığı sorunlar da öyle. Yine de Johnson hükümeti Brexit sonrası ihtiyaçlara odaklanıyor ve başını önüne eğiyor” diye yazdı.