Sosyal Mesafeyi hiçe sayan “bilgilendirme” toplantısı…

Bugün Didim Batıköyde yapılan, Balık Çiftlikleri ile ilgili, yarım saat arayla iki tane Halkın Katılım Toplantısı yapıldı. Toplantıya Batıköylüler, çevre köyler ve soruna duyarlı çevre dostları büyük bir katılım gösterdi. Bu toplantılara Balık İşletme sahipleri de geniş katılım sağlamışlardı. Artı buradaki güvenliği sağlayacak Kolluk gücüde oldukça çok fazlaydı. Şimdi  Covit konusunda sürekli Mesafe, Mesafe diye seslenen yetkililer, bu tür toplantılarda mesafe olmayacağını bilmiyorlar mı ki bu toplantılara izin veriyorlar? Bir tarafta Sosyal Mesafe diye haykıracaksın, diğer tarafta bu sosyal mesafenin kalmayacağı ve 30-40 metrekarelik bir bahçeye onlarca insanı yığıp, bilgilendirme toplantısı yaptıracaksın. Bu tamamen bir bulaş riskinin kapısını aralamak olmuyor mu? Üstelik alana Şirketlerin yoğun katılımına izin verip, konunun muhatabı köylüleri ve çevre dostlarına sınır getireceksin. Bu tam anlamıyla şirket sahiplerine sahip çıkıp, halkı ve halkın çıkarlarını yok saymaktır.

Yöre halkı ve Çevre gönüllüleri ve yerel kurumlar, Covit koşullarında bu tür toplantıların sağlık ve bulaşı açısında sakıncalarından dolayı iptalini istedikleri bu toplantılar, yinede geniş katılımla yapıldı. Halkın çevresine, havasına, suyuna, toprağına sahip çıkma güdüsü, kaçınılmaz olarak, olaya müdahil olmak için, toplantı alanına akın ettiler. Ama mesafe ve maske konusunda gerekli hassasiyeti gösterdiler. Halkın mesafe konusundaki duyarlılığına, kolluk güçlerinin bazı müdahaleleri yüzünde mesafe yok edildi. Şirket yetkililerinin girişimlerine seyirci kalınırken, halkın bu konuda görüşlerini belirtmeleri ve taleplerini söylemelerine izin verilmedi. Halkla toplantı alanı arasına Jandarma bariyer çekerek, engel koydu. Yinede halkın tepkisi, haykırışları, Didim belediye başkanı ve diğer yetkililer ile çevre örgütlerinin direnci sonucu, burada işlem yapılması engellenmiş oldu. Ancak asıl sorun, çevreye verilecek zararların ötesinde, böyle bir toplantıya izin verilerek, halkın ve kolluk güçlerinin sağlıklarının riske atılması asıl önemli sorun olarak önümüzde durmaktadır. Böyle bir çaba, halkın sağlığını tehlikeye atmaktan başka bir sonuç vermez. Salgının önlenemediği ve giderek pik yaptığı bu koşullarda, hala bu kadar kolay izin verilmesini anlamak oldukça zordur.

Covittin hızlı bir şekilde kol gezdiği koşullarda, bulaş riskinin de arttığı bu koşullarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayı ile Balık çiftlikleri için Halkın Katılım Toplantısı tüm itirazlara ve İl HIfzısıhanın yasak kararına rağmen  zorla yaptırıldı. Yöre halkının tüm itirazlarına rağmen, Aydın İl Hıfzı Sıhanın her tür toplantıya yasak getirdiği bu koşullarda yarım saat arayla iki katılım toplantısı yapılıyor. Burada halk sağlığı ve Covit tehdidi yok sayılıyor. Bu ne çelişki? Sermayenin çıkarları için bu ne rahatlık? Kendi koydukları yasaları yok saymak ne kolay oluyor? Bu koşullarda Covit bulaşı durumunda kim sorumlu olacak? Havasını, toprağını, suyunu korumaya çalışan halk mı, yoksa toprağı, havayı, suyu inatla kirletmeye çalışan sermaye sahipleri mi? Yoksa bu bulaşı bile bile Halkın Katılım Toplantısına izin veren yetkililer mi? Burada yörede yaşayan halk ve çevre gönüllüleri en haklı taraf olarak asla sorumlu olamazlar. Ancak görünen o ki bedeli de haklı olanlar ödeyecek. Bunu her koşulda teşhir edeceğiz. Sorumluların yakasına yapışıp, onların sorumluluklarını yüzlerine haykıracağız.

Burada yapılması gereken, vatandaş için uygulamaya konulan yasak ve tedbirlerin sermaye sahiplerine karşıda uygulanması gerekmektedir. Ancak görünen o ki, hala bu zor ve ağır salgın koşullarında, şirket sahiplerine hiçbir sınırlama ve engelleme getirilmeden, doğanın ve yaşamın tahribatına göz yumulmaktadır. Bugün en açık bir şekliyle bu durumu bir daha gördük. Salgının artmaması için, öngörülen tüm tedbirlerin herkes için uygulanması öncelikli talebimiz olarak bir kez daha yetkililere söylüyoruz. Yaptığınız yasa ve tedbirleri uygulatma tarafsız olunuz. En öncelikli tölereniz halk sağlığı olmalıdır.