‘Pedal’ kaslı olmaktan çıkmalı!

2012 yılında kurulan Öteki Bisiklet Topluluğunun yaşanılabilir bir dünyanın kapılarını aralamak için bir araya geldiklerini belirten Zeynep Alica, “Pedal çevirmek monotonlaşan hayatımıza anlam ve hareket katmak, daha sağlıklı, daha insanca bir dünya ve daha sağlıklı bir beden için alternatif bir yaşam sunuyor.” dedi.

Öteki Bisiklet Topluluğu’ndan Zeynep Alica ve Tanju Gündüzalp ile, kenti, bisikleti, gündelik hayatımızı, kentin herkes için olmasını, bisikletin politikliğini ve sosyalleştiriciliğini konuştuk. Öteki Bisiklet üyesi Zeynep Alica, son dönemde tüm dünya ülkelerinin hem çevre hem de insan sağlığı için bisiklet kullanımına yoğunlaştığını, ama bunun yeterli olmadığını bizim ise yaya ve bisikletli kent yaşamında çok gerilerde yer aldığımızı belirtti.

İngilizce öğretmeni olan Alica, Öteki Bisiklet grubunun 2012 yılında oluştuğunu belirterek, grup üyelerinin Perşembe Akşamı Bisikletçileri ile sürerken biraraya geldiğini ve sonrasında politik ve yaşamsal farklılıklarla yanyana gelenler tarafından kurulduğunu söyledi ve ekledi, “İletişimimizi de sosyal medya üzerinden ve yüzyüze gelerek sürdürüyoruz.” Türkiye’de çok sayıda bisiklet topluluğu olduğunu belirten Alica, son 5 yılda bisiklet topluluklarının arttığını ifade etti. Sıkıntılı bir döneminde bisiklet ile ilk tanışmasını yaşadığını belirten Alica, o döneminde aklında hep bisikletin olduğunu ama bir türlü hayata geçiremediğini söyledi.

BODRUMDAN ANTALYA’YA PEDAL ÇEVİRDİLER

Alica, bisikletle tanışma sürecini şöyle anlattı:

“2011 yılının bir akşamında Güvenpark’ta karşıdan karşıya geçiyordum. Bir grup bisikletli vardı ve ışıl ışıldılar. Yanlarına gidip ‘ne yapıyorsunuz’ diye sordum. İlk temasım bu idi. Ardından Gökhan’la tanışmam ve O’nun beni diğerlerine yönlendirmesi ile de başladı. Sonrasında ise okuldan bir arkadaşımla birlikte bisiklet kiralayıp ilk kez etkinliğe katıldık. Ondan sonra hiç kopmadım pedallardan. Ve o yaz üç kadın Bodrum’dan Antalya’ya 650 kilometre pedal çevirdik. Turu da Çıralı da bitirdik.”

Alica, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Şehir içinde bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için “Perşembe Akşamı Bisikletçileri” diye bir topluluk var. Her Perşembe günü Güvenpark’ta toplanıyorlar. Aslında bisiklet kullanımını onlarla öğrendim. Bisiklet kullanımını çok seviyordum ama bisikleti şehir içinde kullanamıyordum. Perşembe Akşamı Bisikletçileri başka illerde de, Ankara’da da varlar. Şehir içinde kentte bisikletli ulaşımı yaygınlaştırmak için çok önemli bir topluluk. Birçok insan, haklı nedenlerle trafikte bisiklet kullanmaktan çok korkuyor. Perşembe Akşamı Bisikletçileri trafikte bisiklete binme konusunda çok destek oluyor. Trafikteki korkuyu atmak ve görünürlüğü sağlamak için önemli bir grup. Ben de 1 yıl boyunca bisiklet kullanmayı orada öğrendim. Sonrasında politik ayrımlardan dolayı Öteki Bisiklet’i kurduk. Öteki Bisiklet, daha politik ve eylemsel bir yerden hayata ve ulaşıma bakan bir grup.”

Öteki Bisiklet Topluluğu’nun ilk kez İnsan Hakları Gününde bir araya geldiğini belirten Alica, 8 Mart, 1 Mayıs, Gazetecileri anma günleri, 1 Eylül, 2 Temmuz Sivas Katliamı yıldönümü gibi önemli ve anlamlı günlerde bir araya geldiklerini de söyledi.

KADINLARLA BİSİKLET AŞK YAŞIYOR

Bisiklet kullanmayı; otomobil, tüketim ve kapitalizm karşıtlığının bir aracı olarak gördüğünü ifade eden Alica, pedal çevirmeyi özgürleşmenin bir aracı olarak gördüğünü kaydetti.

Bisikletin tarihinde de özgürlük kavramının olduğuna dikkat çeken Alica, Amerika’da bisiklet kullanımının yaygınlaştığı dönemle ve feminizmin ortaya çıktığı tarihin birbirine denk düştüğünü söyledi. Alica, kadınların bisikletle aşk yaşadığını belirtti.

5 yıldır Türkiye’de Süslü Kadınlar Bisiklet Turu yapıldığını belirten Alica, Sema Gür adlı bir bisikletsever tarafından kurulan “Süslü Kadınlar Bisiklet Turu”nun kadınlar arasında geniş yankı bulduğunu söyledi.

ANKARA TRAFİĞİ OTOMOBİL ODAKLI!

Sema Gür’ün 40 yaşında bisiklet kullanmaya başladığını belirten Alica, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İzmir’de bisiklet kullanımı çok yaygın. Bisiklet kullanmak çok kaslı, çok erkeksi bir şey diye ifade ediliyor. O da bunu görüp ürkerek kadınlarla bir araya gelmeyi tercih ediyor. O da kaslı adamlara karşı süslü kadınlar bisiklet turu yapıyor. Her alanda sıkıştırılıyorsun giderek kendini ifade etmen zorlaşıyor. Bisiklet kaslı olmaktan çıkmalı.”

Ankara için bisiklet kullanımının zor olduğuna dikkat çeken Alica, “Melih Gökçek’in projesi haline gelen Ankara tamamen otomobil odaklı bir trafiğe sahip. Bir yaya içinde bir bisikletli içinde hatta bir motosikletli içinde Ankara’daki bu trafik hızı çok yüksek ve tehlikeli.” dedi.

TRAFİĞİN İNSANİLEŞMESİ İÇİN BİSİKLET KULLANILMALI

Alica konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Bisikleti istersek günlük yaşamımızın bir parçası yapabiliriz. Biz ne kadar çok görünür olursak, bisiklet yolları ile ilgili o kadar yaptırım gücümüz olur, o kadar sesimiz duyulur. Son zamanlarda yollarda birçok bisikletçi arkadaşımızı yitirdik. Birkaç yıl önce bir ölüm olayı yaşandı. Onur Karaca isimli bir arkadaşımıza Dikmen Yokuşundan inerken bir otomobil çarpıyor. Eğer düzgün bisiklet yolları olsa, Çağatay Avşarlar, Onur Karacalar, Meril Çiğdem Durmuşlar  ölmeyecekti. Trafiğin biraz daha insanileşmesi için bisiklet kullanımının artışı çok önemli. Trafikte sağ şeridi boşaltmak gerekiyor, bu bizim hakkımız. İnsanlar trafikte çok kabalaşabiliyor. Trafik, büyük bir bencillik yaratıyor. Otomobile bindiğinde insan, dünya sanki onunmuşçasına vahşileşebiliyor. İnsanlar ne kadar sık görürlerse bisiklet kullananları davranış biçimleri olumlu seyirde değişebilir.”

Öğrencileri ile birlikte etkinlik yapmayı istediğini belirten Alica, trafik nedeni ile etkinlik yapmaya cesaret edemediğini söyledi. Bisikletle trafiğe çıkmaya korktuğunu belirten Alica, “Bisiklet kullanımı eğitimi bence okulda başlamalı. Yurtdışı örnekleri öyle. Mesela İngiltere’de görmüştüm bisiklet dersleri var ya da spor dersinin içinde bisiklet kullanımı dersi var. Parka gidiyorlar çocuklar bisiklete biniyorlar ve öğretmenleri onlara kuralları öğretiyor. Yurtdışında ehliyet alan insanlar daha detaylı eğitim görüyorlar.” dedi.

Türkiye’de çok sayıda bisiklet festivali olduğunu belirten Alica, Ankara’da rota olmadığından festival yapılamadığını söyledi.

HAPSEDİLİYORUZ!

Öteki Bisiklet üyelerinden Tanju Gündüzalp de şehir yaşamının insanları farkında olmadan evlere, işyerlerine, alışveriş merkezlerine, otomobillere hapsettiğini belirterek bu sıkıştırılmış yaşamdan kurtulmak için pedal çevirmenin bir alternatif ve yaşamsal bir ihtiyaç olduğunu söyledi.

Mimar olan Gündüzalp, “Ankara’da Mimarlar Odası dahil, birçok yapının ve örgütün içinde yer almaya, sivil ve kent mücadelelerinin ve çabalarının bir parçası olmaya özen gösteriyoruz. Bu kadar vahşi hızlı bir gidişin içinde ne yapılabilecekse ona destek olup katılmaya çalışıyoruz.” dedi.

17 yaşında üniversite eğitimi için Ankara’ya geldiğini ve 31 yıldır Ankara’da yaşadığını belirten Gündüzalp, bisiklet kullanmaya küçük yaşlarda başladığını ifade etti. “Çocukluğum önce tren raylarının üzerinden düşmeden okula giderek, sonrada hep bisiklet  üzerinde geçti” diyen Gündüzalp 1970’lerin Mersin’inde dolmuş-otobüs bile kullanmadıklarını söyledi.

2012 Mayıs ayında Öteki Bisiklet ile tanıştığını belirten Gündüzalp,“Perşembe Akşamı Bisikletçileri ilk kurulan topluluk. Şu anda ise Hibit, Çarşamba Akşamı Bisikletçileri, Batı Ankara Bisiklet Topluluğu, Süslü Kadınlar, Pedallayan Kadınlar gibi topluluklar var. Ankara’da en az 10 tane bisiklet topluluğu vardır diye düşünüyorum. ” dedi.

Gündüzalp konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Öteki Bisiklet hiyerarşisi olmayan bir yapı. Kim ne zaman girerse hepimizle aynı ve ortak söz hakkına sahip olarak konuşur, söyler, üretir. Bu bazen ilginç olaylara da sebep olur. Örneğin 1 Eylül 2016’da Dünya Barış Günü’nde, sokaklarda “Barış” demek için pedallamak üzere buluşmuştuk ve sürmeye başlamamızdan bir süre sonra sivil polisler yanımıza gelip ‘konuşmamız gerek, sözcünüz lideriniz kim’ diye sordular hepimiz birbirimize baktık. ‘Liderimiz yok’ dedik. ‘Nereye süreceksiniz?’ dediler. ‘Bilmiyoruz’ dedik. ‘Güvenlik için sizin yanınızda yer almamız lazım’ dediler. ‘20 kişiyiz bir şey olmaz’ dedik. ‘Sizin trafikte riske girmenize engel oluruz’ dediler. Biz de ‘herkes serbest nereye sürerse’ dedik. Bir kısım Beşevler’e sürdü bir kısım Bahçeli’ye bir kısım Eskişehir Yolu’na gitti sonrasında ise Armada da buluşup pedalları Atatürk Orman Çiftliği’ne çevirdik. Onlarda takip edebildiklerince ettiler bizi. Öteki Bisiklet 1 Mayıs’ta alanda olur, ocak ayında katledilen gazeteciler gününde (Hrant Dink’in Uğur Mumcu’nun Hasan Ocak’ın öldürüldüğü ayda), 8 Mart’ta, Newroz’da, 1 Eylül’de, yan yana alanlarda olmaya özen gösterir.”

“ANKARA YAYA ÖNCELİKLİ BİR ŞEHİR DEĞİL”

Geçen yıl her çarşamba sabahı iş saatinden önce Meclis önünde buluştuklarını belirten Gündüzalp, “ODTÜ’ye sürüp orda bir çay içip, bir poğaça yiyip geri döner ve herkes okuluna, işine giderdi. Büyüdükçe insanların yaşam öncelikleri değişiyor. Ankara’da bisiklet sürücüsü artmasına rağmen Ankara bisiklet ve yaya öncelikli bir şehir değil. Dolayısıyla organize olmakta zorlanıyoruz. Günlük yaşamda buna engel oluyor. 3 yıldır daha sert bir süreç yaşanıyor. Kolay bir şekilde sokağa çıkıp ‘barış istiyoruz’ diyemiyoruz. Son üç yılın getirdiği sosyolojik yapı bu duruma etken diyebiliriz. Genel olarak herkesin derdi aynı. Trafikte haklarımızı istiyoruz görünür olmak istiyoruz ve biz öldürülmek istemiyoruz. İşimize daha özgür olan daha politik olan daha insani olan daha doğa dostu olan bisikletle gitmek istiyoruz.”