Soma Katliamı Davası: Kamu Görevlilerinin Yargılanmasında Son Durum

Türkiye’nin en trajik iş kazalarından biri olan Soma Maden Faciası, 13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde meydana geldi. Bu faciada 301 madenci hayatını kaybetti ve 162 madenci yaralandı. Olayın ardından başlatılan yargı süreci, kamu görevlilerinin sorumluluklarının sorgulanmasıyla devam ediyor.

Dava süreci, madenci ailelerinin kamu görevlileri hakkında soruşturma talebiyle başladı. İlk etapta, bakanlıklar kamu personelinin yargılanmasına izin vermedi. Ancak, madenci ailelerinin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptıkları 12 bireysel başvuru sonucunda, 29 Ocak 2020’de “yaşam hakkının ihlal edildiği” yönünde bir karar alındı. Bu kararla birlikte, 28 kamu görevlisi hakkında “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla dava açıldı.

Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın son duruşması, kamu görevlilerinin yargılanmasına devam edildiği bir ortamda gerçekleşti. Ancak mahkeme heyeti, duruşmayı 25 Aralık 2024 tarihine erteledi. Bu erteleme, adalet arayışında olan madenci aileleri için uzun bir bekleyişin devamı anlamına geliyor.

Dava süreci boyunca, kamu görevlileri tutuksuz olarak yargılanıyor. Soma Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma, katliamdaki ihmallerin sorumlularını bulma çabasını sürdürüyor. Duruşma ertelense de, bu soruşturma ile adaletin tecellisi için çalışmalar devam ediyor.

Madenci aileleri ve avukatları, davanın “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla açılmasını eleştirerek, olayın birden fazla ölüm ve yaralanmayı içermesi sebebiyle mahkemenin görevsizlik kararı vermesini ve dosyanın ağır ceza mahkemesine sevk edilmesini talep etti. Mahkeme heyeti ise, aile avukatlarının taleplerini bir sonraki duruşmada değerlendireceğini belirtti.

Soma Maden Faciası, Türkiye’nin iş güvenliği tarihinde derin izler bırakan bir olay olarak hafızalarda yer edinmiştir. Bu facia, iş güvenliği standartlarının önemi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Adaletin sağlanması ve benzeri trajedilerin önlenmesi adına, bu tür yargı süreçlerinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.