Mizaha sansürde son nokta: Erişim engeli

Türkiye’de son dönemde basın üzerinde artan baskı, mizah dergisi Leman’ın Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile ilgili karikatürüne internette eriÅŸim engeli getirilmesi ile yeni bir boyut kazandı. Bakan Albayrak’ın Kanal Ä°stanbul güzergâhından arsa aldığına iliÅŸkin karikatüre ve söz konusu haberlere PerÅŸembe günü internet üzerinden eriÅŸim engeli getirildi.

DW Türkçe’ye konuÅŸan Leman dergisi Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Akgün, son eriÅŸim engeliyle ilgili dergiye resmî bir bildirim gelmediÄŸini söylüyor. Akgün “Biz de basından okuduk. Bu haberle ilgili yapılan her ÅŸeye eriÅŸim engeli getirilmiÅŸ, aralarında bizim kapağımız da var. Bu çaÄŸda dijital alanda getirilen sansür aslında tam tersi bir etki yarattı. Åžu an kapak inanılmaz ÅŸekilde paylaşılıyor” diyor.

Kanal Ä°stanbul projesiyle birlikte bu güzergâh üzerinde satın alınan araziler gündeme gelirken, Leman dergisi, Bakan  Albayrak’ın da Kanal Ä°stanbul güzergâhı üzerinde arazi satın aldığına iliÅŸkin Cumhuriyet Gazetesi’nin haberine kapağında yer verdi. Dergi kapağında Kanal Ä°stanbul güzergahının yer aldığı harita üzerinde Berat Albayrak karikatürleri “Bakın burası çok önemli” konuÅŸma balonlarıyla görülüyor. Söz konusu haberlere iliÅŸkin, Albayrak’ın 12 Åžubat tarihinde Ä°stanbul Anadolu 7. Sulh Ceza HakimliÄŸi’ne yaptığı eriÅŸim engeli talebi mahkeme tarafından aynı gün kabul edildi. Çıkan haberlerin yanı sıra 22 Ocak’ta yayımlanan Leman’ın kapağında yer alan karikatüre de mahkeme kararıyla eriÅŸim engeli getirildi. Leman’ın haber sitesi, söz konusu karikatüre “Bakan, yabancıya gitmesin diye Kanal Ä°stanbul güzergâhından arsa almış” baÅŸlığıyla yayınlanan haberinde yer vermiÅŸti.

“Korku iklimi var”

Türkiye’de binlerce sosyal medya kullanıcısı hakkında açılmış davalar olduÄŸunu ifade eden Tuncay Akgün, “Medyanın durumu herkesin malumu. Gözlemliyoruz da gerçekten bir korku iklimi var. Ama baskı her zaman baskıyı yapanlar açısından istedikleri sonuçları verebilecek bir ÅŸey deÄŸil, tam tersi patlamaya yol açabilir” diye konuÅŸuyor.

Leman dergisi çizeri Sefer Selvi ise eriÅŸim engelinin son dönemde çizerlerin karşılaÅŸtığı baskının yanında ‘devede kulak’ olduÄŸunu vurguluyor. DW Türkçe’ye konuÅŸan Selvi “Bugüne kadar çizerlere çok fazla dava açıldı. AKP iktidarından önce karikatürcülere neredeyse hiç dava açılmıyordu. Cezaevine giren karikatürist arkadaÅŸlarımız oldu. Karikatür çizmeyi bırakanlar bile oldu” diyor.

Bağımsız olarak, reklam almadan ve bir patrona baÄŸlı olmadan ayakta kalmaya çalışan mizah dergileri, gündem karikatürcülüğü ve ulaÅŸtığı kitle bakımından demokrasi için önemli bir iÅŸlev görüyor. Bu dergiler arasında yer alan haftalık mizah dergisi Leman, 1991’den bu yana yayımlanıyor. Çizer Tuncay Akgün, dergi tarihi boyunca siyasi iktidarlarla ve ona baÄŸlı mekaniklerle, kurumlarla ilgili her zaman sorun yaÅŸadıklarının vurguluyor. Ancak Akgün’e göre, altının çizilmesi gereken nokta, artık milenyum çağının gelmesine, 2000’lerin ilk çeyreÄŸine yaklaşılmasına raÄŸmen benzer baskının halen ve artarak hissedilmesi.

En sert baskı 15 Temmuz‘da”

Akgün, mevcut baskıyı en sert ÅŸekilde 15 Temmuz sürecinde hissettiklerini anlatıyor. Leman’ın 15 Temmuz darbe giriÅŸimi ile ilgili hazırladığı özel sayısının dağıtımı da matbaada polis tarafından engellenmiÅŸti. Darbe özel sayısı kapağında bir poker masası başında iki el, birinin önünde tüfeÄŸini doÄŸrultmuÅŸ ÅŸaÅŸkın ifadeli askerler, diÄŸerinin önünde de siviller duruyor; askerlerin arkasındaki kiÅŸi ‘MehmetçiÄŸi sürüyorum’ derken, karşıdaki elden ‘Gördüm yüzde 50’yi sürüyorum’ konuÅŸma balonu görülüyordu.Tuncay Akgün, o dönem, derginin matbaanın yanı sıra bayilerden de toplatıldığına iÅŸaret ediyor.

“Hangi torbaya atılacağınız belli deÄŸil

Akgün’e göre, genel olarak bir baskı ortamı yaratılıp eleÅŸtiri hakkını kullananların otosansüre zorlandığı, rutin olarak kendini ifade ediÅŸ biçimlerinin sınırlandırılmak istendiÄŸi bir süreç var.

“Kendini ifade etme açısından eski yıllara göre çok daha ağır koÅŸullarda çalıştığımızı söyleyebiliriz” diyen Tuncay Akgün 1990’lara kıyasla ÅŸu farklılıklara dikkat çekiyor: “Eskiden sonuçları hesaplayabiliyordunuz, ÅŸimdi başınıza ne geleceÄŸi, hangi torbaya atılacağınız belli deÄŸil. Ãœzerinizdeki baskının nereden geleceÄŸi belli deÄŸil. Sistematik bir troll baskısı var. Sizi olabilecek her ÅŸeyle tehdit eden, üzerinize küfür, hakaret, taciz boca eden bir toplu saldırı biçimi var. Ayrıca hukuksal olarak da kendinizi saÄŸlıklı bir ÅŸekilde savunup savunamayacağınıza dair bir soru iÅŸareti var. Bunlar çok belirleyici ÅŸeyler. Ä°ktidar açısından ayrı bir alınganlık biçimi var. Ummadığınız ÅŸeyden, beklemediÄŸiniz ÅŸeyler çıkarabiliyorlar.”

“Siyasiler kutsallaÅŸtırıldı

Hiciv sanatının çok köklü bir gelenek olduÄŸunu vurgulayan çizer Bülent Ãœstün de mizah dergilerinde politik karikatürlerin 80’lerde Gırgır dergisi ile baÅŸladığını hatırlatıyor. DW Türkçe’ye konuÅŸan Ãœstün, “Mizah dergileri okumaya baÅŸladığım zamanlarda da, ilk çizmeye baÅŸladığım dönemde de iktidar figürleri resmediliyordu. Ä°lk çizdiÄŸim karikatür Turgut Özal’dı. Bu bir gelenek mizahta aslında” dedi. Ãœstün, kırılma noktasının ise ‘siyasi figürün kutsallaÅŸtırılması’ olduÄŸunu düşünüyor: “Bizim çizdiÄŸimiz zaman siyasiler, topluma hizmet eden devlet memuru idi. Son 20 yılda siyasi figürler kutsallaÅŸtırıldı. EleÅŸtiriler, kutsala laf etmiÅŸ gibi algılanır oldu” diyor. 1991-1994 arasında TV’de yayınlanan politik mizah programı Plastip Show’u hatırlatan Bülent Ãœstün, “Siyasi figürleri kuklaları oynuyordu. Åžimdi yaptığınızı düşünsenize, Plastip Show yapılabilir mi, bunu hangi kanal yayınlayabilir” diye soruyor.

Otosansür var mı?

Karikatüristlerin kişisel olarak çizmekten çekinmediğini, ancak işin içine kurumsal yapı girince, kuruma ekonomik bir saldırı gelmemesinin gözetildiğini belirten Üstün, diğer yandan haftalık dergilerin sosyal medyanın hızına karşı hantal kaldığını, bu nedenle de gündemle ilgili güncel karikatürlerin eskisi gibi yapılamadığı görüşünde.

Çizer Sefer Selvi de artık çizerken mutlaka dava açılır mı diye düşünüldüğünü söylüyor. Selvi “Çalıştığın kuruma da baskı söz konusu olduÄŸu için otosansür uygulamak zorunda kalınıyor. Ä°stisnai de olsa bu tür ÅŸeyler yaÅŸanabiliyor. Eskiden çok çok sert, özgürce, aklına ne geliyorsa çizebiliyordun. En ufak bir kısıtlama hissetmiyordun. Ne tehdit alıyordun, ne kızarlar diye düşünüyordun. Åžimdi böyle deÄŸil” diyor.

Kaynak: DW, Pelin Ãœnker / Ä°stanbul