Korona Günlerinde 1 Mayıs

1 Mayıs .İşçilerin, tüm emekçilerin hatta bugün yüreğinde insan sevgisi taşıyan tüm insanlığın Birlik, Dayanışma ve Mücadele günü. Ne yazık ki, bu 1 Mayıs’ı evlerimizde geçirmek zorundayız. Çok az sayıda ve sosyal mesafeye dikkat ederek dünyada 1 Mayıs’ı meydanlarda kutlamaya çalışanlar da var elbet. Ülkemiz Türkiye’de ise diktatörlük dün Kazancı yokuşundaki anmaya bugün ise bir kaç saat önce Taksim anıtına çelenk koymaya gelen emekçilere saldırıp gözaltına aldı.

1 Mayıslarda hep emek sömürüsüne, işkenceye, ötekileştirmeye vs. karşı çıkarak meydanları doldurduk. Ama bu bir Mayıs çok farklıydı. Polis ve egemenlerin zorlamasına çok gerek kalmadan evde kalmayı tercih ettik. Bu virus belası buna bizi mecbur etti. Peki Crono virusunun 1 Mayıs ta bize verdiği ders ne?

Gerçekten bu virus sonrası yepyeni bir dünya mı kurulacak. Bazılarının umduğu gibi tüm dünyada köklü bir değişiklik mi olacak. Sanmıyorum.

Zenginler yine tuvaleti altın kaplama yatlarında keyif satacak. Bu dünyayı kurtarmış olan çok zengin müslümanlar öteki dünyayı da kurtarmak için yine Mekke’de geceliği beş-on bin dolar olan otellerde kalarak Kabeyi tavaf edecek.

Zengini fakiri Pakistan’da, Hindistan’da, Çinde korkunç bir emek sömürüsüyle üretilen ayakkabıları, giysileri tüketmeyi sürdüreceğiz. Mc Donal’da yediğimiz her hamburgerin Brezilya’daki yağmur ormanlarını biraz daha azalttığını aklımıza bile getirmeyeceğiz.

Pankartlarda gördüm:” Virus değil, kapitalizm öldürür, Yaşasın sosyalizm ,” yazıyordu bu sene 1 Mayıs kutlamalarında. Katılmıyorum. Doğrudur Kapitalizm öldürüyor ama Virus da öldürüyor. Kendisine sosyalist diyen Çin en yoğun emek sömürüsünü gerçekleştiriyor ve doğayı belkide dünyada en yoğun katleden ülkelerden birisi olarak tarihe geçiyor.

Virus’u ne tanrı baba insanlara ceza olarak yarattı, ne de kimi spekülatif teorilere göre ABD çin’e karşı üretti. Hayır, bu virus’u tüketim toplumunun esiri olmuş biz insanlar yarattık.

Elbet asıl suçlu aşırı kâr hırsı için her türlü rezilliği yapan Kapitalizm. Hadi Türkiye’deki işçi ve emekçi kardeşlerimiz isteselerde tüketim toplumunun esiri olamazlar. Karınlarını zor doyuruyorlar çünkü. Ama yaşadığımız şu Almanya’da işçiler bile çocuklarının ve kendilerinin dolaplarını açsınlar. Bu kadar ayakkabıya, bu kadar giysiye gerçekten ihtiyacımız var mı?

Çocukluğumu anımsıyorum. Seneden bir iki gömlek, diktirilir, bir ayakkabı yaptırılır ve elbise ancak tamamen eskiyince yenisi alınırdı. Ama yediğimiz yiyecekler az ama tertemiz ve doğaldı.

Şimdi bir sürü kimyasal ilaç kullanılarak üretilmiş besin maddelerini tıkınıyoruz. Kanser illetini çocukken hiç duymamıştım. Sonra da kanser olduk, virus bulaştı, diye yakınıyoruz.

Nazım Usta’nın dediği gibi ” Senin hiç mi KABAHATİN yok kardeşim…”

Elbirliğiyle, acımasızca katlettik doğayı, hiç bir boka yaramayan Altını çıkarmak için ormanları katlettik. Yeraltı sularını yok ettik. Doğanın canına okuduk ve şimdi Curono diye DOĞA BİZ İNSANLIKTAN İNTİKAMINI ALIYOR.

Bu bir mayıs’ta salt emek sömürüsüne karşı çıkarak değil, dünyayı değiştirmek istiyorsak tüketim toplumunun esiri olmamaya çalışarak Birlik, Dayanışma ve Mücadele, demek gerekir.

Elbet bu virus rezili kapitalizmin iğrenç yüzünü bir kez daha bizlere gösterdi. Düşünün silah, bomba, füze üretimi için milyarlarca dolar harcayan zengin diye bilinen ülkeler de bile sağlık sisteminin çöküşüne şahit olduk. Bırakalım sağlık sistemini bir kaç jet savaş uçağının parasıyla tüm Avrupa’ya maske üretilebilecekken insanlar parasıyla bile maske bulmakta zorlandı.

Evet bu dünya değişecek, ama bunu virus gerçekleştiremiyecek. Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu, doğanın daha çok kirlendiği bir dünyada yaşamak istemiyor, korkuyla yeni virusların ortaya çıkmasını beklemek istemiyorsak, kendimizden başlayarak her tür savaşa, haksızlığa, ötekileştirmeye, doğa katliamına karşı ve elbet emek sömürüsüne karşı mücadele etmeliyiz. Yeni bir dünya kurulacak elbet. Ve bu yeni dünyayı emekçiler, işçiler, aydınlar namuslu insanlar kuracak…

 

Atilla KESKİN
Latest posts by Atilla KESKİN (see all)