Kapitalizmi ayakta tutan düşük ücretli işçilerdir

ABD’de yaşayan ve işçi hareketi içinde faaliyet yürüten ISSER koronavirüs salgınının basit bir gerçeği ortaya çıkardığına işaret ediyor: Kapitalizmi ayakta tutan bankacılar, toprak sahipleri ya da CEO’lar değil, düşük ücretli işçilerdir.

İşçiler CEO’lardan Daha Değerli

Koronavirüs salgını basit bir gerçeği ortaya çıkardı: bankacılar, toprak sahipleri veya CEO’lar değil, toplumumuzu ayakta tutan düşük ücretli işçilerdir.

Koronavirüsle mücadelede ön saflardalar

Düşük ücretli işçiler, koronavirüsle mücadelede ön saflardalar. Birçok işçi evden çalışmaya başladı. Diğer işçiler ise maalesef işten atıldılar. Düşük ücretli işçiler sokaklarımızı temizlemekle, yeterince yediğimizden emin olmakla ve elbette COVID-19 olursak bizi sağlığımıza geri dönmemiz için bakım yapmakla meşguller. İşçiler işlevsel bir toplumun temel taşı olmasına rağmen, genellikle bu işçilere gereksiz ve ‘vasıfsız’ muamelesi yapılıyor. Ancak son birkaç hafta içinde gördük ki, bu işçilerin yeri doldurulamaz.

Kaliforniya, New York, Illinois, Pensilvanya, New Jersey ve başka yerlerdeki eyalet hükümetleri giderek daha sıkı talimatlar uygulamaya başladılar. Sosyal mesafe uygulamaları ile gerekli ve hayati olan işletmeler dışındaki tüm yerleri kapattılar. Bu liste eyaletten eyalete değişim göstermekle birlikte marketleri, çamaşırhaneleri, restoranları (paket servis ve teslimat), gıda malzemesi ve başka ürün üreten fabrikaları, benzin istasyonlarını, eczaneleri ve hastanelerin her birini içermektedir.

Bu işletmelerin ortak noktası nedir? İşletme sahipleri sendikasız ve güvencesiz olan, ek bir fayda olmadan ırgat gibi çalışan, düşük ücretli işçilerin emeklerine güveniyorlar. Kamu çalışanları da hala mesailerinde, sokaklarımızı temizliyor, postalarımızı gönderiyor ve kamu hizmetlerine ve diğer sosyal hizmetlere erişimimizi sağlıyorlar. Birçok hükümet çalışanı sendikalıyken, onlar genellikle düşük ücretli çalışanlara veya özel sektördeki muadillerine aynı saygıyı göstermiyorlar.

Onlar olmadan küresel bir salgını hayal edin!

Ancak, posta işçileri veya kargo sürücüleri bize mesajlarımızı ve paketlerimizi getirmeden, kasiyerler ve toptancılar marketleri yiyecekle doldurup ayakta tutmadan, bakım işçileri ve ev hizmetlileri toplumda risk altında olan bazı insanlara hayat kurtarıcı tıbbi ve duygusal destek sağlamadan, su, elektrik ve gaz kaynağımız olduğundan emin olmak için çalışan teknik işçiler olmadan, çamaşırlarımızı, havlularımızı ve çarşaflarımızı temizlememizi sağlayan çamaşırhane çalışanları olmadan, çöp toplama ve mikropların yayılmasını yavaşlatmaya çalışan temizlik işçileri olmadan küresel bir salgını hayal edin.

Birçok kişi, posta görevlileri için el dezenfektanlarını dışarıda bıraktıktan ya da birkaç günlüğüne çocuklarına evde eğitim verdikten sonra öğretmen maaşlarının artması için çağrıda bulunup ön saflarda çalışan işçilere teşekkürlerini ilettiler fakat toplumumuz işçileri uzun süredir hem ekonomik hem de başka şekillerde değersizleştirdi. Şimdi bu durum kriz ve işçi örgütleri sayesinde patronlar üzerindeki baskıyı artırarak değişmeye başlıyor.

Birçok eyalette ücretleri arttı

Minnesota, Michigan ve Vermont Eyaletleri tüm market çalışanlarını acil durum çalışanı olarak sınıflandırmış, çocuk bakımı ve diğer hizmetlerden faydalanabilecekleri hale getirmiştir. Stop & Shop çalışanları %10 maaş artışıyla birlikte 2 haftalık ücretli hastalık izni alabildi. Safeway, Target ve Whole Food şirketlerinin çalışanları saatlik ücretlerine 2 dolarlık artış kazandı. Washington Eyaleti’nde Kroger’deki sendikalı işçiler tehlikeli durumlarda ödenen bir ek ücret kazandılar, şimdi bu talep ülke çapında birçok market ve ön cephede çalışan işçiler için yaygınlaşıyor. Bu zaferler küçük olmakla birlikte, düşük ücretli işçilerin nihayet hak ettikleri ücreti ve saygıyı elde ettikleri bir topluma birazcık da olsa yaklaştırdı.

Büyük bir sağlık krizine maruz bırakılıyorlar

Peki, bizim ülkemiz düşük ücretlerle ve değersiz bir biçimde, yaşamı temel düzeyde sürdürebilmek için gerekli olan kritik işlerde çalışan işçiler hakkında ne diyor? Market çalışanları ve ilk müdahale ekipleri, geri kalanımızın mümkün olduğunca normal yaşamasını sağlamak için kendilerini büyük bir sağlık krizine maruz bırakıyorlar. Birçoğu asgari ücretle ya da ona yakın, sağlıksız bir ortamda ve güvenceleri olmadan çalışıyorlar. Yani bu işçiler koronavirüse yakalanabilir. Bu durumda ya büyük bir fatura ödeyecekler ya da hiçbir sağlık hizmetinden yararlanamayacaklar. Bu arada, birçok bölgede okulların süresiz kapatılmasıyla, ebeveynler her gün yapılan kritik önemdeki zorlu işleri icra eden bakıcıların, çocuk bakımı çalışanlarının ve eğitimcilerin emeğinden mahrum kalıyorlar.

Diğer işçilerle aynı haklara sahiptirler

Bu işçilerin, tıpkı diğer tüm çalışanlar gibi daha yüksek ücretler almaya, tüm yardımlardan yararlanmaya, sağlık ve güvenlik garantileri almaya ve güçlü sendikalarda bulunmaya hakları vardır.

Umarım, bu kriz sadece düşük ücretli işçilerin statüsünü yükseltmekle kalmayacak, aynı zamanda bu “esas” endüstriler arasında standartları yükseltmek ve güç oluşturmak için yeni bir örgütlenme dalgası yaratacaktır. Çünkü toplumsal üretimi sağlayan bankacılar, toprak sahipleri veya CEO’lar değil, düşük ücretli işçilerdir.

Jacobin’deki Mindy ISSER
Çevri: Büşra ÖZÇELİK

https://jacobinmag.com/2020/03/coronavirus-low-wage-workers-front-lines-grocery-store