Kadınların Dizesi Olmak İstediği Şiirlerin Şairi: Cemal Süreya

Size de olur mu bazen?
Siz de yaşamadığınız dönemlere ait olduğunuzu hisseder misiniz?
Hani ‘insan’ın, ‘insanlığın’ önüne geçmediği, ‘bencilik’in, ‘bencillik’le bir tutulmadığı; soluğun soluğa batıp acıtmadığı dönemlerin…
Sevgiye ve aşka ayrılan zamanın, para kazanmaya ayrılan zamandan daha değerli olduğunu düşünen insanların yaşadıkları yıllardan söz ediyorum.
Sevginin, aşkın yüceltildiği zamanlardan…
Büyük şairlerin yetiştiği zamanlardan…
Nazım Hikmet’in, Ahmet Arif’in Orhan Veli’nin, Cemal Süreya’nın yetiştikleri zamanlardan…
Peki ya benim gibi, hiç tanışma şansına sahip olamadığınız bu şairleri özlediğiniz olur mu?
Cemal Süreya’yı örneğin…
Cemal Süreya, ben ilkokulda henüz küçük bir çocukken, acılarından hüznü, sevgi dolu yüreğindense aşkı damıttığı dizeleriyle, bana şiiri sevdirenlerdendir.
Muhteşem imgeleri vardır. Arıdır, su gibidir şiirleri…
Melih Cevdet Anday onu şöyle anlatır: “Şiiri bütün fazlalıklarından kurtarmak istiyor, usun özgürlüğünden ne güzellikler doğabileceğini gösteriyor.”
Okurken kah ustaca göndermeleri gülümsetir, kah yürek burkan dizeleri burnun direğini sızlatır.
Aşıksanız onu okumak hiç bulunmadığınız, en doğru açısı olan yerde durup, güzel bir manzarayı yeniden izlemek gibidir. Onu okuyunca aşka bakışınız değişir, aşk bir başka yaşanır.
Hep söylendiği gibi;
O aşkın şairidir.
“Sen aklım ve kalbim arasında kalan
en güzel çaresizliğimsin…”
Cemal Süreya, kadınların dizesi olmak isteği şiirlerin şairidir!
Onu okuduğunuzda, bütün hüzünleri kendinde denemiş bir şairi bulursunuz karşınızda.
“Ben bütün hüzünleri denemişim
Kendimde
Canımla besliyorum şu hüznün
Kuşlarını
Bir bir denemişim bütün
Kelimeleri,
Yeni sözler buldum seni
Görmeyeli…”
Cemal Süreya hüznün şairidir!
Ben onu çok özlüyorum…
1931 Yılında Pülümür’de dünyaya gelen Cemal Süreya’nın asıl adı Cemal Seber’ dir,
(Doğum tarihi, günü ayı tam olarak bilinmediği için, her yıl başka ayda, başka günde kutlamıştır doğum gününü.)
1938 Dersim isyanı sonrası ailesiyle Bilecik’e sürgün edilir. Henüz yedi yaşında yaşadığı, kendi deyimiyle ‘anıların köküne yer eden’ bu sürgün travması, büyüyünce şiire dönüşür:
“Bizi kamyona doldurdular,
tüfekli iki erin nezaretinde
Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,
günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,
tarih öncesi köpekler havlıyordu…”
Sürgünün altıncı ayında annesini kaybeder.
Altı yıl sonra babası, Esma adında bir kadınla evlenir. Ancak üvey anne, eksikliğini duyduğu sevgiyi vermek şöyle dursun, ona ömrü boyunca içinde taşıyacağı acı izler bırakır. Her fırsatta en çok üvey annesinden çektiğini söyler.
Seneler sonra “Küçük kalbimdeki kuş ölmüştü” diye anlatır yaşadıklarını. Sevdiği sayısız kadında aradığı aslında annesi olacaktır.
“Annem çok küçükken öldü
 Beni öp,
Sonra doğur beni…”
Aslen Kürt’tür, ancak bunu, (bilinç altına yerleşen, yaşadığı travma ve ölüm korkusundan olacak ki) ta 1980’lere kadar en yakın arkadaşlarından, hatta bir dönem birlikte yaşadığı sevdiği kadın Tomris Uyar’dan bile gizler.
“Öfkem belli olur,
coşkum ortaya çıkar da sevincim,
üzüncüm dibe akar, orada büyür…”
İlkokul yıllarında, Dostoyevski’yle tanışır. Tam beş kez Karamazof Kardeşler’i okur. Kendi deyimiyle; Dostoyevski okuduktan sonra huzuru kalmaz.
istanbul’da Haydarpaşa Lisesi’nde parasız yatılı olarak okur. Ardından da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nde…
Öğrenciyken ve devlet memuru olarak çalışırken Ankara’dadır ancak, gönlü hep İstanbul’da yaşamaktır.
Ona göre, Ankara iyi kalpli üvey annedir ve şair dediğin İstanbul’da yaşar.
Aşağıdaki dizeleri yazdıktan sonra, ertesi gün, yani 9 Ocak 1990’da aramızdan ayrılır.
“Ölüyorum Tanrım,
bu da oldu işte
Her ölüm erken ölümdür
biliyorum Tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
fena değildi…
üstü kalsın…”
Farklıdır, özeldir Cemal Süreya
Cemal Süreya şiir mi yazar, yoksa şiir Cemal Süreya mıdır? Okuyunca şaşırırsınız.
Size de olur mu bazen?
Bir şiirin dizesi olmak ister misiniz?
Cemal Süreyya’nın bir şiirinin mesela…