İngiliz İşçi Partisi Neden Kaybetti?

Birleşik Krallık’ta yapılan seçimler yaklaşırken yapılan anketler İşçi Partisi’nin kaybedeceğini gösteriyordu, ancak bu kadar büyük bir gerileme ve Muhafazakar Parti’nin bu kadar yüksek sandalye sayısıyla güçlü bir şekilde iktidara gelmesi yine de bir sürpriz oldu.

İşçi Partisi 2015’te Ed Miliband’ın başkanlığında girdiği seçimlerde %31’in altında kalmıştı. Yeni lider Jeremy Corbyn özellikle radikal sol yaklaşımlarıyla ilgi çekti ve başta gençler olmak üzere çeşitli toplumsal kesimlerin desteğini alarak İşçi Partisi’nin oylarının % 40’a ulaşmasında başrolü oynadı.

Ancak aynı Corbyn’in başkanlığında ve radikal politikaları daha ayrıntılı olarak savunan İşçi Partisi bu kez yaklaşık 8 puan gerileyerek %32’nin biraz üzerinde oyla ağır bir yenilgiye uğradı. Üstelik onyıllardır İşçi Partisi’nin kalesi olarak bilinen çok sayıda seçim bölgesini de Muhafazakar Parti’ye kaptırdı.

Bu yenilginin İşçi Partisi içinde ve akademik çevrelerde çok tartışılacağı açık. Bu sonucun doğmasına yol açan etkenlerden en önemli gördüğüm noktaları paylaşmak istiyorum. 2017 ile 2019 arasında neler değişti de, seçmen davranışında bu kadar büyük bir kayma ortaya çıktı.

Bir numaralı yanıt Brexit sorunu. Çok iyi bilindiği gibi, Boris Johnson AB’den çıkılmasını baştan itibaren en kuvvetli biçimde savunageldi. Boris Johnson’ın popülist- milliyetçi politikası ekonomik ve sosyal sorunları derinleşmiş sosyal kesimleri etkiledi. Buna karşılık Jeremy Corbyn iktidara geldiklerinde yeniden referanduma gideceklerini ve kendisinin nötr bir tutumm izleyeceğini ve referandumdan çıkacak sonucun gereğini yerine getireceğini ve izleyeceği politikanın o sonuca sadık kalacağını açıkladı.

Burada önemli bir sorun yatıyordu. Seçmen kitleleri genellikle kolay anlaşılan, basit vaadleri tercih eder, sloganların çekiciliğine kapılır. Johnson’ın formülü ne kadar basit ve kararlı ise, Corbyn’in formülü de o kadar belirsiz idi.İki yılı aşkın süredir Brexit tartışmalarından ve belirsizlikten yorulmuş ve bıkmış olan seçmenler Muhafazakar Parti’ye yöneldi.

Özellikle yaş gruplarına göre seçmen tercihlerine bakıldığında, gençlerde İşçi Partisi’nin, 45 yaş üstünde de Muhafazakar Parti’nin güçlü olduğu da çeşitli anketlerde görülmekteydi. Yaş yükseldikçe İşçi Partisi’nin desteği geriliyor, Muhafazakar Parti için de tam tersi bir durum söz konusu.

İşçi Partisi’nin radikal politikalarının bu seçimde yeni oylar getirdiğini söylemek olanağı yok. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi, seçim bildirgesinde yer alan politikalar karşısında medyada ciddi bir karşı propaganda uygulandı. İkinci olarak, İşçi Partisi’nin bazı kesimleri de Corbyn’in yaklaşımını desteklemekten kaçındı.

Ancak en önemli neden, İşçi Partisi’nin 2019 seçimlerinde birincil nitelikteki sorunu ve seçimin ana konusunu ıskalaması, bir anlamda konjonktürü ve zamanın ruhunu iyi okuyamaması. Bu sonuçları, eşitlikçi ve sosyal adaletçi politikaların radikal oluşuna bağlamak bence yanlış olur, ama bu konu da İşçi Partisi içinde tartışılacaktır ve de tartışılması doğaldır.

Sonuç olarak: Her seçim belirli bir konjonktürde yapılır. Dolayısıyla uzun dönemli, yapısal sorunlar yanında, o özel dönemde ağırlığını hissettiren sorunlar da etkili olur ve onlara önerilen çözümler seçmen tercihlerini belirler.

Burhan ŞENATALAR