İnce Memed’in Ardından

İnsanlar aynı şeye bakarlar, ama her biri ayrı şeyler görür.
Kimi baktığı yerdeki  kötüyü, kimi iyiyi görür.
Kimi mutluyu, kimi dertliyi görür.
Kimi sadece kendi menfaatine yarayacak olanına dikkat keserken, kimi de kendisinin zarar görme ihtimaline umursamadan, gerçekleri görür.
Sanatçılar görmekle yetinmez, görmeyenlere de gösterir. Gerçekleri görmek, tüm insanlara olduğu gibi, sanatçılara da sorumluluk yükler çünkü…
Ressam resimleriyle, müzisyen ezgileriyle, şair mısralarıyla, oyuncu üstlendiği rolün hakkını vererek vs. Sorumluluklarını yerine getirir. Bu insanların arasında, işini iyi yapanların sayısı gerçekten de azdır. İşini iyi yapan sanatçılar gerçek sanatçılardır ve dünyadan göçtüklerinde mutlaka arkalarında iz bırakırlar. Arkalarından gelenlere ışık olur yol gösterirler. Bunlardan bir çoğu küçük yıldızlar olup aydınlatırken, çok azı ise güneş olur. Hem insanı iliklerine kadar ısıtırken, hem de tüm kör noktalara ulaşarak aydınlatır.
Fırat Suyu Kan Akıyor adlı eserinde: “Bir tek insan acı çekiyorsa, bütün insanlar acı çekiyordur” diyen,
büyük yazar; Yaşar Kemal gibi…
Herkes bilir:
İnsanlar doğar, büyür ve ölürler.
Çünkü tüm canlılar için ölüm kaçınılmazdır.
Bazı insanlar, üzülen birini gördüklerinde onunla birlikte üzülür, sevinenle sevinirler.
Bazı insanlar ise bununla da kalmazlar dünyaya yeni gözlerini açmış bir bebekle birlikte yeniden doğarken, her ölenle eksilirler, hatta ölürler.
Onların yanında kendimizi iyi hissederiz.
Müziklerini dinlediğimizde, yazdıklarını okuduğumuzda sanki bizi anlatmışlardır, biliriz.
Çünkü onlar insanlıkla ilgilidirler, özeldirler!
Dünyaya bu ince ve hassas insanlardan az sayıda gönderilmiştir.
“Karıncanın Su İçtiği”ni bile görme duyarlılığına sahiplerdir.
İşte bu insanların ömürleri herkesin iki katı olmalı bence, Tanrı iltimas geçmeli, iltimas geçmeliydi onlara…
Örneğin,Yaşar Kemal gibi..
Bazı sanatçılar ödül almak için eserlerini üretirler.
Tıpkı kariyer endeksli bir insan gibi, ödül endeksli bir bakışları vardır sanata.
Ürettikleri ürün ödül almadan, kendilerini iyi hissetmezler.
Oysa bazı sanatçılar, büyük sanatçılar ödüle, diğerlerinin baktığı gibi bakmazlar. Onlar için ürün önemlidir, insan önemlidir, anlam önemlidir…
İşte bu insanların ödül sahibi olmaları da gerekmez.
Zaten onların varlıkları, insanlığa bir ödüldür.
Tıpkı Yaşar Kemal gibi…
Irk, din, dil mezhep ayrımcılığı yapmadan herkesi kucaklayan,haksızlıklara karşı başkaldıran İnce Memed’in Nobel almasının ne önemi var ki?
Yaşar Kemal’in kendisi bir Nobel ödülüdür…
Herkes; doğar, büyür ve ölür.
Bazısı toprağa karışır, çiçek olur.
Bazısı yüreklere yerleşir, efsane olur.
Binboğalar Efsanesi adlı kitabında:
“Vakt erişti güzelim. vakt erişti dünya güzelleri. Ben biliyorum. Yaşıtlarımdan hiç kimse kalmayalı yirmi yıl oluyor. İşte geldik gidiyoruz. Şen olasın Halep şehri demişler. Şu pınar kadar, şu yıldızlar kadar, şu çınar ağacı kadar bile olamadık” diyecek kadar alçak gönüllüdür hem de…
Tıpkı Yaşar Kemal gibi…
Sevgi ve özlemle…