‘HDP, Hiç mi Ä°yi Bir Åžey Yapmadı?’

Hıdır Çiçek henüz yirmi yaşına varmadan 12 Eylül geldi. Onu alıp ta Adana hapishanesi’ne koydular, bıyıkları daha yeni terlemiÅŸti. 12 Eylül’de oralarda siyasi görüşlerinden ötürü bir süre yargılandı, hapis hayatı bittiÄŸinde derhal memleket topraklarına döndü. Bir süre sonra iÅŸe girdi, kamu görevinde yer aldı. Demek o darbe ÅŸartlarında bile kısmi bir hukuk varmış.

Benim onunla tanışmam ’90’lı yıllara rast gelir. Bayındırlık’ta halkına baÄŸlı, herkesin iÅŸine koÅŸan, devletin ‘sosyal’ niteliÄŸinin henüz yıkılmadığı seneler. Neyse, Hıdır aÄŸabey hep mazlumların yanındaydı. Bazen köyünde yıldırım düşen ve evi yanan yaÅŸlıya, bazen tarlası evi depremden yıkılana, bazen de köyleri devletçe yakılanların yardımına koÅŸardı. O yılların Bayındırlık, Ä°l Tarım ve adını sayamadığım diÄŸer resmi dairelerindeki tüm çalışanlar, fedakarca böyle davranırdı. Hıdır Çiçek’in sendikada da görev aldığını, Ankara mitinglerinden hiç geri kalmadığını ekleyeyim.

Hıdır Çiçek aynı zamanda Dersim’in eski ailelerinden Chive Khej ailesindendir. Bu aileyi kısaca anlatmak gerekirse; ’38’de Laç Deresi’nde kalanlardandır. Çok kayıp vermiÅŸlerdir, ’38’in o sıcak ve kanlı aylarında Laç’taki herkes gibi direnmiÅŸlerdir. Bu aile sonraları Serçe adlı romana esin kaynağı olan Hece anayı da çıkaran ailedir.

’38 öncesinde ailenin bir ferdinin Alanlıların ünlü silahşörü Uso Mozik’i öldürdükten sonra, bedenine saygısızlık yapması karşısında, baba, ‘bu ölen adam Dersim’in en yiÄŸit adamlarındandı, sen bu insana nasıl bu saygısızlığı yaptın, sen benim evladım deÄŸilsin artık’ dediÄŸi, biz çocukken, ta 1970’lerde anlatılırdı.

Bir bireye dair, onun ailesiyle ilgili bir torba lafı boÅŸuna etmedim. Biz gençken, henüz yeni sosyalizme yönelirken, bilgilerimiz ‘kitabi’ idi, biriyle dolaÅŸtığımızda, büyüklerimiz ‘kimlerdendir?’, (Çe kami rao) diye sorarlardı. Biz kızardık, ‘ailesiyle nasıl deÄŸerlendirirsin’ derdik. Eskiler haklıymış, insan ailesinden ayrı deÄŸilmiÅŸ. Hıdır Çiçek, iÅŸte böyle bir ailedendir. Sanırım biraz tanıtmış oldum artık.

Hıdır aÄŸabey, ÅŸu son yıllarda yayınlanan bir kanun hükmünde kararname (KHK) ile kamu görevinden çıkarıldı. Darbe döneminde hapiste kaldığı ve yargılandığı halde, 12 Eylül’de bile kamuda iÅŸ bulan Hıdır Çiçek, AKP’nin bir geceyarısı yayınladığı bir kararname ile iÅŸinden atıldı. Resmi Gazete’de yayınlanan KHK sonrası davalar açtı, hiçbir iÅŸe yaramadı. Hukuk bitmiÅŸti çünkü.

Sonra Hıdır Çiçek birdenbire toplanan bir parti kongresinde HDP Dersim il baÅŸkanı seçildi. Valilik toplantılarında köylüler için raporlar yazan, güvenlik verilmeden gidilen köylerde, mezralarda halkın zararlarını rapor eden bu adam, HDP il baÅŸkanı seçildi. Ve bana epey zaman sonra bir gün, ‘PaylaÅŸtığın düşünceleri okuyorum, beÄŸeniyorum da, ama tı ki Xızır kena bu HDP hiç mi iyi bir ÅŸey yapmadı?’ deyiverdi.

Ben öncelikle onun Dersim halkı için yaptığı ‘iyi ÅŸeyleri’ anmak için bu yazıya bir parça ‘bireysel’ bir baÅŸlangıç bölümü yazdım. O ta Chive Khej ailesinin var olduÄŸu günden beri, ‘iyi ÅŸeyler yapmış’ bir deÄŸerdir. Åžu anki seçimde partiler arası iliÅŸkilerin eskiye göre daha ılımlı olmasının bir sebebi de bizzat Hıdır Çiçek’in kendisidir.

HDP’ye gelince: EÅŸbaÅŸkanlık kadınları siyasete soktu, görünür kıldı. Åžu an parlamentoda kadın oranının sanırım en fazla olduÄŸu partidir HDP. Leyla Zana’dan beri Kürt kadınlar siyasette özel bir yere sahiptirler. Yöntemini ve feci sonunu onaylamasam da dün MuÅŸ’ta hapishanede Öcalan için- yaÅŸamına son veren Zehra da bu kadın hareketinin bir ifadesidir.

HDP, ta 1987 Paris Kürt Konferansı’ndan beri siyasetin aktif bir öznesi, daha çok ‘maÄŸduru’dur. On bini aÅŸkın üyesi, yöneticisi, belediye baÅŸkanı ve milletvekili tutuklu tep partidir HDP.

Öte yandan dil, kimlik ve tarih gibi sorunlara farkındalık da HDP’ye çok ÅŸey borçludur. Bizim Dersim çalışmalarımız da ondan öğrenmiÅŸtir; bir kaç yıldan beridir de biz HDP’ye öğretmekteyiz.

Sorun ÅŸudur: Üç dönem belediyeyi yöneten HDP ne yazık ki kendisine kurulan örgüt kuÅŸatması ve ‘daÄŸ baskısı’ altında ezilmiÅŸtir. Songül Abdil bir parça bunun dışına çıkmayı da denedi ama olmadı. Son baÅŸkanlar, Mehmet Ali Bul ve diÄŸer kadın baÅŸkanlar, salt ‘demokratik özerklik’ dedikleri (ve bir iki tane itirafçının sahte suçlamalarıyla) için on yıldan fazla ceza almıştır; ve hapistedirler. PKK baskısı, HDP’yi de siyaset yapamaz hale getirmiÅŸtir (Åžu son aylara bakın; bu defa da Öcalan’a uygulanan tecrit üzerinden aynı ÅŸey sürmektedir).

Bu temelde ekonomik iÅŸler, normal faaliyetler neredeyse hiç gündeme gelmemiÅŸ, hep örgüt gündemli bir pratik iÅŸleri içinden çıkılmaz hale getirmiÅŸtir. Anlaşılmıştır sanırım, ‘HDP, PKK bağını koparsın’ gibi bir yaklaşımım yok, bu vesayetin belediye iÅŸlerine yansımasından bahsediyorum.

BaÅŸka bir sorun da ÅŸudur; Dersim açısından bir handikap bu: Kürt ulusalcılığının Dersim gibi baÅŸka bir kimliÄŸe dayatma, Dersim’in dilini, kültürünü, inancını kabul etmeme tavrı bu. MaçoÄŸlu’ya gösterilen tepkinin gerisinde biraz bu yok mu? Düşünün derim.

Burada Patriot filminden bir sahne aklıma geliyor: Amerika’ya yerleÅŸen ilk Ä°ngiliz kolonileri bir toplantıda hararetle ABD’den ayrılmayı tartışmaktadır. Toplantıda eski asker ve savaşçı (Mell Gibson) savaÅŸa razı olan son kiÅŸidir. Her tecrübeli asker gibi, savaşın korkunçluÄŸunu bilmekte, biraz da ailesini korumak istemektedir. Israr edilmesi üzerine şöyle der: ‘Hemen yanıbaşımızdaki, Washington’daki zorbadansa, üç bin kilometre ötedeki zorbanın bizi yönetmesi daha iyidir’. Tabi sonunda o da Amerikan bağımsızlık savaşına ‘girmek zorunda’ kalır.

Elbette HDP Dersim için de yarım kalan işler yaptı. Gazik Mahallesi Cemevi Projesi, Munzur Nehri Kenarı Kent Parkı Projesi, Dersim Kültür Merkezi bunlardandır. Kayyım elkoymasaydı bu işler de tamamına ererdi, ama olmadı, dilerim bundan sonra dersler çıkarılır, yola devam edilir.

HDP’nin Dersim’de yaptığı iyi iÅŸler elbette vardır; bundan sonra da olacaktır. Önemli olan samimiyet ve iyiniyettir.

Hüseyin AYGÜN