Hasta Adam Neo-Liberalizm

Sarı Yelekliler isyanında 15 Aralık cumartesi eylemlerinde beşinci perde tamamlandı. Şimdi altıncı perdeye hazırlanılıyor.

Sarı Yelekliler isyanında bu hafta neler yaÅŸandı? Eylemciler, referandum talebinde ısrarlı mı? Macron hükümetinin tavrı ve açıklamaları ne oldu? Neoliberalizmin tıkanma süreci, çöküşe mi gidiyor? Yapılan sistem tartışmaları neler? Åžu anda 5. Cumhuriyet sisteminde olan Fransa’da, yeni cumhuriyet tartışmaları… Altıncı Cumhuriyet’e doÄŸru mu gidiliyor? Nasıl bir yeni cumhuriyet isteniyor? Temsili demokrasiden, doÄŸrudan demokrasiye geçiÅŸ süreci mi? Sarı Yelekliler isyanı neyi iÅŸaret ediyor?

Bu hafta, tüm bu soruların cevaplarını tartışarak ilerleyelim. Sarı Yelekliler hareketi kendi mecrasında ilerlerken, akan su yatağını buluyor. Her hareket, akışın seyrini yollarda belirler. Yollar, yeni yollara açılır, kavşaklarda yeni buluşmalar yaşanır. Sarı Yelekliler, isyanın mecrasında bir ağacın kökleri gibi diplerden beslenerek gelirken, yeni kökler salıyor toprağın, hayatın bağrına.

15 Aralık cumartesi günü direniÅŸin beÅŸinci perdesinde neler yaÅŸandı? Hafta içinde liselilerin kitlesel eylemleri devam etti. Geçen hafta Mantes-la-Jolie’de liselilere uygulanan polis ÅŸiddeti temel eleÅŸtiri konusu oldu bu gösterilerde. Yine Macron’un “EÄŸitim Reformu” düzenlemeleriyle, eÄŸitimde yaÅŸanan hak gasplarına öfke vardı. Zira bu yasalarla üniversitelerde ücretsiz eÄŸitim hakkı fiilen rafa kaldırılıyor.

15 Aralık’ın ön günlerinde, Champs-Elysees’deki büyük maÄŸazaların önüne bariyerler kuruldu. Sadece Champs-Elysees’de deÄŸil, Paris’in tüm merkezi caddelerine bu görüntü hakimdi. Polis- CRS’in yanı sıra jandarma kuvvetleride sokaktaydı. Paris’in her yanı, ara sokaklar dahil polis barikatlarıyla çevrilmiÅŸti. Cumartesi günü metrolar kapatıldı, ulaşım engellendi. Paris’in sokaklarında bir polisler bir de eylemciler vardı, ÅŸehir sessizliÄŸe bürünmüştü. Eylemciler, Champs-Elysees’ye çıkan yakın noktalarda buluÅŸtular. Her hafta, belirlenen üç, dört farklı noktada buluÅŸulup, Champs-Elysees caddesine çıkış yapılıyor. Solcu gruplar genelde St. Lazare garı önünde toplanıyor. Ayrıca belirtmeden geçmeyelim. Ä°ki haftadır, Türkiye Devrimci Hareketinden de sosyalist yapıların daha kitlesel katılımı dikkat çekiyor.

Bu hafta, polis saldırısının en yoÄŸun yaÅŸandığı yer Champs-Elysees ve yakınındaki ara sokaklardı. Bolca biber gazı, TOMA’lardan eylemcilerin üzerine sıkılan tazyikli su, flashball ile yaralanan göstericiler… Ve gözaltılar… Gözaltı sayısı geçen haftaya kıyasla daha azdı. Geçen hafta binin üzerinde gözaltı ( resmi verilere göre 1700 kiÅŸi) olmuÅŸtu. Valilik açıklamasına göre, 15 Aralık günü, 101 kiÅŸi gözaltına alındı.

DireniÅŸin beÅŸinci perdesinde, Marseille, Lyon, Bordeaux, Lille, Toulouse ve Fransa’nın diÄŸer ÅŸehirlerinde eylemler devam etti.

Fransa İçiÅŸleri Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, Fransa genelinde geçen haftaki eylemlere katılım sayısı; 126 bin. Bu haftaki eylemlere katılım; 66 bin. Bu hafta eylemlere katılım oranı yarı yarıya düştü. Eylemlere katılım oranının düşüşü bir gerçek. Bunun nedenlerine göz atacak olursak:
1- Macron yanlısı medyanın sürekli olarak devam eden manipülasyon çalışmaları.

2- İŞİD’in üstlendiÄŸi, Strasbourg’taki silahlı saldırı. Bu saldırıda üç kiÅŸi hayatını kaybetti, onlarca insan yaralandı. Macron hükümeti bu terör saldırısı sonrasında, sokaÄŸa çıkmama ve ulusal birlik çaÄŸrıları yaptı. Bir anda gündem deÄŸiÅŸti, Sarı Yelekliler gündemde ikinci sıraya düştü.

3- Vandalizm ve casseurs( kırıcılar) tartışması. Bu tartışmalarla kitle desteÄŸini düşürmeye yönelik manipülasyon. Fransız basınında hareketi sönümlendirmeye dönük; profesyonel eylemciler, marjinal gruplar, “aşırı saÄŸ ve aşırı sol” grupların katılımı, eylemi proveke edenler söylemleri…

4- Havanın çok soğuk olması.

5- Polis şiddetinin ve gözaltıların artması. Polisin eylemleri engellemeye dönük çeşitli taktikleri.

Bunların dışında bir aydır fırtına gibi esen hareketin artık yorulmaya baÅŸladığı yorumlarıda var. Macron’un görüşme talebi, hareketi yatıştırmaya dönük açıklamalarını da ekleyelim. Gerek Macron hükümeti gerekse küresel sermayenin büyük patronları, çanların kendileri için çaldığının farkında. Bu hareketin Avrupa’ya ve dünyaya yayılmasını engellemek için son derece stratejik ve akılcı yaklaÅŸmaya çalışıyorlar. Taktiklerini buna göre belirliyorlar.

Sarı Yelekliler ise tüm bu politikaların farkındalar. Küresel sermayenin haydutlarını, burjuvazinin kalbi Champs-Elysees’de, zafer takının köşesine sıkıştırdılar. Köşeye sıkışan küresel sermayenin haydutları, bir yandan paçayı düzeltmeye çalışırken, piÅŸkince “durun bu kadar hiddetlenmeyin, anlaÅŸabiliriz” diyor. Bir yandan da bu fırtınanın, kasırgaya dönüşebileceÄŸi korkusuyla çıkış yolları arıyorlar.

Akaryakıt zamlarına karşı baÅŸlayan hareket, ÅŸimdi 42 taleple, Macron hükümetinin karşısına dikiliyor. Küresel sermayenin büyük patronlarını yanına alarak, neoliberal politikalarla işçi ve emekçilerinin haklarını gasp etmeye çalışan Macron’u, sarı yelekliler köşeye kıstırdı. Sarı Yelekliler, referandum istiyor. Referendum d’initiative citoyonne ( VatandaÅŸlar referandum inisiyatifi), halk oylaması için çalışma yürütüyor. Bu hafta eylemlerde öne çıkan talep referandum talebiydi. Yine sokaklarda ” Macron istifa” sloganı yankılandı. Macron’un akaryakıt zammını geri çekmesi, asgari ücrete 100 euro zam yapması eylemcilerin talebini karşılamıyor. Zaten bunu ağıza çalınan bir parmak bal olarak görüyorlar. Bu yüzden de eylemlere devam etme kararlılığındalar.

Sarı Yelekliler hareketi nereye evrilir tartışması çokça yürütülen bir tartışma. Bir yanda Macron hükümeti bu hareketi sönümlendirmek için tam gaz çalışıyor. Her halükarda, bu hareket kazanımlarla ilerliyor. Burnundan kıl aldırmayan Macron’un kibirini yerle bir etti bile. Ama bundan daha ötesi var. Küresel sermayenin büyük patronlarının paçasını tutuÅŸturan ÅŸeyde burda saklı.

Neo-liberalizm, sarı yelekliler isyanında kendi sonunu görüyor. Sorun sistem sorunu. Kapitalist sistem, tıkanan damarlarına anjiyo yaparak ayakta durmaya çalışsa da masada kalma ihtimalini yüksek görüyor. Çünkü, feodalizmin sonunu hazırlayan sanayi devrimi gibi, kapitalizmin sonunu hazırlayacak olan sürecin fişeğini görüyor, bir çağ değişimi tartışmasını yapıyor. Tabi ki bu sarı yelekliler hareketiyle kısa sürede olacak bir durum değil. Lakin bu hareketin çıkışında, diplerden gelen dalgayı, köklerin altındaki toprağı inceliyor. Bu anlamda burjuvazi daha gerçekçi tartışma yapıyor. Ki bu analizler tamamıyla yaşam süresini uzatmak için yapılıyor. Tüm bunlar, bize hareketin gücünü gösteriyor. Sarı Yeleklilerin bağrındaki tohumları gösteriyor.

Temsili demokrasiye güvenin azalması doÄŸrudan demokrasi talebini getiriyor. Halk, siyasi mekanizmalara güvenmiyor, dolaysız söz sahibi olmak istiyor. Yeni bir demokrasi anlayışı doÄŸuyor. Toplumsal deÄŸiÅŸimi saÄŸlayacak ilerici bir tartışma bu. Akabinde General Charles de Gaulle’ün ilan ettiÄŸi beÅŸinci cumhuriyet sorgulamaları geliyor. CumhurbaÅŸkanı’nın yetkilerini arttıran bu modeli artık istemiyorlar. Yeni bir cumhuriyet ama nasıl bir cumhuriyet? Yapılan tartışmalara bakınca halktan yana bir demokrasi ve halktan yana bir cumhuriyet istemi öne çıkıyor. Bu tartışmalar önümüzdeki süreçte de devam edecek muhakkak.

Asıl mesele sistem tartışmalarında saklı. Teknoloji çağında, insanın deÄŸersizleÅŸmesi, bir avuç zenginin dünyayı yönetmesi ve dünyayı yaÄŸmalaması… Küresel sermayenin devletleri ele geçirmesi… Kitlelerin yoksulluÄŸa mahkum edilerek köleleÅŸtirilmesi… Küresel sermayenin haydutluÄŸu… Nitekim eylemlerde uluslararası büyük ÅŸirketlerin, bankaların göstericiler tarafından yakılıp yıkılması tesadüf deÄŸil.

Kapitalist sistem miadını doldurdu mu? Neo-liberalizm hasta adam. Toplumsal gelişim süreci yeni bir aşamaya mı giriyor?

İlkel komünal toplum- Köleci toplum- Feodal sistem- Kapitalist sistem. Sıradaki sistem nedir? Aslında herkes bu sorunun cevabını arıyor. Dünyanın egemen güçleri ve çeşitli düşünce kuruluşları da bu soru üzerinden beyin fırtınaları yapıyorlar bir süredir. Tabi onlar kumaşı çürümüş yırtık bir pantolona yama yapma telaşı içindeler. Oysa çürüyen değil gelişen yeni olan şey kaçınılmazdır.

Rosa Lüksemburg’un dillendirdiÄŸi ” Ya barbarlık ya sosyalizm” ifadesi bugün daha büyük anlamlar taşıyor. Aslında dünyada solun zamanı. Lakin sosyalist hareketlerin de 19. yüz yıl mantalitesinden, ÅŸablonlardan çıkıp, 21. yüz yıl insanını kucaklayan politikalar geliÅŸtirmesi gerekiyor. Bu kapsamlı bir tartışma konusu. Bir baÅŸka yazıda da bunu tartışabiliriz.

Paris’ten geliÅŸmeleri, yapılan tartışmaları aktarmaya devam edeceÄŸim. Haftaya noel tatili baÅŸlıyor. Sarı Yelekliler, noel sürecinde de eylemlerine devam edecekler. 22 Aralık Cumartesi direniÅŸin altıncı perdesi gerçekleÅŸecek.

Arzu TORUN
Latest posts by Arzu TORUN (see all)