Gençlerin Gözünden Dindar- Seküler Eksenli Kutuplaşma

Başlıklı bu çalışma, Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar (TÜSES) Vakfı ve Friedrich Ebert StiftungDerneği Türkiye Temsilciliği desteği ile yürütülmüş. Projenin koordinatörleri,  Demet Lüküslü, Begüm Uzun ve Yüksel Taşkın hocalar.  Projenin anket ayağını Emre Erdoğanyüklenmiş.  Anketlerin uygulanması ve derinlemesine mülakatların gerçekleştirilmesinde de birçok genç araştırmacı görev almış. Gayet güzel bir çalışma olmuş, emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekiyor.

Çalışma 10 bölümden oluşuyor ve her bir bölümde gençlerin arkadaşlık, korku kaygı ve umutlar, işe alımlardaki adaletsizlikler, oy verme, siyasi duruş ve siyasi tutum, dış düşman-dost algısı,  sosyal medya, birlikte yaşam, farklılıklarımızla birlikte yaşam, uzlaşmalar ve ayrışmalargibi birçok konudaki görüş ve düşünceleri belirlenmeyeçalışılıyor. Bu amaçla, 16 farklı ilde ikamet eden, 18-29 yaş arasındaki 1211 kişilik bir örnekleme ulaşılmaya çalışılmış. Ayrıca kendisini dindar olarak tanımlayan 18, seküler olarak tanımlayan 20 gençle de derinlemesine mülakat uygulanmış.

Keşke, araştırma sonucunda elde edilen veriler ile ilgili uzun uzun konuşma fırsatımız olsa. Burada sadece ana hatlarıyla bazı noktaların altınız çizmekle yetinmek zorundayız.

Demet, Begüm ve Yüksel hocalar araştırma bulgularını dört ana temada sınıflandırmayı tercih etmişler. Şöyle özetlemeye çalışayım. Araştırmaya göre kutuplaş(tır)ma siyaseti, bazı alanlarda önemli bir nüfuz etme gücüne sahip olup, dindar ve seküler gençler arasındaki siyasi ve sosyal mesafeyi derinleştirmektedir. Araştırmacılar bu alanları oy verme, farklı yaşam tarzlarına tahammül ve yaşam tarzlarına yönelikalgılar olarak sıralamaktalar.  Dindar gençler için çeşitli çekincelere rağmen oy verdikleri parti AKP olurken, seküler gençlerin oy tercihleri CHP’de toparlanmakta.   Dindar gençler mevcut iktidarın kimsenin yaşam tarzına müdahale etmediğini ve hala başörtülü kadınların ayrımcılığa uğradıklarını düşünürlerken, seküler gençler tam tersine yaşam tarzlarına müdahale edildiğini düşünmekteler.

Araştırmaya göre gençler üzerinde, kutuplaşma siyasetinin henüz nüfuz edemediği ya da dirençle karşılaştığı alanlar dagöze çarpmaktadır. Araştırma bu alanların gündelik hayat ilişki ve etkileşimleri olduğu iddiasında.  Gençler, dindar-seküler eksenli kutuplaşmanın ve bu kutuplaşmanın yarattığı siyasi tercihlerin, arkadaşlık ilişkilerini etkilememesi adına yoğun çaba sarf etmekteler.  Özellikle çocukluk ya da okul yıllarından gelen kadim dostlukları yaşam tarzı ve siyasi farklılıklara rağmen koruma eğilimi oldukça güçlüyken, hem dindar hem de seküler gençler,  arkadaşlıklarını korumak adına,  siyaset konuşmaktan kaçınmak gibi gündelik taktiklere başvurmaktalar.

Araştırmanın not ettiği bir ilginç bilgiyi de sizinle paylaşmak istiyorum. Araştırmaya göre, çalışma kapsamında kendilerine ulaşılan gençlerin %66,5’i  Twitter’ı, %69,6’sı da Facebook’u siyasi paylaşım yapmak için kullanmadıklarını belirtmişler.Araştırmacılar bunun gittikçe otoriterleşen siyasi yapıdankaynaklandığını belirtmekteler -ki buna katılmamak mümkün değil.

Araştırmada ayrıca dindar ve seküler eksenli kutuplaştırmanınötesinde, dindar ve seküler gençlerin ortak refleks gösterdiği siyasi tutumların da altı çizilmiştir. Bu konudaki en belirgin tutum “Türk milliyetçiliği”dir.  Milliyetçilik he kesimden genç tarafından sahiplenilmektedir.  Araştırma ayrıca, hem seküler hem de dindar gençlerin Suriyeli sığınmacılara yönelik olumsuz bir tavır sergilediklerini de belirtmekte.

Araştırmada son olarak, dindar ve seküler gençlerin dile getirdiği ortak sorunları ve kaygılarının, toplumsal kutuplaşma etrafında şekillenen siyaset anlayışına alternatif olarak örgütlenecek yeni bir siyasi söylem ve vizyonun gençler üzerinde bir çekim gücü yaratabileceğine dair işaretler sunduğu vurgulanmaktadır.  Hem seküler hem dindar gençler yetişkinliğe geçiş süreçlerinde benzer sorunları yaşamaktadırlar. İşsizlik, sınav stresi,  mezuniyet sonrası işsizlik korkusu,  çalışma yaşamındaki koşullar gibi sorunlar her iki kesimi de etkilemektedir.  Bunun yanında her kesimden gençlerin (iktidar yanlısı gençler de dahil olmak üzere) kamuda işe alımlarda liyakat ilkesinin geçerli olmamasından endişe ettikleri de araştırmanın dikkat çektiği bir diğer husustur.

Çalışma, bize gençlerin hayatında kendilerine birebir dokunan, tanıdıkları, yüzüne bakmaya devam etmeyi istedikleri kişilerle ne kadar farklı fikirleri ve dünyaları paylaşsalar bile ilişki içinde kalmayı hedeflediklerini göstermektedir.  

Çalışma, ayrıca, gençler arasında kadın sorununun da önemli bir yer işgal ettiğinin de altını çizmekte. Kadın cinayetleri, taciz ve tecavüzleri tüm gençler arasında bir tedirginlik ve endişe yaratmakta.

Ebette ki proje raporunda sadece bu noktalara değinilmiyor. Ben 177 sayfada kitaplaştırılan bu çalışmadan minik bir kesit sunmaya çalıştım. Emeği geçen hocalara tekrar teşekkür etmeyi unutmadan herkese

Keyifli Pazarlar.

Mete Kaan KAYNAR