Geleceğimiz Olan Çocuklarımızı Koruyalım, Kıymayalım Onlara

Geriye dönük gerek TUİK ve gerekse MEB verilerinde ülkemizde GELECEĞİMİZ diye baktığımız çocuklarımızın ne durumda olduğunu açmak istiyoruz. Ayrıca ülke yönetenlerin kullandıkları dil ile onlara ne kadar büyük kötülük yaptığını anlatmaya çalışacağız.

TUİK, Temmuz 2018 ‘de yayınladığı bir veride; “son sekiz yılda kaybolan ÇOCUK sayısı 104.531 kişi” olarak belirtiyor. Yani yarınımızın garantisi olan yüz dört bin çocuğumuz kayıp ve bunlar bulunamıyor. Bu sayıda insanı yada çocuğu ne trafik teröründe, ne bir savaşta, nede başka bir nedenle kayıp verilemez. Ama bizim ülkemizde devlet güvencesinde olan çocuklarımız bu sayıda kaybolabiliyor.

31 Ekim 2018 tarihi itibarıyla 743 bebek cezaevlerinde anneleriyle beraber demir parmaklıklar arkasındadırlar. Orada dünyayı tanıyarak büyüyorlar. 1848 tutuklu öğrenciden bahsedilmektedir. Ayrıca Nisan 2017 tarihi itibarıyla 12-18 yaş aralığında 1778 çocuk tutuklu, 1022 çocuk ise Hükümlü olarak toplamda 2800 çocuk cezaevlerinde büyümektedirler. Bu çocuklarımızın da geleceği yok edilmiştir.

Ülkemizde 2018 Mayıs ayı itibarıyla 2 milyona yakın çocuk işçi (çırak) sanayi başta olmak üzere en ağır koşullarda çalışmaktadırlar. Bu çalışan çocukların her 10 çocuktan 8’i ise kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Yine ülkemizde 2017 yılı tespitlerine göre 7 milyonu aşkın çocuk şiddetli maddi yoksunluk içinde yaşamaktadırlar. İşte bu yoğunlukta çocuğumuz geleceğimizi hangi güç ve bilinçle koruyacak ve kurtaracaktır.

MEB’in 2016-2017 eğitim-öğretim yılı içinde 935.832 kız öğrenci, 1.038.042’si erkek öğrenci olmak üzere toplamda 1.973.834 çocuğumuz okula gidememektedir. Yani eğitim-öğretimden yoksun olarak büyümektedirler. Ki okula devam eden on binlerce çocuğumuz ise ailelerinin Pamuk, Fındık işçiliğinden dolayı, bir kısım ailelerin ilkbaharda göçer yaşamlarından dolayı okullarına geç gelmekte veya okullarından erken ayrılmaktadırlar. Kısaca eğitim-öğretim hayatları kesintili olarak sürebilmektedir.

İşte ülkemizde çocuklarımızın bu gerçeği varken, acaba onlar için yönetenler ne yapmaktadırlar? Bunun için olumlu bir adım atmaktadırlar mı?  Bu durumdan dolayı geleceğin büyükleri olan bu çocuklarımız, geleceğe ne kadar umutlu hazırlanabilmektedirler acaba? Bu olanları çocuklarımız hak etmiyor. Onlara en iyi şekilde sahip çıkmak, onları geleceğe hazırlamak, ve kayıpları da azaltmak sosyal devletin vazgeçilmez görevidir.

Çocuklarımızın Olduğu Her Ortamda Doğru Bir Dil Kullanmalıyız. Sözlerimizi Doğru Seçmeliyiz.

Çocuklara Çocuk Olduklarından Dolayı Haklarına Saygı Duymalı ve Onları Korumalıyız…

Ayrıca son seçim sürecinde ekranlara yansıyan dil çocuklarımızı çok olumsuz etkilediğini ve hiç olumlu olmayan bir durum olduğunu da belirtmeden geçemeyiz. Bir eğitimci olarak ekranlara yansıyan, sokakta duyulan o dil çocukları olumsuzluğa itmektedir. Ki o çocuklar; saf, temiz duygularla dolu, geleceği kucaklama duyguları ile yüklü, kini, düşmanlığı, ötekileştirmeyi bilmeyenler iken, alanlarda, ekranlarda sarf edilen o kötü sözler, onlara zarar vermekte, onlarda olumsuz etkiler yaratmaktadır. Onları karamsarlığa itmektedir. Çocuklarımızın duymaması gereken şu sözcükler onlara olumsuz birer örnek olarak hafızalarına kazınmaktadır. “Hırsız, Yalancı, Sahtekar, Alçak vb. vb.” sözler geleceğimiz olan çocuklarımızda iyi bir intiba yaratmamaktadır. Ve onlarda birbirlerine bu sözcükleri söylemelerine neden olacağından, siyasilerin özellikle yüksek sesle bu sözleri söylememeleri ve bundan itina ile kaçınmaları gerekmektedir.

Ülkesini seven, geleceği olan çocuklarını sevenler bu sözleri kullanamaz. En azında çocuklarımız için daha sade ve daha doğru ve kucaklayıcı bir dil kullanmaları gerekmektedir. Söylenen bir çok sözü de burada söyleyemiyoruz. Çünkü biz çocuklarımızı çok seviyoruz. Onların bizde kötü eğilimleri görmemeleri gerekiyor. Onlara olumlu ve doğru rehber olmak zorundayız. Gelecek bu dille, bu söylemle kazanılamaz. Aksi durumda yarın sokakta çocuklar karşınıza çıkıp bu itham ve sözleri hiç çekinmeden yüzünüze karşı haykırdıklarında şaşırmayınız. Bunu aklınızın bir köşesine yazarak konuşunuz. Bu konuda özellikle Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı ve Çocuklarla ilgili diğer kurum ve kuruluşların gerekli uyarıları yapmalarında fayda vardır… Unutmayalım ki ekran başında çocuklarda vardır. Sokakta, meydanlarda çocuklarda var. Onların varlığını bilerek ve geleceklerini düşünerek onların yaşına saygı çerçevesinde konuşmalarınıza dikkat etmek zorundasınız. Çocuklara karşı kullanmakta sakınca gördüğümüz o sözcüklerden kaçınmak zorundasınız. Çünkü onların Çocuk olmaktan kaynaklı doğru ve iyi rehberlik hakları vardır. Bu devletin ve devleti yönetenlerin asli görevleridir.

Not: kısa bir düzeltme yaptığım için yeniledim.