Faytona Binmeyelim Atlar Ölsün, Hepimiz Kurtulalım

Gözümüz aydın! Sonunda Adalar’da elektrikle çalışan akülü faytonlara geçiliyor. Ä°lki önümüzdeki günlerde Kınalıada’da baÅŸlayacak olan pilot uygulamanın ertesinde bütün adalarda atlı faytonlar kaldırılıp, yerlerine akülü araçlar geçirilerek ulaşım saÄŸlanacak.

Senelerce, “Faytona binme atlar ölüyor,” diye çığıranların her biri, ıskartaya çıkacak olan 1500’ün üzerindeki atı üçer beÅŸer sahiplenip ya da kediler köpekler gibi yuvalandırıp, evinin kıç kadar balkonunda besler artık deÄŸil mi; eÅŸÅŸek deÄŸiller ya!

Elbette ki ben de bir yaşam hakkı savunucusu olarak bu söylemin özündeki niyete yürekten katılıyorum. Ne var ki senelerdir adalardaki faytonların kaldırılması için mücadele eden hiçbir kurum ya da şahıs tarafından, bu dileklerinin gerçekleşmesi halinde atların yaşamlarını sürdürebileceği herhangi bir proje alanının hayata geçirildiğini duymadım. Yanlışım varsa düzeltilsin, ben de özür dileyeyim ve atlar adına mutluluktan ağlayayım.

Bu arada, “Faytona binme atlar ölüyor,” mottosunun peÅŸinde koÅŸanların çoÄŸunun üzerinde düşünme ihtiyacı bile duymadığı, bilenlerin ise itina ile üzerini örttüğü birkaç temel meseleye deÄŸineyim istiyorum:

Adalar’ın iç ulaşımıyla ilgili tüm yetki ve sorumluluk, 25 Aralık 1998 tarihli BüyükÅŸehir Belediye Kanunu ile Ä°BB’ne ve ona baÄŸlı Ulaşım Koordinasyon Merkezi-UKOME’ye geçmiÅŸtir. Faytonlarla ilgili sorunlarda ve cezaî yaptırımlarda olayın birebir içinde olan Adalar Belediyesi’nin yetkili olmaktan çıkmasının pek çok negatif sonucundan en önemlisi ise, faytonculuk alanında mafyalaÅŸmaya yol verilmesi olmuÅŸtur. O tarihe kadar bir ailenin tek bir faytondan fazlasına ruhsat alması mümkün olamazken, özellikle 2000’li yılların başından itibaren parayı veren kırbacı almış; 5, 10, 20, hatta 30 fayton sahibi olan mafyözler türemiÅŸtir. E elbette ki bir kiÅŸinin 30 faytonu kullanmak gibi bir ÅŸansı teknik olarak mümkün olamayacağına göre tek dertleri kolay para kazanmak olan bu mafyözler, ruhsatlarını ve faytonlarını bu iÅŸten hiç anlamayan birtakım insanlara sezonluk olarak kiralamaya baÅŸlamıştır. Sezon başında 40, 50 milyar vererek kiraladıkları faytonları iÅŸleten geçici faytoncular ise bu parayı çıkarmanın yolunu atlara kırbacı basmakta bulmuÅŸtur. Ãœstelik normal koÅŸullar altında bir faytonun sezona göre en az 4 ilâ 6 at ile çalışması gerekirken, sezonluk kiralanan faytonlarda fayton sahipleri kiracılara hem de bir daha geri almamak üzere sadece 2 at vermektedir. Eti senin kemiÄŸi benim hesabi yani… Sezonda çatlatana kadar kullan, iÅŸin bitince de ister açlıktan ölmeye terk et, istersen sucuk fabrikasına sat… Kim bütün kış zaten yaz boyu ölümüne çalıştırılmaktan canı çıkmış zavallı atlara bedavadan saman yedirecek… Yenisini almak çok daha hesaplı ve zahmetsiz; zaten seneye yeni gelecek atların parasını kiracıdan fazla fazla çıkarıyorsun, bırak gebersin hayvan oÄŸlu hayvanlar….

Ä°kinci mesele ise, ruam hastalığı konusu… Ä°ki yıl öncesine kadar atların çoÄŸu bakımsızlıktan deÄŸil, ruam taraması yapılmadığı için telef olarak ölüyordu. Ruam testi pozitif çıkan bir at anında itlaf edildiÄŸi için faytoncular rüşvet ve adalardaki veteriner boÅŸluÄŸu sayesinde hasta atlarını gizli tutmayı baÅŸarıyor, bu da bir süre sonra toplu ölümlere yol açıyordu. Ä°ki senedir ruam neredeyse bitti; öncesinde senede 200 ilâ 300 at ölürken, geçen sene 20, bu sene ise sadece 13 atta ruam çıktı; ama ne hikmetse, ruamın neredeyse yok olmaya yüz tuttuÄŸu bu aÅŸamada ruam salgını var denilerek Adalar karantinaya alındı. Fayton sahiplerinin yeni satın aldığı atlar aylarca Adalar dışındaki çeÅŸitli bölgelerde bulunan kedi köpek barınaklarında tutsak olarak tutuldu; sonunda da ruam salgını var denilmesine raÄŸmen kesinlikle öyle bir ÅŸeyin olmadığı bir sürecin sonunda açlıktan, sefaletten mahvolmuÅŸ görüntüleriyle bir tekneye tıkılıp adalara gönderilirlerkenki fotoları gündeme düştü bomba gibi…

Faytonlar üzerindeki bütün yetkileri devralan ve 2000’li yılların başından itibaren de bütün hayvan hakları aktivistlerini ve vicdanlı insanları galeyana getirip atlı faytonların kaldırılmasına yönlendiren sayısız kötülüğün altına imza atan Ulaşım Koordinasyon Merkezi-UKOME’nin de parçası olduÄŸu akülü faytonlara geçme plânlarının semeresi toplanmak üzereydi artık. FotoÄŸrafın hemen akabinde de altın vuruÅŸ olarak en yüksek yerden adalardaki atlı faytonların bitirileceÄŸi müjdesi geldi. Bugüne dek faytonculardan asla atlı faytonların kaldırılmayacağı sözüyle oy toplayanlar, bugün açık açık onlarla iÅŸlerinin bittiÄŸini beyan etti. Akülü faytonlardan gelecek rantın çok daha büyük olduÄŸu ortadaydı tabii ki… Hazır onca yılın kötücül kurgusu olgunlaÅŸmışken ve hayvan hakları derneklerinin yıllar boyu süren “Faytona binme atlar ölüyor,” kampanyası da kamuoyundaki etkisini kaybetmeden bitirilmesi gerekiyordu iÅŸin.

Evet! Bence de bu koşullarda faytona binmeyelim atlar ölüyor!

İyi güzel, binmeyelim de, ya sonra?

Herkesin malumu olduğu üzere atlar, her şeyin insanın çıkarlarına endekslendiği günümüz dünyasında kendilerinden faydalanılma miadı dolduğunda ya kesilen ya da ölüme terk edilen canlılardır.

Buradan çıkan sonuç da maalesef, bütün adalardaki toplam 277 faytonda boÄŸaz tokluÄŸuna çalışıyor olmaları sayesinde yaÅŸamda kalma ÅŸansı bulan 1500’ün üzerindeki sevgili at dostumuza, tabiri caizse ‘iÅŸsiz kaldıklarında’ kimsenin sahip çıkmayacağıdır.

Zannediyor muyuz ki yıllardır onları en vahşi koşullarda çalıştırarak sırtlarından para kazanan, hastalandıklarında, güçten düştüklerinde ölüme terk eden ya da gözlerini kırpmadan sucuk fabrikalarına gönderen özellikle Büyükadalı mafyatik faytoncular onlara karşı bir vefa borcu hissedecek ve hiçbir çıkarları olmaksızın onları koruyup besleyecektir?

Ya da zannediyor muyuz ki belediyeler veya sözde ilgili kurumlar onlara bakacaktır?

Bu ülke koşullarını, kurumlarının, insanlarının tamamen çıkara endeksli kokuşmuş mantalitesini hepimiz çok iyi biliyoruz.

Bu noktada, senelerce atlı faytonların kaldırılması için mücadele veren hayvan hakları derneklerine ve şahıslara sormak isterim:

Sonunda muradınıza erdiniz; güzel, tebrik ederim de peki şimdi ne olacak? Sizin erdiğiniz murad o atlar için de murad olacak mı? Onlar için ortalıkta açlıktan ölmeye mi terk edilmek, bir tekmede adaların arka taraflarındaki uçurumlardan denizin dibindeki at mezarlıklarına yollanmak, biraz eli ayağı tutanların bin beter sömürülmek için başka bölgelere satılması ya da sucuk fabrikalarını boylamaları dışında herhangi bir yaşamsal seçenek var mı?

Sonunda atların koşullarının iyileştirilmesini sağlamak için mücadele etmek yerine, bütün bu art niyetli manipülasyonların tuzağına düşerek adalara rant için akülü faytonların sokulmasında suç ortağı olup muradınıza erdiğinize göre, bu aşamada da işsiz kalacak atların hayatının idame ettirilmesini sağlayacak dört dörtlük tesisleriniz hazırdır herhalde değil mi?

Gayet iyi biliyorsunuz ki söz konusu atlar yılkı atı deÄŸil. ÇoÄŸunluÄŸu Urfa’dan satın alınan, bir kısmı da eski yarış atları olan bu atların yılkı atı olmadıkları için insanlar tarafından bakılıp beslenmemeleri halinde doÄŸada tek başına hayatta kalma ÅŸansları yok.

Kedi köpek değiller ki hepimiz birer tane alıp evlerimizde bakalım.

Bu çok büyük bir sorumluluk!

Onların faytonlarda çalıştırılmamaları yoluna baş koymuş gibi gözüken sizler bu sorumluğun başından beri farkında olan son derece akıllı, bilinçli ve vicdanlı insanlar olmalıydınız ve bugün her bir at için güvenli yuvalarınız hazır beklemeliydi.

Hazır mı?

Hayır!

“Faytona binme atlar ölüyor,” diye duyar kasmak kolaydı; buyrun ÅŸimdi neyinizi kasacağınızı görelim.

Sırf atların o içler acısı halini görmeyip vicdanınızı rahatlatmak uÄŸruna senelerce atlı faytonlar kaldırılsın diye uÄŸraşırken bir tane elle tutulur proje hayata geçirmediÄŸiniz gibi, bir de üstelik iktidarın ve yandaÅŸlarının akülü faytonlarla inanılmaz kirli bir rant alanı daha açmasına taÅŸeronluk yaptınız. Adaların dışında yine atların zalimce sömürüldüğü diÄŸer atlı sözde iÅŸ kolları ilgili gıkınızı çıkarmamanız da cabası. DoÄŸru, gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Oysa ki bugün kurtardığınızı zannettiÄŸiniz atların bir kısmı da çok çok daha kötü koÅŸullarda sömürülmek üzere Ä°stanbul’un ve Anadolu’nun dört bir yanına satılacak.

Evet, özdeki niyete kesinlikle katılıyorum; keÅŸke sadece atlar deÄŸil, hiçbir hayvan insanın emrinde olmasa, keÅŸke hiçbiri böylesine korkunç koÅŸullarda yaÅŸamak zorunda bırakılmasa; senelerce sadece faytonlarda deÄŸil, tüm atlı arabalarda hatta yarışlarda eziyet çeken sevgili at dostlarımız rehabilitasyon merkezlerinde tedavi görüp, yaÅŸamlarının sonuna kadar mutlu mesut yaÅŸayabilecekleri bir alana sahip olsalar… Hatta keÅŸke hepimiz vegan olsak!

KeÅŸke…

Peki bunların bugünden yarına olabilirliği ve de nesnel koşulları var mı?

Yok!

İnsan canının, bebeklerin, çocukların bile bir gram değerinin olmadığı bir zulümler coğrafyasında hayvanlar için bu koşulların sağlanma ihtimali ne kadar?

Sıfır!

E o zaman ne demeye senelerdir, “Faytona binme atlar ölüyor,” diye çığırıyorsunuz arkadaşım?

KeÅŸkelerimiz için uzun vadede mücadele etmeye devam etmek koÅŸuluyla, halihazırdaki gerçeklikler baÄŸlamında bu soruna dair yapılması gereken -ÅŸimdilik- en doÄŸru duruÅŸ, mevcut negatif koÅŸulları tümden deÄŸiÅŸtirme için çabalamak, fayton atlarının saÄŸlık taramalarının zamanında ve eksiksiz yapılması, yasal düzenlemelerin ihtiyaca ve hakkaniyete göre belirlenmesi, yaÅŸam koÅŸullarının iyileÅŸtirilmesi, atların haklarını çiÄŸneyen, onlara kötü davranan, mafyatik kâr hesaplarıyla ölümüne çalıştırtan fayton sahiplerine ciddî yaptırımlar getirilmesi, 1500’ün üzerinde atın yaÅŸadığı ama bir tane bile kadrolu veterinerin bulunmadığı adaların her birine yeterince veteriner atanması, en uygun adaya bir at hastanesi kurulması ve benzeri reformlar için mücadele vermekti.

Siz ise nereye gideceklerine dair en ufak bir fikriniz ve projeniz dahi olmayan atları sırf kendinizi rahatlatmak uğruna faytonlardan koparıp bilinmeze terk etmeyi ve kan emici rantiyelere taşeronluk yapmayı tercih ettiniz ve bunun adına da hayvanları sevmek, onları korumak dediniz.

Haa, maruz kaldıkları bu acımasız koÅŸullar zaten onlar için ölümden beter; bu ÅŸekilde acı içinde yaÅŸamalarındansa ölmeleri çok daha evladır; hem bu sayede biz de onları o halde görmekten kurtulur vicdanımızı rahatlatırız diyorsanız, buna söyleyecek bir sözüm olamaz… Ölüm bazen kurtuluÅŸtur, haklısınız.

FAYTONA BİNMEYELİM ATLAR ÖLSÜN, HEPİMİZ KURTULALIM!

Rabia MÄ°NE
Latest posts by Rabia MÄ°NE (see all)