Faşizm (21)

Sömürge tipi ülkelerde faşizmi açıklarken, kendi iç dinamizmi ile değil, yukarıdan aşağıya doğru yayıldığını anlatmıştık. Çünkü yerli burjuvazi, emperyalizm ile bütünleşerek, uluslararası finans kapitalizmin çıkarları doğrultusunda hareket etmek zorunda kalarak içsel bir olgu haline getirmiştir. Biz buna oligarşi diyoruz. Diğer bir deyişle oligarşi, sömürge tipi faşizmin diğer adıdır.

Yerli burjuvazi emperyalizm üretim ilişkilerini tek başına sürdürecek kadar güçlü değildir.  Bu ittifak için özellikle ülkemizde yerli tekellere bağımlı hale gelen toprak burjuvazisi ve feodal kalıntılarla yönetimi paylaşmak [67] zorundadır. Sömürge tipi ülkelerde (ülkemiz dahil) klasik anlamda bildiğimiz burjuva demokrasisi yoktur. Genel anlamda temsili demokrasi dediğimiz sandık demokrasisi mevcuttur. Dolayısıyla bu tip ülkelerde gizli faşizm olgusu hakimdir. Halk tabiriyle ipin ucu kaçtığı zaman açık faşizme başvurmaktan kaçınılmamaktadır. Bu da çoğu zaman askeri darbelerle mümkündür.

Latin Amerika’dan başlayarak bu içsel olguları kısaca anlatmak istiyorum.

Arjantin

“Askerler iktidarı zorunlu olarak devredecekler. Çünkü artık hiçbir şey yapamıyorlar, daha sonra bir başka hükümet darbesi yapmak için iktidarı iki ya da üç yıllığına sivillere vermeleri gerekiyor. İşte askerler dışındaki biz diğer Arjantinliler 50 yıldır bunu yaşıyoruz.”

Adolfo Perez Esquivel [68]

Arjantin’in tanık olduğu ve çoğunluğu ABD destekli  6 askeri darbeye tanık olmuştur. 1930, 1943, 1955, 1962, 1966 ve 1976 yıllarında yapılan darbeler, ülkeyi ekonomik, siyasal ve sosyal yaşamı olumsuzluğa ve çıkmaza sürüklemiş, 1962 tarihli darbe bürokratik otoritarizmin [69] inşasına sebep olmuştur. Türkiye’de de benzer süreçler yaşanmıştır. Politik ve insan hayatı söz konusu olunca, 1976 darbesi ağır sonuçlar yaratmıştır.

Arjantin, İspanyol sömürgeciliğine karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini  1810 tarihinde kazanmıştır. 1930 yılına kadar da İsponyollar döneminde mevcut olan feodal yapı devam etmiştir. Büyük toprak sahipleri Arjantin’in sosyal, ekonomik ve siyasal yapısını belirliyordu. 19. yüzyılın başlarında bağımsızlığını kazanan Arjantin’de aşırı sağcısından, komünist görüşe kadar geniş bir yelpazede siyasi hareketlerin boy gösterdiği bir yapı hakimdi. [70]

Juan Domingo Peron  dönemi

Uzun süre devam eden toprak sahipleri ve ticaret burjuvazisinin hakimiyeti , muhafazakarların temsilcisi Radikal Parti’nin iktidara geldiği 1916’larda bozulmaya başladı. 1930’larda ordunun müdahalesi sonucunda iktidarı geçici bir süre için bırakmak zorunda kalmıştır. Bu tarihten itibaren sanayi yatırımlarına önem verilmeye başlanmıştır. 1943 yılında Juan Peron’un başını çektiği bir grup genç subay, yönetimi ele geçirdi. Proletaryaya sırtını dayayan Peron, sendikaların gelişmesini, işçilerin şirketlere ortak olması, ücret artışı gibi konularda büyük gürültüye neden oldu.  Çıkardığı kararname ile ücretlerin artırılması, çalışma saatlerinin azaltılması, toplu sözleşme ve sendikalara yasal kolaylıklar getirilmesi ile ilgili kısa sürede popüler bir kişilik haline geldi. Katolik özellik taşıyan davranışlar sergilemesi nedeniyle de Katolik Kilisesi’nin desteğini aldı. [70] 1946 tarihinde Juan Peron, devlet başkanlığına getirildi. İşçi-işveren arasındaki uyumun sağlanması yönünde yasalar çıkardı, halk konutlarına önem verdi. Turizm teşviklerini artırdı. Sanayinin ve ücretlerin iyileştirilmesi adı altında işçilere yapılan ödemeleri, faiziyle birlikte geri isteyerek, sanayiye aktardı. Halk üzerindeki nüfuzunu artırmak için yoksulların anası olarak ün kazanan ve Evita adını alan karizmatik eşi Maria Eva’nın da devreye girmesiyle popülerliği bir kez daha arttı. Juan-Evita çifti halkın güvenini ve desteğini büyük ölçüde kazandı. İktidara geldikten sonra Peronist Parti’yi (Justicialismo) kurdu ve tabanını güçlendirdi. Kendi partisinde olmayan yargı mensuplarından başlayarak yukarıdan aşağıya tüm hakimleri yargılatıp görevinden aldırdı. Anayasa Mahkemesi’ni, kendi uygulamalarına engel olmaması yönünde tehdit etti. Bazı hakimlerini değiştirdi. 1948 tarihinde Anayasa’yı değiştirerek tekrar seçilmesi yönündeki engelleri kaldırdı. Muhalefeti ve rakiplerini radyo ve yazılı basına olan erişimini engelledi. Muhaliflerin konuşma özgürlüğünü suç sayarak kısıtladı. Bazı muhalif partilerini hedef alarak yasadışı ilan etti. [71]

Peron, rejimi üç talep etrafında somutlaştırdı: Toplumsal adalet, ekonomik özgürlük ve siyasal bağımsızlık. Bunlar aynı anda hem belirsiz taleplerdi ve hem de izlediği politikalar için uygun birer rehberdi. [70] Peron’un bu ilkeleri ve eylemleri Peronizm olarak adlandırıldı.

1950’lerde tarımı ihmal ederek, sanayi yatırımlarını hızlandırdı. Ancak tarım ürünlerine olan talebin yükselmesi ve ihraç malı tarım ürünlerinin iç piyasaya sürülmesi sonucu döviz darboğazına girdi. Bu tarihten itibaren yabancı sermayeye kapılarını açtı. Yerli yatırımcılara uygulanan kısıtlamalar, yabancı yatırımcılar için serbest bırakıldı.  1953’lerde uygulanan popülist politikalar Arjantin’de mevcut istikrarsızlığı körükledi. Ekonomide mevcut olan devlet müdahalesi ile ekonomi alarm vermeye başladı. Darboğazı aşmak adına merkez bankası emisyona gitti. Piyasaya fazla sürülen para nedeniyle enflasyon 3’lü hanelere yükseldi. Ekonominin iflasa doğru sürüklenmesi, muhalefeti güçlendirdi. Emekçi kesim işi bırakmaya, grev ve eylemlere başvurdu. Peroncu kadrolar dağılmaya başladı. Buna karşı Peron, otoritesini koruma adına sert tedbirlere başvurdu. Ülke Rio anlaşmasıyla (Latin Amerika ülkelerinin kendi aralarında kurdukları bir nevi NATO antlaşmasıydı) herhangi bir şekilde savaş durumunda ülkeyi ABD’ye bağlamıştı. 1955 darbesi geniş ittifaklı bir darbeydi. 1973 seçimlerinde Juan Peron, tekrar devlet başkanlığına seçildiyse de bir yıl sonra öldü.

(Devam edecek)


[67] İlhan Özay, Finans Oligarşi ve Oligarşik Diktatorya (Milliyet Blog, 3 Eylül 2013)

[68] Prof. Dr. Turgay Uzun, Gözde Müşerref Gezgüç , Arjantin Siyasi Tarihinde Askeri Darbeler¹

(Adolfo Pérez Esquivel -1980 Nobel Barış Ödüllü İnsan Hakları savunucusu, yazar, ressam, heykeltıraş ve aktivist)

[69] Bürokrasinin mutlak ve keyfi  yönetim uygulanmasına dayanan kontrolsüz siyasi sitemidir.

[70] Ayşe Yarar, Arjantin’de Juan Domingo Peron Dönemi  (Uluslararası Politika Akademisi, 18 Eylül 2013).

[71] Paul Taggart, Popülizm, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, (Çev. Barış Yıldırım, İstanbul, 2004,s.80)

Mazhar ÖZSARUHAN
Latest posts by Mazhar ÖZSARUHAN (see all)