Eski insanlar bizden daha mı sağlıklıydı?

Georgia Tech’teki araştırmacılar modern insan genom dizilerini uzun zaman önce yaşamış atalarımızın sağlıklarını araştırmak için kullanırken, 30.000 ila 50.000 yıl önce yaşamış Neandertallerin ve Denisovalıların genetik olarak bizden daha hasta olduklarını keşfettiler. Görünüşe göre birkaç bin yıl önce yaşamış atalarımız ise bizden daha sağlıklılardı. Araştırmacıların makalesi ‘’Eski Hominidlerin Genomik Sağlığı’’ Human Biology’de yayımlandı.

Peki bu nasıl olabilir? Belki de bazı hastalıklarla birlikte bize yaşama imkanı tanıyan ilaç ve prosedürler, normalde bizi üreyemeyecek kadar hasta eden birtakım gen varyantlarını devam ettiriyor; biz de bu genleri aktararak küresel gen havuzumuzu sürekli zayıflatıyor olabiliriz.

Eski Genomları Araştırma

Sadece birkaç kemik parçasından ve seyrek dişten ilk insanların hayatlarını nasıl yaşadıklarını hayal etmekten bu yana çok yol kat ettik. Şimdilerdeyse bir Denisovalı’nın serçe parmağından alınmış ufak bir kıymıktan, Neandertal iskeletlerinden ve Tyrol’lu buz adam Ötzi’nin örneklenmiş bazı dokularından elde edilen dizilenmiş genomlarla onların geçmişteki sağlık durumlarına bir bakış atabiliyoruz: Aldığı oklar ve yaralar 5.300 yıl önce Ötzi’nin işini bitirmemiş olsaydı, ona miras kalmış olan kalp hastalığı bunu yapabilirdi. Gözleri kahverengiydi ve 0 kan grubuna sahipti; ayrıca, süt ürünlerini tüketseydi laktozu tolere edemeyebilirdi. Laktoz intoleransı, yetişkin insanların hayvansal süt ürünlerini tüketmeye başladıktan sonra ortaya çıkan, kramplara neden olan ve bize atalarımızdan miras kalan bir durumdur.

Georgia Tech’den Joe Lachance, Ali J. Berens ve Taylor L. Cooper, 430 ila 50.000 yıl öncesine kadar çeşitli zamanlarda yaşayan bireylerden alınan 449 genom dizisi ile işe başladılar. Üçlü, eski genom dizilerini, X veya Y kromozomunda taşınan önemsiz özellikleri ve genleri göz ardı ederek, bugüne ait bazı hastalıklarla ilişkili 3.180 gen varyantıyla karşılaştırdı. Ardından, daha fazla analiz edebilmek için riskli  gen varyantlarının yüzde 50’sinden fazlasına sahip olan 147 genomu seçtiler. Çoğunlukla 2.000 ila 9.000 yıl önce yaşamış ve her biri avcı-toplayıcı, çiftçi veya pastoral (koyun veya sığır yetiştiren biri) olarak kategorize edilen bireylere yoğunlaştılar.

Buna benzer bir diğer araştırma da Neandertal DNA dizilerini 28.000 modern Avrupalıdan gelen elektronik sağlık kayıtlarıyla karşılaştırdı. Depresyon, cilt lezyonları, üriner sistem enfeksiyonları ve tütün bağımlılığı gibi Neandertaller’in de karşı karşıya gelmiş olabileceği yatkınlıklar listeye eklendi.

Hastalık Riskinin Ölçülmesi

Georgia Tech araştırmacıları genel Genetik Risk Skoru’nu (GRS) ve aynı zamanda 9 spesifik hastalık kategorisini kullandı.

GRS, etkilerinin önemine göre kullanılan 3.180 gen varyantını içeriyordu. Örneğin, kandaki kolesterol seviyesinin belirlenmesinde ailevi hiperkolesterolemiye neden olan mutasyonlar gibi bazı gen varyantlarının çok büyük etkisi olabilirken diğer bazılarının ise etkisi pek yoktur. GRS, gerçek bir hastalığa işaret etmemekle birlikte bir risk resmini ortaya koymaktadır.

Yüksek bir GRS iyi değildir. Örneğin 82 değeri, kişinin riskli genlerden dolayı, modern insanların yüzde 82’sinden daha fazla hasta olma riskinin olduğu anlamına gelir. Dr. Lachance şöyle diyor:

‘’Bu yüzdenin, gerçek hastalık riskleriyle nasıl eşleştiğinin kişiye özgü olma olasılığı yüksektir. Örneğin, yüzd 90’dan daha yüksek olmanız durumunda (eğilim eşiğini düşündüğünüzde) yalnızca bir hastalık için yüksek riskli olabilirsiniz. Yüzde 25 ve yüzde 50 yüzdeliğindeki bireyler arasında ise risk farklılıkları çok azdır.”

Hastalıklar ise alerji/otoimmün, kanser, kardiyovasküler hastalık, diş, gastrointestinal/karaciğer, metabolik, morfolojik, nörolojik/psikolojik ve çeşitli hastalıklar olmak üzere 9 kategoriden oluşuyordu.

Bu analizler birkaç belirgin eğilimi ortaya çıkardı:

• Pastoraller; alerji, kanser, gastrointestinal hastalıklar ve diş sağlığı için “son derece sağlıklı genomlara” sahiplerdi. Çiftçiler ve avcı-toplayıcılar ise neredeyse eşit derecede ve daha az sağlıklıydı. Dr. Lachance bu bulguyu tam olarak açıklayamamasına rağmen, sığır ve koyunlarla çalışanların sağlığının daha iyi olmasının farklı çevrelere maruz kalmasından kaynaklanabileceğini söylüyor. Bu durum, nispeten, bugün çiftlikte büyüyen çocukların kentlerde büyüyen çocuklara göre daha az alerjik bir bünyeye sahip olmasına benzetilebilir.

• Kuzeyde yaşayan eski insanlar daha sağlıklıydı; dişleri daha sağlıklı ve kanser oranı da azdı.

• En eski insan bireylerinin kansere ve nörolojik rahatsızlıklara yatkın olma olasılığı daha düşüktü. Belki bu durum, kanser veya nörolojik bozukluklar geliştirecek kadar uzun yaşamamış olmalarına ve ayrıca binlerce yıl öncesinde doktor kayıtlarının olmamasına bağlanabilir.

• Çiftçiler en kötü dişlere sahipti. Bu durum acaba, tahıllardan elde edilen karbonhidratları öğütmeye yanıt olarak oluşan diş plağı üzerindeki mikro organizma kalıntılarından mı kaynaklıydı?

50.000 ila 100.000 yıl önce Sibirya’nın Altay dağlarında yaşamış olan ünlü Altay Neandartali hastalıklı bir örnek olarak incelenmiştir. Genomu, ebeveynlerinin kardeş olduğunu göstermiştir (bu durum, insanlığın izole mağaralarda hayatta kalmaya çalıştıkları zamanlarda yaygındı). Genomik sağlığı zayıftı ve GRS’i yüzde 97 idi. Sindirim ve metabolik sorunları, kas sorunları ve bağışıklık problemleri vardı. Ancak kardiyovasküler hastalık riski daha düşüktü.

Yeni çalışma Ötzi’yi de ayrıntıları ile anlattı: Ötzi’nin sindirim sistemi sorunları vardı ve enfeksiyona yatkındı ancak nörolojik olarak sorunu yoktu.

Çalışmaya yapılan en büyük eleştiri ise karşılaştırma noktası olarak modern genomların kullanılmasıdır. Eski insanların farklı yerlerde parça parça bulunma olasılığı nedeniyle böyle yapılması zorunluydu çünkü elimizdeki tek şey fosil kanıt olduğunda eksik parçalar bizi zorlamaktaydı. Neandertallerin eskiden kahverengi saçlı olduğunu düşünüyorduk ama DNA analizleri sayesinde artık bazılarının kızıl saçlı olduğunu biliyoruz.

Alternatif Hipotezler

Eski ve modern genomlar arasındaki genetik risk skoru aralığı hemen hemen aynıdır, ancak genel olarak genomik sağlık düzelmiştir. Bunun ardında yatan neden çevresel faktörler olabilir.

Süt diyetinin etkisi olan laktoz hazımsızlığının üremeyi etkileyip etkileyemeyeceğine etkisi gibi, ‘’Bir bireyin genomunun mevcut çevre için ne kadar iyi olduğunu düşünmek önemlidir.’’ diyor Dr. Lachance. Bir bireyi günümüzden geriye, uzaktaki geçmişe geri göndermek için bir zaman makinesi kullandığınızı ve o kişinin, görüşün düzeltilmediği, gribin ölümcül olduğu ve kanamaya eğilimli olunan ya da yeterince hızlı olmamanın hayati tehlike oluşturduğu bir döneme gittiğini düşünün. Gen fonksiyonu daima çevre merceğinden (Ç.N: çevresel nedenlerle) elemeye tabi tutar.

Belki de suçlanması gereken şey, yakın geçmişteki eski insanların neden bizden daha sağlıklı olabileceğini açıklayan genetik bileşenlere sahip hastalıkları tedavi edebilme gücümüz değildir. Bunun yerine çalışma dizaynı, birkaç bin yıl önce yaşayan insanların genomlarının neden yüzde 50’nin altında bir ortalama GRS’ye sahip oldukları ve bu nedenle bizden daha sağlıklı göründüklerine daha basit bir açıklama olabilir. Bu çalışma sadece yüzde 50’nin üstünde olanlara bakmıştır ve 449 adet eski genomun 302’si bu yüzdenin altındaydı.

Şöyle düşünün: Bazı hastalıkların riskini arttıran gen çeşitliliği ya da aslında bu hastalıklara sebep olmuş mutasyonlar, insanları çocuk sahibi olamayacak kadar etkileyip böylelikle eski popülasyonlardan sıyrılmış olabilirdi. Bu nedenle bahsedilen mutasyonlar, eskilerin genomlarıyla karşılaştırılan modern genomlarda var olamazdı. Ve sağlıklı pastoraller bir örnekleme hatası olmuş olabilirler çünkü 147 genomun sadece 19’una katkıda bulundular.

Lachance ikinci olasılık üzerinde, yani binlerce yıl öncesindeki genlerin modern olanlarla karşılaştırmanın yetersizliği üzerinde duruyor. Gerçek orada, ancak bunu aydınlatmak için daha fazla deney ve veri gerekiyor.

Yazan: Dr. Ricki Lewis

Kaynak: Plos Blogs