Dünya Bankası, 2024 yılına ait Yoksulluk, Refah ve Gezegen Raporunu yayınlayarak, küresel ölçekte yoksulluk, eşitsizlik ve iklim değişikliğiyle ilgili alarm veren bir tabloyu gözler önüne seriyor. Raporda, COVID-19 pandemisinin ardından yoksullukla mücadelede büyük bir gerileme yaşandığı vurgulanıyor. 2019 ile 2023 arasında dünya çapında 250 milyon kişi daha aşırı yoksulluğa düşerken, küresel eşitsizlik de yükselmeye devam etti. 2030 yılı itibariyle, dünya genelinde yalnızca 69 milyon kişinin aşırı yoksulluktan çıkması bekleniyor, bu da 2013-2019 yılları arasında 150 milyon kişinin yoksulluktan kurtulmasının gerisinde kalıyor.
Dünya Bankası, raporunda bu karmaşık sorunların çözülmesi için birkaç temel öneri sunuyor: daha iyi iş imkanları yaratmak, yoksul kesimler için sağlık, eğitim gibi temel hizmetlere erişimi artırmak, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik uluslararası işbirliğini güçlendirmek ve küresel ekonomide daha kapsayıcı büyüme politikalarına odaklanmak.
Türkiye’deki Durum: Artan Eşitsizlik ve Yükselen Yoksulluk
Türkiye’deki ekonomik tablo, Dünya Bankası’nın küresel değerlendirmesiyle paralellik gösteriyor. 2023 ve 2024 yıllarında hızla artan enflasyon ve sabit kalan maaşlar, milyonlarca vatandaşın yaşam standartlarını iyileştirememesine sebep oldu. TÜRK-İŞ’in 2024 Kasım ayı verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 20.562 TL’yi aşarken, yoksulluk sınırı 66.976 TL’ye yükseldi. Bu durum, temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çeken milyonlarca insanı yoksulluk tuzağına sürüklüyor. Aynı şekilde, Türkiye’de gelir eşitsizliği giderek daha belirgin hale geliyor. Ülkede Gini katsayısı, yani gelir dağılımındaki eşitsizlik oranı, son yıllarda en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda.
Türkiye’nin ekonomik zorlukları, sosyal huzursuzluğu tetikleyen bir faktör haline geldi. 2024 yılı itibariyle, toplumun büyük bir kesimi ekonomik durumlarının iyileşmeyeceğini düşünüyor. Toplum Çalışmaları Enstitüsü (Toplum 2024) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türk halkının %70’i önümüzdeki yıl ekonomik krizden çıkılacağına inanmıyor. Bu durum, toplumda umutsuzluk yaratıyor ve siyasi istikrarsızlığa yol açabilir.
Kapsayıcı Politikalara Acil İhtiyaç
Dünya Bankası’nın önerdiği kapsayıcı büyüme politikaları, Türkiye için de büyük önem taşıyor. Ekonomik eşitsizlikleri azaltmanın, yalnızca gelir artışıyla değil, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi temel hizmetlere ulaşılabilirliğin arttırılmasıyla mümkün olacağına inanılmalıdır. Türkiye’nin, düşük gelirli kesimlere yönelik sosyal yardımları artırması, eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması ve sürdürülebilir bir ekonomi politikası benimsemesi gerektiği açıktır. Ayrıca, hükümetin çevre politikalarını iklim değişikliğine karşı daha duyarlı hale getirmesi ve bu alanda uluslararası işbirliklerine yönelmesi de elzemdir.
Sonuç olarak, yoksulluk ve eşitsizliğe karşı küresel ölçekte alınacak önlemler, yalnızca ekonomik değil, sosyal adaletin de tesis edilmesi için gereklidir. Türkiye’de de, yoksul kesimlerin yaşam standartlarını iyileştirecek ve geniş kesimlerin ekonomik katılımını teşvik edecek politikaların uygulanması, toplumsal barışı sağlamada önemli bir adım olacaktır.
Raporun tamamını ve daha detaylı verileri incelemek için Dünya Bankası’nın resmi sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
- Uşak’taki Kadın Cinayeti: Rahime Ç.’nin Trajik Ölümü - 3 Aralık 2024
- Diyarbakır’da Nelson Mandela’nın Otobiyografisine Toplatma Kararı - 3 Aralık 2024
- Türkiye, Avrupa’nın Modern Kölelikte Lideri: Ekonomik ve Sosyal Faktörlerin Rolü - 3 Aralık 2024