“Diyanet Holding” çığ gibi büyüyor

Osmanlı döneminde ilk modern bira yapımının gerçekleÅŸtirildiÄŸi Ä°stanbul ÅžiÅŸli’deki Bomonti Bira Fabrikası’nın dini ve sosyal tesis alanı olmak üzere ÅžiÅŸli Müftülüğü’ne verilmesi, tartışma yarattı. Fabrikanın yıkılıp yerine cami, mescit ve yurt yapılması planlanırken, ÅžiÅŸli Belediyesi ve bazı STK’lar karara karşı çıkıyor.

Belediye, Diyanet ile görüşecek

Devir iÅŸlemine iliÅŸkin olarak DW Türkçe’ye konuÅŸan ÅžiÅŸli Belediye BaÅŸkanı Muammer Keskin, Bomonti Bira Fabrikası’nın Ä°stanbul’un önemli tarihi deÄŸerlerinden biri olduÄŸunu belirterek, “Bu bölgede dokuyu bozacak ve yapılaÅŸmayı artıracak projeleri doÄŸru bulmuyoruz” diyor.

Anıtlar Kurulu’nun Bomonti Bira Fabrikası’nın yıkılmasına yönelik verdiÄŸi kararı eleÅŸtiren Keskin, “Önümüzdeki hafta Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi, Diyanet ve ÅžiÅŸli Belediyesi olarak toplanacağız. Amacımız karşılıklı görüşmelerle ortak bir paydada buluÅŸmak ve Bomonti için en uygun kararı vermek” diye konuÅŸuyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları BirliÄŸi (TMMOB) Åžehir Plancıları Odası Ä°stanbul Åžube BaÅŸkanı Akif Burak Atlar da yıllardır bakımsızlıktan harap duruma düşmüş Bomonti Bira Fabrikası’nın öncelikle mimari olarak korunması gerektiÄŸini vurguluyor. Atlar, “Yıkıp yeniden yapılmak yerine güçlendirilerek restorasyonu gündeme alınmalı” diyor.

2019’da bütçeden aldığı pay 10,5 milyar TL

Söz konusu proje, bütçeden aldığı milyarlarca liralık pay, sahip olduğu binlerce taşınmaz, 100 bini aşan istihdamı ve yönettiği vakıflar ile adeta devasa bir holdingi andıran Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hem yurt içinde hem de yurtdışında hayata geçirdiği yüzlerce projeden yalnızca biri.

Diyanet’in resmi internet sitesi diyanet.gov.tr’de yayınlanan verilere göre, 2018 sonu itibarıyla 107 bin 206 kiÅŸiye istihdam saÄŸlayan kurum bünyesinde 88 bin 681 cami ve 18 bin 675 Kur’an kursu bulunuyor. Kuruma 2018 yılı için bütçeden ayrılan pay ise 5,2 milyar TL civarında. Bu rakam, pek çok bakanlığın bütçesinin üzerinde. Öte yandan Türkiye Ä°statistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Genel Yönetim Bütçe Denge Tablosu’na göre, kurumun bütçesi yıl sonunda 8 milyar 356 milyon olarak gerçekleÅŸti. Ekim 2018’de açıklanan Orta Vadeli Mali Plan’da ise Diyanet’in 2019 bütçesi 10,5 milyar TL’ye çıkarıldı.

“Diyanet Holding” ayrıca tam bir gayrimenkul zengini. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 2018 yılında yaptığı tahsisler ile Diyanet’in toplam taşınmaz sayısı 2 bin 17’ye yükselmiÅŸ durumda.

“Gelir ve giderler yeterince denetlenmiyor”

Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı’na dair araÅŸtırmaları ve yazıları ile tanınan “Fetvalar Savaşı” kitabını hazırlayan araÅŸtırmacı-yazar Ömer SaÄŸlam’a göre, Diyanet’in kurumsal büyüklüğü açıklanan bu verilerin çok üzerinde.

Hac ve Umre’den, yurt içi ve yurtdışındaki kurban kesimlerinden ve sahip olduÄŸu vakıflar üzerinden yaptığı yatırımlardan elde ettiÄŸi gelirler de hesaba katıldığında, Diyanet’in açıklanandan katbekat büyük bir ekonomik büyüklüğü yönettiÄŸini kaydeden SaÄŸlam, “Ãœzülerek belirtelim ki bu gelir ve giderlerin yeterince ve gereÄŸince denetlendiÄŸi ve kontrol altında tutulduÄŸu da söylenemez. Özellikle cami dernekleri büyük ölçüde kontrol dışıdır” diye konuÅŸuyor.

Kurum vasıtasıyla yalnızca geçen Kurban Bayramı’nda 145 ülkede 450 binden fazla kurban kesildiÄŸini hatırlatan SaÄŸlam, “Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, yurt içi kurban bedelini 890 TL, yurtdışı kurban bedelini ise 725 TL. olarak tespit ettiÄŸine göre; yalnızca bu hizmetler için kurban sahiplerinden toplam 330 milyon TL’den fazla bir kaynak saÄŸlanmış demektir” diyor.

Diyanet Vakfı’nın ekonomik faaliyetleri

Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı bünyesindeki en büyük yapılardan biri, Türkiye Diyanet Vakfı. 1975 yılında dönemin Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Lütfi DoÄŸan ve yardımcıları tarafından “din hizmetlerinin daha geniÅŸ kitlelere ulaÅŸtırılması ve dini hizmetlerde görev alacak neslin yetiÅŸtirilmesi” amacıyla kurulan Türkiye Diyanet Vakfı’nın bugün itibarıyla Türkiye’de 1000 ÅŸubesi bulunuyor.

Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı tarafından yönetilen Vakıf, dünyanın 145 ülkesinde de eÄŸitim, kültür ve yardım faaliyetleri yürütüyor. 1977’de Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir kararla Vakfa ‘vergi muafiyeti’ getirilirken, 2005 yılında yapılan bir düzenleme ile de Vakıf “izin almadan yardım toplayan kuruluÅŸlar” arasına alındı.

İnşaat, ticaret ve eğitim sektöründe

Ãœlke genelinde Türkiye Diyanet Vakfı’na baÄŸlı 35 kız ve erkek öğrenci yurdu bulunuyor. 1996’dan beri din üzerine kültürel ve sosyal çalışmalar düzenleyen Kadın, Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) de vakıf bünyesinde faaliyet gösteriyor. Vakıf tarafından iÅŸletilen ülke genelinde 13 adet sosyal tesis bulunurken, özellikle vakıf bünyesindeki KOMAÅž A.Åž.’nin faaliyetleri dikkat çekiyor.

1983 yılında Ankara Kocatepe Camii inşaatı ile inşaat sektörüne giriş yapan KOMAŞ A.Ş. bugün itibarıyla hem yurt içinde hem de yurtdışında yüzlerce anahtar teslim cami, müftülük hizmet binası, Kur’an kursu, öğrenci yurdunun yanı sıra okul, iş merkezi, misafirhane, hastane ve otel inşaatları yapıyor.

Şirket, yıllar içinde inşaat dışında ticaret ve eğitim alanlarında da faaliyet göstermeye başladı. KOMAŞ A.Ş. bünyesinde turizm ve seyahat acenteleri ile İzmir’de Bornova Koleji ve Bayraklı Anaokulu gibi eğitim kurumları bulunuyor. Vakfın iştirakleri arasında RTÜK’ten yayın lisansı almış bir TV kanalı ve matbaa da bulunuyor.

“Büyük bir holdinge dönüştü”

DW Türkçe’ye konuÅŸan ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç, Diyanet’in mali büyüklüğünden ziyade bu mal varlığının nasıl kullanıldığına bakmak gerektiÄŸini söylüyor.

Halka Ä°slam dininin doÄŸrularını aşılamak ve Ä°slam’ın barındırdığı adalet ve erdem duygularını anlatmak görevi ile kurulan Diyanet’in bugün halktan çok farklı yaÅŸayan bir zümre yarattığını dile getiren Cemil Kılıç, “Diyanet’in üst düzey yöneticilerinin hayatlarına ve imkanlarına baktığınız zaman, artık halkla hiçbir ortak paydası kalmayacak kadar zenginleÅŸtiklerini görüyoruz. Yoksul halka hizmet için kurulan bir kurumda böyle bir zenginleÅŸme olması, Ä°slam’ın mantığına terstir” deÄŸerlendirmesinde bulunuyor.

Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı’nın günümüzde büyük bir holding gibi faaliyet gösterdiÄŸini, hatta “devlet içinde devlet” gibi hareket ettiÄŸini öne süren Kılıç, “Bu kadar büyük bir ekonomik gücün Diyanet’te toplanmasına din hizmetleri açısından hiç gerek yok. Bu kaynak, eÄŸitim ve saÄŸlık gibi alanlara aktarılabilirdi” diyor.