Dersim’de Köklere Dönüş

Uzun Dersim tarihinin son otuz yılına bilinçlice ortak olmuÅŸ kuÅŸaktanım. 1970’ler sosyalizm dönemiydi, sonlarında kırk küsur sosyalist örgütün ÅŸubeleri vardı, ama o 1979 yılı meÄŸerse ‘yıkılış’ın da baÅŸlangıcıymış. Nereden bilebilirdik ki.

Bunu çok kiÅŸi yazdı, ama ben size Amin Maalouf’un son kitabı Uygarlıkların Batışı’nı öneririm. Hem yeni çıktı, bir iki ay oldu ancak.

Türkiye’de her bir kuÅŸağı son elli yıldır sonu sekizle biten yılla tanımlamak yerleÅŸmiÅŸtir. Gelenek o büyük alt üst oluÅŸ yılı, 1968’le baÅŸlamıştır. Ben ’88’lilerdendim. Hukuk’a gittim, otuz yıl sonra bu tercihin yanlış olduÄŸu düşüncesine doÄŸru sapıyorum. O yıl amca kızı hapisten çıkmış, sanırım sürgündeydi, Dersim’e hukukçu yararlı olabilirdi. Ama bugün baktığımda mühendislik, belki edebiyat okumamın daha yararlı olduÄŸunu düşünüyorum. Tarih böyledir iÅŸte, insanı hep ÅŸaşırtır.

Hukuk’a vardım, otomatikman sosyalist oldum, Dersimliler her yerde öğrenci hareketinde başı çekiyordu, Gazi’de Teknik EÄŸitim’deki derneÄŸin baÅŸkanı mesela YaÅŸar Kaya idi. Hacettepe’de Mansur vardı. Beni sosyalist yapan arkadaÅŸ da bir Dersimliydi.

Bu yılın sonunda eve döndüğümde, kültür ve gelenekten kopmuÅŸtum. Dini ve inancı küçümsüyor, her yerde kitabi konuÅŸmalar yapıyordum. Türkçe’yi iyi konuÅŸan, iyi Türkçe propaganda yapan birine dönüştüm. Ä°ÅŸin bu kısmını, yazdım bir ara, Munzur’da ve Hatır’da vardır o yıllar.

Doksan üç yılında, sosyalist olmanın doÄŸal bir ifadesi olarak okulu bıraktım. Pek çokları daÄŸa, sonra da iki üç sene içinde mezara girerken, kısa bir hapislikti payıma düşen. KurtuluÅŸumda Malatya DGM’ye düşen tüm masumların avukatı olan Yılmaz Sunar’ın büyük katkısı vardır. Bugünlerde, dört ayı aÅŸkındır Sincan hapishanesindedir ve onu çeyrek yüzyıl sonra daha büyük sevgiyle anıyorum.

Sonra talih ve tarih, beni okula, bir mesleğe, baro kurmaya, başkanlığa, Munzur adlı gazeteyi çıkarmaya itti. Hayatımın en anlamlı yıllarıdır iki bin yılının başları. Yaş da otuzlara varmıştı, muhasebe için erken değildir.

Munzur Haber, Dersim yerelinde gazetecilik yapan Ferit’in bir eseriydi, bir süre beraber devam ettik, sonra yollar ayrıldı, biz Zazaca manÅŸetler atan, inancı ön planda tutan bir çizgiye vardık. Sosyalizmden koptuk mu, hayır sosyalizm bizden kopmuÅŸtu. Orada tek dil, tek sınıf, tek bir tarz vardı. Oysa bizim topraklara eskiden beri ‘Kırmanciye Beleke’ diyorlardı.

Sosyalizm zaten insanlığın eski rüyasıdır. Ondan vazgeçilmez, temeli eÅŸitlik ve adalettir. O bizi terk etse de, biz ona baÄŸlıyız. Bugünkü dünyada açlık, eÅŸitsizlik ve dışlanma ürettiÄŸinden sosyalizm ‘otomatikman’ güçlenecektir.

Neyse, bu dönem çıkardığımız gazete ile, Antalya Hukuk’taki Cihan’dan edebiyatçı Latif hocaya, Almanya’daki Kemal Kahraman’dan YaÅŸar Kaya’ya, Hüseyin Dedesoy’dan Meme Jele’ye ve Memo Åžia’ya sayısız insanı harekete geçirdik. Daha önce Awrupa’da Ware, Estembol’da Dersim dergileri vardı. Biz -kendimiz bile farkında olmadan- oralardan beslendik tabi. O gazeteye o yıllarda yazanlar, takip edenler, mutlu olanlar, bugünkü kadronun da bir parçasıdır.

Ä°lk kurÅŸunu kendi beynimize sıkmıştık, çünkü ‘Kırmancki ile edebiyat, sanat, siyaset olmuyor’ imanına bir kurÅŸun atmıştık. Buna ‘Dersim Aydınlanması’ dediler.

Yedi kitap yazmışım, biri hariç hepsi Dersim ile ilgili, o biri de Hozat’ta baÅŸlayan fiÅŸlemelere TBMM’de verilen bir yanıttır aslında. Neydik, nereye vardık? Bizden bir önceki kuÅŸak olan -babalarımızın kuÅŸağına yakın- Kemal Burkay Mazgirt’te doÄŸmuÅŸ, Dersim’e dair herhangi bir ÅŸey yazmadan, bir Kürt aydını olarak tarihe yazılmıştır. Yaptıkları çok büyüktür, Kürt aydını bahsinde onun adı ilk sırada gelir, isteyenler bu yakınlarda çıkan Kürt Tarihi ve Siyasetinden Portreler’den bir biyografisini okuyabilir. Bizden geride ne kalacak, bakalım yaÅŸayacağız ve göreceÄŸiz.

O güzel yıllar, acaba ÅŸu son hafta içinde olan bitenin bir açıklaması mıdır? Åžu GaÄŸan kutlamalarını diyorum. Khalo GaÄŸan, yanında veyvike, thamırdar ile dolaÅŸan, dün Ä°stanbul’da Gazi’de polisçe dövülen, bugün Hozat’ta belediye baÅŸkanı olduÄŸu halde tüm evlerin kapılarını çalan ve biraz tendik, biraz ekmek toplayan grubu kastediyorum. Gruba öncülük eden Serkan’ı, Munzur Akademisi’nden Dilek’i, Metin Kahraman’ı, diÄŸer adsız ve sayısız arkadaşı. Bu bir ‘köklere dönüş’ müdür, ve geleceÄŸe ne kalacaktır.

Bu bir yol, galiba biz hep sürüyoruz, otuz yılda vardığımız yer, atalarımızın karlı kış günlerinde bolluk, bereket, iyilik diledikleri eski bir bayrammış. Az yol değil katettiğimiz.

Gağanınız kutlu olsun!

Hüseyin AYGÜN