Çözümleri Değil, Sorunları Sevmek

Ä°nsanlar sorunları deÄŸil “çözümleri” sever. Bu doÄŸal gördüğümüz genel bir yönelimdir.

Lakin bu, kapitalist sistem için geçerli değildir. Kapitalizmin insan doğasını sömüren, insana karşı işleyen temel özelliklerinden biri de SORUN üretip ÇÖZÜM satmaya odaklı olmasıdır.

Elbette tüm sorunların anası kapitalizm değildir; kapitalist sistemden önce de sorunlar vardı ve sonrasında da olacak. Fakat burjuvazinin kâr edebilmesi, kârını sürdürebilmesi için hem çözüm hem sorun üretmek ve bu sarmalı gidebildiği yere kadar götürmesi gerekiyor. Gidebildiği yer neresidir?

Artık ürettikleri hizmet ve malları satamayacağı, iflas bayraklarını dikeceÄŸi yer. Yani bunalım…

Kapitalizmin sorunları sevmesinin milyonlarca örneği var.

En gözde olanı ise ÅŸu “SAVUNMA SANAYÄ°Ä°” dedikleri devasa SAVAÅž ENDÃœSTRÄ°SÄ°’nin kendisini sürdürebilmesi için, sürekli ÇATIÅžMALARA, GERGÄ°NLÄ°KLERE, bir türlü kalıcı ve barışçı çözümlere kavuÅŸturulamayan ULUSAL SORUNLARA ihtiyaç duymasıdır. Durmadan silah geliÅŸtirip pazarlayabilmesi için büyük gerginliklere, yerel savaÅŸlara ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzden barış ve çözüm sözünü hiç sevmez!

“SevdiÄŸi” zaman da öyle bir “BARIÅž” yapar ki içinden en az 40 tane daha gerginlik ve savaÅŸ konusu çıkacak ADALETSÄ°ZLÄ°KLER, HAKSIZLIKLAR yerleÅŸtirir. Ki bu onun yatırımıdır. SavaÅŸ endüstrisi, adaletsizliklere yatırım yapar.

Dünyadaki bütün ulusal gelirlerin aslan payı “SAVUNMA – GÃœVENLÄ°K” adıyla militarist bürokrasiye (ordulara, polise, istihbarat örgütlerine, silah üreticilerine ayrılmıştır.

Eğer içeride ve dışarıda sorunlar azalırsa, çözülürse militarist güçlere, silahlanmaya ihtiyaç kalmaz; eğitime, sağlığa, bilime, çevreye daha çok kaynak aktarılabilir.

ÖrneÄŸin Kürtçenin eÄŸitim dili olmasını benimserseniz, on binlerce öğretmen, öğrenci, eÄŸitimci, bilim insanı istihdam etmeniz gerekir. Kaynaklar buraya gider. Ama dili yasaklarsanız, bu zorbalığı yürütmek için ÅŸiddete, yani daha çok asker ve polise, daha çok istihbaratçıya, daha çok silaha ihtiyaç duyarsınız. Kaynaklar silah tekellerine, militarist güçlere gider…

Kapitalizmin SORUN SEVÄ°CÄ°LİĞİ yalnız bu deÄŸil her alanda görülebilir. Lavabonuza veya tuvalet aynanızın önüne bakın. Kutu kutu kremler, losyonlar, parfümler, tıraÅŸ malzemeleri, boyalar vb. bir yığın kozmetik ürün… Bunların hangi sorununuzu kökünden çözdüğünü hatırlıyor musunuz; Cildinizin kuruluÄŸunu, göz altlarındaki kırışıklığı, ÅŸurada burada çıkan sevimsiz lekeleri… Hayır hepsi sorun olarak yerinde durur. Ama hepsinin çözümü için de size satılmış ONLARCA ÃœRÃœN vardır.

Bu öyledir ki zaten literatürde “KOZMETÄ°K ÇÖZÃœM” diye bir deyim vardır. “Ãœstünü örtmenin, kokusunu bastırmanın; boyamanın” cözüm olarak sunulduÄŸu çözümsüzlüğün adıdır Kozmetik Çözüm. Bu sektör de SORUNLARI çok sever; en çok da kendisinin bir ürünüyle yarattığı bir sorunu baÅŸka bir ürününü daha satarak “çözme” becerisidir.

Sizi bedeninizle sürekli kavga, sürekli gerilim halinde tutan REKLAMCILIĞIN başarısıdır bu. Kozmetik reklamcılığının başarısı kendi uydurdukları sorunlara ve çözümlere sizi inandırmasıdır.

Birbirinden güzel kızlar-kadınlar, birbirinden yakışıklı oÄŸlanlar-erkekler… Fit vücutlar… Siz neden böyle olmayasınız? iÅžTE SORUN! Ve iÅŸte her soruna bir ürün ve bir hizmetle sonsuz çözümler…

Bir örnek daha verip kapatayım.

Tüm gün elimizde bırakamadığımız ÅŸu mobil telefonlar, diyaliz hastası gibi sürekli prizlere, ÅŸarj aletlerine takılı kalmak zorunda mı? Kendi kendini yenileyebilen ve aylarca doldurmaya gerek kalmadan kullanabileceÄŸimiz piller icat edilmedi mi? Elbette var… Ama eÄŸer öyle olursa her yıl yenilenen ve gıdım gıdım artırılan “YENÄ° ÖZELLÄ°KLER”le dolu yeni modelleri kim alsın?

Bir soruna çözümü satarken, içine baÅŸka bir sorun yerleÅŸtirmek; bir sorunu hiçbir zaman kalıcı olarak çözmemek kapitalist üretimin SORUN SEVÄ°CÄ°LİĞİ’nin gereÄŸidir.