Çocuk Gelinler, Çocuk Damatlar

Toplumsal olarak çözülemeyen sorunlardan bir tanesi de evlendirilen çocuklar. Çocuk yaşta evlilik her ne kadar yasaklanmışsa da, bir türlü bu evliliklerin önüne geçilememektedir. Geçmişe oranla azalsa da, hemen hemen her gün bu konu ile ilgili haberlere rastlamaktayız.

Çocuk yaşta evlilik sadece bizim toplumumuzun bir sorunu değil, Dünyada birçok toplumda görülebilmektedir. Çocuk evliliklerin nedeni toplumdan topluma değişirken, aynı toplumda zamanla da nedenler değişebilmektedir. Ancak neden ne olursa olsun çocuk yaşta evlilikler kabul edilebilir bir durum değildir. Bu durum aynı zamanda “Çocuk istismarı” olarak da değerlendirilmektedir.

Bazı evliliklerde hem kadın hem erkek çocuk olmakta, bazen kadın çocuk olmakta, bazen de erkek çocuk olmaktadır. Durum ne olursa olsun taraflardan birinin çocuk olması bu evliliği kabul edilemez kılmaktadır.

Özellikle başlık paralarının yüksek olduğu toplumlarda kız çocuklarının evliliği 10-11 yaşlarına kadar düşmektedir. Bu yaştaki kız çocukları kendilerinden yaşça çok büyük erkeklerle evlendirilmekte, birçoğu kendisinden yaşça çok büyük kadınlara kuma olarak gitmektedir.

Bazen Çocuk yaşta evlilikler Japonya’daki Geyşaların “Mizuage” sine benzemektedir. Mizuage; bir Geyşanın hayatının en önemli noktalarından biridir. Geyşaların çocuk yaşta bekâretlerini kaybetmeleri anlamına gelmektedir. Bu açık artırmaya konulur ve en çok parayı veren bu hakkı kazanır. Çok küçük yaşlarda Geyşalar para karşılığında bekâretlerini kaybetmiş olurlar. Bu durumda Geyşanın hiçbir şekilde seçme hakkı yoktur. Bu açık artırmalara genellikle parası olan yaşlı erkekler katılmakta idi. Bizim toplumumuzda da buna benze durumlar maalesef yaşanmaktadır.

Genelde kırsal kesimlerde kız biraz boy atımı talipleri çıkmaya başlamakta ve en çok başlık parası veren erkeğe kız çocukları verilmektedir. Çocuklar adına genelde aile büyükleri karar vermekte, çocuk belki de hayatında ilk kez gördüğü bir erkekle evlendirilebilmektedir. Bazen evlendirilen kız çocuğu babasından daha büyük bir erkekle evlendirilmektedir. Bu tip evliliklerde şiddettin her türlüsü kaçınılmaz bir olgu haline gelmektedir.

Çocuk yaşta evliliklerle oluşturulan aileler anomik aile olmaktadır. Evlendirilen çocuklar bir travma yaşamakta psikolojik sağlıkları bozulmaktadır. Genelde bu durumlara sesiz kalınmakta, bir şikâyet olursa işlem yapılmaktadır.

Çocuk yaşta evlendirilen bu çocuklar çocuk yaşta çocuk sahibi olmakta, anne-baba sorumluluğunu yerine getiremedikleri için sorunlu çocuklar yetiştirmektedirler.

Maalesef 21. Yüzyılda Dünyada halen bu evlikler görülmektedir. Özellikle Çocuk Hakları adına harekete geçilmeli, bu tip evliliklere engel olunmalıdır. Toplumsal farkındalık yaratılmalı, çocuk yaşta evliliklerle oluşturulan ailelerin sosyolojik değerlendirilmesi yapılmalı, kendini sorumlu gören herkesin harekete geçmesi sağlanmalıdır. Aksi durumda istenmeyen bu evlilikler devam edecek, vicdanlar sızlamaya devam edecektir.

Arslan ÖZDEMİR