CHP “Kazanmaktan” Tam Ne Anlıyor?

CHP 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde İyi Parti ile “işbirliği” yapma kararı aldı. Saadet Partisi’nin de içinde yer aldığı  “Millet İttifakı”nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde istenilen başarıyı elde edememesi “ittifak” kelimesi yerine “işbirliği” kelimesinin tercih edilmesinde önemli rol oynadı. Bu sadece bir kelime tercihi de değildi. Nitekim bir önceki seçimde Millet İttifakı’nın adayı Muharrem İnce’nin yenilgisi, seçim sistemindeki hilelerle, seçim biter bitmez sokaklara salınan paramiliter güçlerle vb. alakalı ise de aynı zamanda Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin bu ittifakı kendi tabanlarına tam olarak anlatamamalarından da kaynaklanmaktaydı. CHP ile siyasal İslamcıların ve Ülkücülerin bir kesimlerinin ittifaka girmiş olması, 1950’lerin Vatan Cephesi, 1970’lerin Milliyetçi Cephesi ile şekillenmiş sağ zihniyet için kolay olmamıştı. Buna CHP’nin Muharrem İnce’yi kendi tabanına bile tam olarak izah edememesi, hatta bir önceki kurultayda parti genel başkanlığına aday olan İnce’nin bir yandan Cumhurbaşkanlığına aday gösterilip diğer yandan da tam olarak desteklenmeyerek siyaseten bitirilmeye çalışıldığı eleştirileri de eklendi.

31 Mart seçimleri öncesinde Millet İttifakı, ittifaka dahil tüm partileri derinden sarstı; Saadet Partisi İşbirliği kavramıyla güncellenen yeni ittifak modelinde aktif olarak yer almamayı tercih etti; AKP’nin dümen suyuna da girmedi.   İyi Parti ve CHP ile ittifakı ise güncellenip işbirliği formatına sokuldu.

*

Ekrem İmamoğlu

CHP’nin İyi Parti ile işbirliği/İttifakı’nın ilkesel olarak eleştirilecek bir tarafı olmadığını düşünüyorum:  Farklı dünya görüşlerindeki partilerin, belirli pratik amaçları tahsil edebilmek için kendi duruşlarından taviz vermeden de işbirliğine girebileceğini kabul etmek gerekiyor.  Aslında CHP için sorun da burada başlıyor. Şöyle sıralamaya çalışayım:

  • Haydi, partinin ittifak hukuku gereği İyi Parti’ye bıraktığı yerlerde, ülkücü kökenli, sağ eğilimli insanları destekleyecek olmasını normal karşılayalım: Peki Ankara’da Mansur Yavaş’ı, Siverek (Şanlıurfa) adayı Mehmet Bucak Fatih Bucak’ı nasıl izah edeceğiz. Siz bu listeye, ailesi muhafazakâr olduğu ve Karadenizli olduğu için tercih edildiği söylenen, Erdoğan’ı bile makamında ziyaret ederken (ki normali de buydu) HDP ile asla görüşmeyeceğini söyleyerek puan toplamaya gayret eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nu da ekleyebilirsiniz. Neyse İmamoğlu, ağzının kenarıyla da olsa, ailesi muhafazakâr olsa da üniversite yıllarında sosyal demokrasi ile tanıştığını vb. söylüyor en azından!
  • Madem “farklı dünya görüşlerindeki partilerin belirli pratik amaçları tahsil edebilmek için kendi duruşlarından taviz vermeden de işbirliğine girebileceğini kabul etmek” gerekiyor, CHP neden HDP ile yan yana gelemiyor. İyi Parti’nin HDP’nin de ittifakı kesin bir dille reddetmiş olması yeterli bir açıklamamı? CHP içindeki sağ kliğin HDP ile olası bir ittifak/işbirliğine İyi Partililerden çok daha fazla tepki gösterecek olmaları çok daha mantıklı bir açıklama gibi durmuyor mu?
Mansur Yavaş

Başa dönelim. Gerçekten de CHP seçimleri “kazanmak”tan ne anlıyor?  1 Nisan 2019 sabahı CHP’nin Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerini de kazandığını düşünelim. Evet, “Martın sonunda bahar” gelmiştir ve CHP üç büyük şehrin büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanmıştır. Peki, Ankaralılar olarak, AKP’nin adayı Mehmet Özhaseki kazanamadığı, CHP’nin adayı Mansur Yavaş kazandığı için sevinç gözyaşları dökecek olanlar el kaldırabilirler mi lütfen!, Peki, sokaklara çıkıp sabaha kadar eğlenecek olanları görebilir miyim? Sahi, Mansur Yavaş en son Ozan Arif’in cenazesinde bir diğer CHP kurmayı Yaşar Okuyan ile birlikte saf tutarken görülmüştü, değil mi? Cenazede gözlerimiz CHP’nin eski Cumhurbaşkanı adaylarından  Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aradı ama o Devlet Bahçeli’nin yanında saf tuttuğundan olacak, Ozan Arif’in cenazesine gelmemiş duyduğuma göre.  Ozan Arif ile Devlet Bahçeli’nin de arası açıkmış; denilene göre Ozan Arif bir keresinde  Bahçeli için “Konuştukça boka batan şerefsiz!..” demiş, Bahçeli de ona bozuk atmış; eski CHP’li “Ekmek için Ekmeleddin” de ondan gitmemişmiş… Amaan, gıybet işte, dogfight diyen de oluyor.

Devam edelim, “Martın sonunda bahar” gelip, CHP sadece büyükşehirleri değil, tüm Türkiye’yi silip süpürdüğünde Siverek adayı Mehmet Fatih Bucak’ın rakiplerine fark atarak kazanmasından dolayı sevinçten sokağa çıkacak kaç kişi var, onları da bir görebilir miyim?

Mehmet Fatih Bucak

Hani İşbirliği ve ittifak diyorduk ya, örneğin Siverek de HDP’nin eşbaşkan adayları Turan Tüysüz ve Emine Çetiner desteklenemez miydi? Bu adaylar mutlaka desteklenmeliydi anlamında değil ama şunu da düşünmek gerekmiyor mu? Eli silahlı, açık açık insanları tehdit etmekten çekinmeyen; “Başka partinin araçlarını görürsem kendilerine mezar kazsınlar, seçime değil ölmeye geliyorum” diyerek rakiplerine meydan okuyan Mehmet Fatih Bucak’ın desteklenmesi “çok seslilik”, Çetiner-Tüysüz’ü desteklemeyi düşünmek bile “teröre destek” öyle mi?

Sahi “kazanmak” neydi? Kazanmak iyilikti, dostluktu, kazanmak emekti…

Mete Kaan KAYNAR