Büyük tehlikeyi görelim…

  • Bilinçsiz gübre ve ilaç kullanımından dolayı yer altı sularında NİTRİK kirlenmenin had safhaya çıktığı artık gizlenemiyor.
  • İhtiyaçtan fazla gübre ve ilaç kullanımından dolayı toprakta aşırı FOSFOR birikimi yosunlaşmaya yol açtığı gözlenmektedir.
  • Büyük Menderes ırmağına 165 Belediyenin atık sularını arıtmadan akıttığından haberdar mısınız?
  • Uşak, Denizli ve Aydın illerindeki 20 değişik alanda üretim yapan fabrikaların atıklarını arıtmadan menderese bıraktığını artık resmi mercilerde dillendiriyor.
  • Büyük Menderes Irmağında Bakır, Çinko, Kadminyum, Krom, Kurşun, Nikel ve Demir ağır metallerinin normal sınırların çok üstünde bulunuyor.
  • Artık Menderes Irmağının suyunun tarım sulamasında kullanılamayacağını 2004 yılı DSİ dergisinde belirtiyor.
  • Menderes Irmağındaki ağır metallerin bitkilere geçerek beslenme zinciri ile bize ulaştığından haberdar mısınız?
    *Ovada yetişen Börülce, Bamya, Mısır, Ispanak, Patlıcan, Domates, Karpuz ve Fasulyede ağır metaller tespit edildiğini biliyor musunuz?
  • Sulardaki bu ağır metallerin, akciğer kanseri ve beyin tümörlerini tetiklediğinin farkında mısınız?
  • Toprakta FOSFOR birikmesi, Demir, Çinko ve Bakır alımını engelleyip bitkilerin gelişimini etkilediğinden haberdar mısınız?
  • Topraktaki aşırı Fosfor birikiminin tatlı sulara sirayet edip insanlara zarar verdiğinden haberdar mısınız?
    *Şifa kaynağı Meyan Kökü ve yağının en çok üretildiği Söke ve Aydın yöresinde artık tükendiğinin farkında mıyız? Meyan Kökünün bitmesi ile FORBES şirketinin gittiğini biliyor musunuz?
  • Akarsuları ile zengin olan ülkemizin, temiz su fakiri olduğundan haberiniz var mı?
  • Dünyada en ilkel yöntemlerle maden işletmeciliği yapılan ülkenin ülkemiz olduğunu biliyor musunuz?
    *Madenlerin bitmesi ile şirketlerin bu alanları çöp yığını olarak bırakıp gideceğini biliyor musunuz?
    *Beşparmak dağlarındaki LATMOS bölgesindeki eşsiz Kaya resimlerinin Maden şirketlerince yok edilmeye çalışıldığına seyircimi kalınacak!
    *Bu ocaklarda havaya karışan Kuvars ve Feldispat tozlarının Slikozis, Tüberkuloz ve Akciger kanserine neden olduğunda haberiniz var mı?
    *Jeotermal enerji santrallerinde filtreler takılmadığından dolayı havaya Hidrojen sülfür, Civa, Azot, Amonyak, Bor, Metan, Etan, Radon, Karbon dioksit, Kükürt dioksit ve benzeri gazların havaya karıştığını biliyor musunuz?
    *Jeotermal santrallerden alana bırakılan suların 35-40 derecenin üstünde olup, topraktaki ve sulardaki mikro organizmaları yok ettiğinden haberdar mısınız?
  • Kömür ocaklarından açığa çıkan tozların içinde ağır metalleri havaya yayılarak, yağmurla toprağa ve suya düştüğü de ayrı bir gerçek.
  • Havadaki, sudaki ve topraktaki kirliliğin her şekilde bizlere ulaşıp sağlığımızı bozduğunu biliyor musunuz?
  • Besin zinciri ve su döngüsü yoluyla doğadaki kirlilikten kaçınamadığımızın farkında mıyız? *2010-2013 döneminde Türkiye’de kanser oranları % 18, Aydın’da % 42 artmıştır.
    *Türkiye kanser oluşumunda çevrenin etkisinin dünya ortalamasına göre 700 kat daha fazla.
    *Son 3 yılda kanserden ölümler Türkiye genelinde % 21 artmışken Aydın’da % 42 artmıştır. Aydındaki Hastanelerde yatan kanserli hasta sayısının Türkiye ortalamasının %34 daha fazla olduğunu biliyor musunuz?
    *Jeotermallerden kaynaklı havanın bağıl neminin % 70-80’e çıktığından haberdar mısınız?
    *İncir için gerekli olan %40 bağıl nem sınırını aşan oranın incir rekoltesini düşürdüğünü biliyor musunuz?
    Jeotermalle açığa çıkan Hidrojen sülfürün 42 gün havada kaldığını ve 26 km’lik alanı etkilediğinden haberdar mısınız?
    *Sahillerde toplatma izni verilen Deniz Patlıcanlarının bir tanesinin yılda 150 ton ince kumu temizlediğini hiç duydunuz mu?
    *Aydın ili ve çevresinin su, hava ve toprak kirliliğinden ön sıralarda olduğunu biliyor musunuz?
  • Eğer bunların farkındaysak, bunları biliyorsak, insan olarak, birey olarak buna karşı mücadele etmek gerektiğinin de farkında olacağız. Bu kirlilikleri önleyebileceğimizi de bilerek, çözümü için baskı grupları yaratmak göreviyle karşı karşıyayız.
  • Çağdaş insanlar olarak, çevre sorunları karşısında örgütlenmek, mücadele örgütleri yaratmak ve yaşanır bir çevre oluşturmak için birlik ve mücadele örgütleri oluşturmalıyız.
    *Yaşanabilir bir çevre ve Türkiye için ileri diyelim.

Ali MAKAL

14 Şubat 2016 Pazar