2024 Yılında Şüpheli Kadın Ölümleri: “Bu Kadınların Hepsi mi İntihar Etti?”

Şüpheli kadın ölümleri, ölüm sebeplerinin belirsiz olduğu veya intihar, kaza, cinayet gibi farklı ihtimallerin değerlendirildiği durumlardır. Bu tür vakalar genellikle bir cinayet soruşturması başlatılmadan önce kaydedilir ve olayın perde arkasındaki gerçeklere ulaşmayı zorlaştırır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, bu konuda Türkiye’deki verileri düzenli olarak paylaşmaktadır.

2024 yılının ilk 11 ayında Türkiye genelinde 233 şüpheli kadın ölümü kaydedilmiştir. Bu veriler, sadece ölen kadınların yaşamlarını değil, aynı zamanda toplumun bu meselelere nasıl yaklaştığını da sorgulama ihtiyacını ortaya koymaktadır. Şüpheli ölümler, kadınların maruz kaldığı şiddetin ve bu şiddetin sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarının anlaşılması için kritik bir odak noktasıdır.

Uluslararası Perspektif: LAMP ve Kadın Ölümlerinin İncelenmesi

Latin Amerika Model Protokolü (LAMP), şüpheli kadın ölümleri ve kadın cinayetleri konusundaki araştırmalar için rehber niteliği taşımaktadır. Bu protokol, hem hukuki hem de sosyal açıdan olayların incelenmesine yönelik kapsamlı bir yöntem sunar. Kadınlara yönelik şiddeti önlemek ve bu tür ölümleri daha iyi anlamak için sistematik kayıt ve analiz süreçlerinin önemini vurgular. Türkiye’de bu gibi uluslararası standartların benimsenmesi, etkin çözümler için önemli bir adım olabilir.

Örnek Olaylar: Duygu Bölükbaşı ve Şebnem Köker

2024 yılında yaşanan Duygu Bölükbaşı ve Şebnem Köker vakaları, şüpheli kadın ölümleri konusundaki endişeleri artıran dikkat çekici olaylardır. Her iki ölüm başlangıçta intihar olarak değerlendirilmiş, ancak daha sonra ortaya çıkan kanıtlar cinayet ihtimalini gündeme getirmiştir.

Duygu Bölükbaşı, arkadaşları ve ailesi tarafından sevgi dolu bir insan olarak tanımlanmıştır. Ölümü intihar olarak kaydedilmiş olsa da, olay yerindeki tutarsızlıklar ve tanık ifadeleri soruşturmanın derinleştirilmesini sağlamıştır. Benzer şekilde, Şebnem Köker’in ölümü de başta intihar olarak açıklanmış, ancak delillerin incelenmesiyle farklı ihtimaller öne çıkmıştır. Bu vakalar, kadın ölümlerinin yüzeysel değerlendirilmesinin toplumda büyük bir adaletsizlik algısı yarattığını göstermektedir.

Aktivistlerin ve Hukukçuların Görüşleri

Şüpheli kadın ölümleri, toplumsal bir huzursuzluğa sebep olmaktadır. Aktivistler ve hukukçular, bu meseleye daha derinlemesine bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcisi Gülsüm Kav, kadınların maruz kaldığı şiddetin sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olduğunu vurgulamaktadır. Kav, birçok vakanın intihar olarak kaydedildiğini, ancak bu olayların derinlemesine incelenmediğini belirtmektedir. Bu durum, adaletin sağlanmasını zorlaştırmakta ve toplumdaki güvensizlik duygusunu artırmaktadır.

Avukat Nevraz Sığın ise hukuki açıdan yapılan eksikliklere dikkat çekmektedir. Şüpheli kadın ölümleri üzerine yürütülen soruşturmaların genellikle yüzeysel kaldığını ifade eden Sığın, cinsiyet temelli yaklaşımların yokluğunun adaletin önündeki en büyük engel olduğunu vurgulamaktadır. Sığın, feminist hukuk çalışmalarının artması ve toplumsal cinsiyet eşitliğini önceleyen politikaların geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır.

Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümü konusunda etkin soruşturmalara ihtiyaç duyulduğunu belirten aktivistler, toplumsal cinsiyet temelli şiddeeti esas alan soruşturma prosedürlerinin standart hale getirilmesini talep ediyorlar.