Tuz Gölü Yok Oluyor

Tuz gölü ve kapsadığı havza önemli sulak çevre alanlarımızdandır. Hem yaşam alanı olarak çok çeşitlilik barındırması, hem de tuz üretiminde ülkemizin çok önemli bir ekonomik kaynaktır. Bu anlamda korunması gereken ve devamlılığının sağlanması yönünde özel önem arz etmektedir. Ancak on yıllardır ihmallerden dolayı hem ekonomik kaynak olarak hem de yaşam alanı olarak sulak özelliğini yitirmek üzeredir. Havzadaki her tür kirliliğe ve havzadaki yerleşim alanlarının evsel atıklarının direk içine deşarj edilmesinden dolayı aşırı kirlilikten dolayı yok olmaya yüz tutmuştur. Ben olayı bizzat devletin resmi verilerini aktararak duruma açıklık getirmeye çalışacağım. ÇSB.’nın Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planı 2014-2018 Raporundan kısa alıntılarla aşağıya aktarıyorum:

Bu dosyada Tuz Gölü şöyle tanımlanmıştır: Tuz Gölü ve havzası “ Ramsar, Bern ve diğer uluslararası sözleşmelere göre A Sınıfı Sulak Alan, Önemli Bitki Alanı, Önemli Doğa Alanı, Önemli Kuş Alanı statüsüne sahip Tuz Gölü ve çevresine ilişkin yapılan çevre yönetim planı çalışmalarının hukuki altyapısı, hem kanunlara hem de uluslararası sözleşmelere dayanmaktadır.”  Denilerek havzanın çok önemli bir alan olduğunu, Uluslara arası bir koruma alanı olduğu belirtilmektedir.

“Yapılan bütün bu çalışmalar sonucu Tuz Gölü ÖÇKB’nin vizyonu: “Çevre bilincine sahip, mutlu insanların yaşadığı, potansiyelini koruyarak kullanan, dünyaca tanınmış Özel Çevre Koruma Bölgesi olmak” şeklinde tanımlanmıştır.” Denilmesine rağmen korunması yönünde hala çok ta bir şeyler yapılmamıştır.

“Çevresindeki bitki örtüsü ve canlı türleriyle dünyanın en önemli doğal alanlarından birisi kabul edilen ve yaklaşık 90 yerleşim birimini içerisine alan Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi, aynı zamanda 1. Derecede Sit Alanı, Önemli Bitki Alanı (ÖBA), Önemli Doğa Alanı (ÖDA), Önemli Kuş Alanı (ÖKA) statüsüne sahiptir. Önemli göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle binlerce flamingo ile birlikte kerkenez, kılıç gaga ve büyük cılbıt gibi kuşlara ev sahipliği yapan Tuz Gölü ve çevresi bunun yanında Türkiye’nin en geniş tuzcul steplerinin yer aldığı bir bölgededir. Bölge’de daha önce yapılan arazi ve literatür çalışmaları sonunda 38 endemik tür, endemik olmayıp nesli tehlike altında olan 4 bitki türü, bilimsel tanımı henüz yapılmamış 4 bölgesel endemik tür tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra fauna yönünden incelendiğinde 129 adet böcek (4’ü endemik) ve 15 memeli türü ile bölgenin zengin bir biyoçeşitliliğe sahip olduğu görülmektedir (ÖÇKKB, 2007:8).” Yaşam alanı olarak ne kadar çeşitliliği içinde barındırdığını ise çok açık bir şekilde anlatılmıştır. Ama gerekli önlemler alınmazsa bu biyoçeşitlilik yok olacaktır. Bu önemli havzada kayıtlardan düşmüş olacaktır.

Çevre Koruma Bölgesi’nde yer alan önemli akarsular şöyledir: Peçenek Çayı, Melendiz Çayı, İnsuyu Çayı,  Karasu Çayı ve Kırkdelik Çayıdır. Bu sular geldikleri alanlardaki her tür atık ve kirliliği direk Tuz gölüne aktarmaktadır. Bu ise Tuz gölünün kimyasını bozup çevresindeki yaşamı olumsuz etkilemektedir.

“Bölgede saptanan kuş türleri leyleksiler (Ciconiiformes), kazsılar (Anseriformes), gündüz yırtıcıları (Falconiformes), yelveler, turnalar ve bataklık kuşları (Gruiformes), yağmur kuşları (Charadriiformes), güvercinler (Columbiformes), gugukkuşları (Cuculiformes), gece yırtıcıları (Strigiformes), çobanaldatanlar (Caprimulgiformes), ebabiller (Apodiformes), gökkuzgunları (Coraciiformes) ve ötücü kuşlar (Passeriformes) ordolarına dâhildir.” Alandaki kuş türleri ile de dikkat çekmektedir. Havza bozuldukça bu kuş türleri de zarar görmektedir. Yuvalama, barınma ve üreme alanları bu kirlilikle birlikte yok olacaktır.

“Konya Kapalı Havza sınırları içerisinde 27.000 adet belgeli ve yaklaşık 66.000 adet kaçak olmak üzere toplam 93.000 adet kuyunun olduğu tahmin edilmektedir. Tuz Gölü Alt Havzası drenaj alanı içerisinde ise 28.245 adet su kuyusu bulunmaktadır.  11.611’i belgeli, 16.634’ü kaçaktır.” Yer altı sularının bu şekilde aşırı kullanılması, Tuz gölünü besleyen yer altı suları azaldıkça da Tuz gölü yeterli yer altı suyu alamayınca kuruması ve yok olması kaçınılmazdır. Bu konu yetkililer taraf olup dengeli bir planlama yapmazlarsa Tuz Gölünün geleceği karanlıktır.

“Bunun yanında gölün güneybatısında yer alan Gez ve Bolluk gölleri civarında üretilen sulu sodyum sülfat tesislerinde kullanılan ve sodyum sülfatça zenginleşmiş atık suyun ana tahliye kanalına verilmesi, çevre yerleşim birimlerinden kaynaklanan atıklar, Ulu ırmak, İncesu Deresi, Peçenek Deresi ve daha küçük ölçekli akarsulardan gelen kirli sular, Tuz Gölü’nü kirleten diğer faktörlerdir. Tuz Gölü’nü kirleten unsurlar, 4 başlık altında toplanabilir; evsel atıklar ve kanalizasyon suları, sanayi kuruluşlarının atık suları, tarımdan kaynaklanan pestisitler ve madencilik faaliyetlerinden kaynaklanan kirleticilerdir (Kılıç, 2003:587).” Göle aktarılan bu evsel atıklar, kanalizasyonlar ve sanayi atıkları göle aşırı zarar verdiği gibi kimyası da hızla bozulmaktadır.

“Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırları bulunmaktadır. Bunlardan Ankara’ya bağlı Şereflikoçhisar ilçesi, Konya’ya bağlı Kulu, Cihanbeyli ve Altınekin ilçeleri ile Aksaray il merkezi (Merkez ilçe) ve Eskil ilçesidir. Bu 6 ilçenin yanı sıra 26 belde ve 61 köyün yer aldığı Tuz Gölü ÖÇKB’nin nüfusu, TÜİK 2012 verilerine göre 453.814 olarak hesaplanmıştır.” Buna ilave olarak Konya ilinin evsel atıkları Tahliye kanalı aracılığıyla Tuz gölüne ulaşmaktadır. Yeterince yağış alamayan ve yeraltında beslendiği alanlarında tarımsal alanda kullanılması yoluyla azalması Tuz gölünün kuruması ve önemli ekonomik ve yaşamsal alan olma özelliğini de yitirmiş olacaktır.

Tüm bu kadar tahribat ve kirletmeden dolayı Gölün tuzluluk özelliğinin bozulmaya başladığını da yine bu resmi belge aşağıdaki gibi açıklamaktadır:

“Eskil’in batısında yer alan Tol Yaylası civarı ise, Eskil bataklığının köylere doğru devam eden son sınırıdır. Tol Yaylası rakımının yükselmesiyle tuz yoğunluğu oranı hızla azalmış ve otlatma alanlarının baskısı altındaki ruderal bitkiler bu alanda hızla artış göstermiştir.  Konya ili Altınekin ilçesine bağlı Akçaşar Köyü’nün çıkışında ise tipik Anadolu stepleri bulunmaktadır. Bu bölgenin eğimli tepelerinden dolayı Tuz Gölü’nün güneybatısı bölgelerinde görülen tuzcul stepler bütünüyle etkisini yitirmektedir. “ Bu açıklamalar Tuz Gölünün asıl özelliğini de kaybetmeye başladığının habercisidir. İşte tüm bu veriler “Tuzun artık koktuğunun” işareti sayılmalıdır. Hem ekonomik kaynak olarak hem de yaşam alanı ve uluslar arası önemli sulak alanı olması dolayısıyla hedeflenen çalışmaların zaman kaybetmeden yapılması hayati önemdedir. Havzadaki kentlerin atıklarının göle akıtılması durdurulması, dereleri ve çayların ıslah edilerek göle temiz suyun ulaşmasının sağlanması yanında, aşırı kullanılan yer altı sularının plan dahilinde düzenlenerek gölün bu kaynaktan beslenmesi sağlanmalıdır. Yoksa bu uluslar arası öneme sahip havzanı tümüyle yok olası kaçınılmaz olacaktır.