Sizi Mustafa Kemal Askeri Olarak İster miydi?

İnsan neyi, kimi savunduğunu, kimin ardına takılıp gittiğini bilmeli, diyeceğim, aklıma nerede yaşadığımız geliyor vaz geçiyorum.

Çünkü bu coğrafyada işler öyle olmuyor. Kimi sevdiğimiz, kime karşı olduğumuz çoğu zaman öyle bilerek, bilinçli bir tercihle şekillenmiyor. Burada daha çok duygular, menfaatler öne geçiyor, akıl, mantık ve vicdan rafları süslüyor…

Onlar, gerektiğinde, daha çokta sıkıştığımızda biraz kullandığımız şey oluyor…

Sonuçta burası, “yoluna ölürüm” diyerek bir siyasi lidere sevgi gösterisinin kefenle yapıldığı ülke… Ve o kefenle sevgi gösterisi yapılan liderin karşısına çıkan muhalefetin diline pelesenk ettiği slogan da, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz…”

Siyaset sahnesine asker üniforması ile girmenin ne anlamı ve/veya yararı olduğunu anlamak bir yana, tarihe mal olmuş bir liderle neden askerlik üzerinden bir bağ kurulur ve bu siyasette nasıl bir avantaj sağlar doğrusu ben bilmiyorum.

Bilim insanı, sanatçı, aydın, yol arkadaşı, yoldaş bir sürü başka şey varken neden askerlik üzerinden bir bağ kurulmaya çalışılır?

Peki, bu söz dizimi, bir yanı asker de olan, Mustafa Kemal ile bir bağ kurmak, takipçisi olduğunu ifade etmek için yeterli olabilir mi? Mustafa Kemal’in asker kökenli bir lider olması bu sözün siyasette geçerliği için yeterli olabilir mi?

Şimdi biraz tarih konuşmanın tam zamanı.

Tarih, 23 Temmuz 1919, Erzurum Kongresi 54 delege ile çalışmalarına başlıyor. Delegelerden biri de Mustafa Kemal. Davetli olarak katıldığı bu kongreye asil üye olabilmesi için, Erzurum delegesi Cevat Dursunoğlu istifa eder, kendi yerine Mustafa Kemal’in seçilmesini ve yapılan seçimle Kongre Başkanlığına getirilmesinin önünü açar. İlk gün, asker elbisesi ile katılması siviller üzerinde bir baskı unsuru oluşturabileceği uyarısı üzerine sonraki toplantılara sivil katılır. Kısa süre sonra da, İstanbul Hükümetiyle aradaki köprüleri atar istifa ederek üzerinden çıkardığı asker elbisesini bir daha giymez.

Soru şu: bu Mustafa Kemal, siyasette birilerinin askeri olmasını ister miydi ve/veya siyaset yaparken askerlik, askerlik yaparken siyaset yapmak isteyenler için ne düşünürdü?

Canan Kaftancıoğlu’nun CHP İstanbul İl Başkanlığına seçilmesinin çok öncesinde, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözüne yapmış olduğu itirazdan kalkarak bu söze dört elle sarılan, Halk TV, Aydınlık, Doğu Perinçek, Kocasakal ve Nasyonalist (Ulusalcı) CHP’liler bu söze sarılırken Mustafa Kemal’i ne kadar tanıyor olabilirler? Bu militarist söz dizimi ile sınırlanmış bir Mustafa Kemal’in günün sorunlarını çözmeye, iktidara muhalif olmaya ne katkısı olabilir?

Onlara bırakmadan ben bir adım öteye geçerek hemen söyleyeyim. Bu sözlere dört elle sarılanlar, Mustafa Kemal’i hiç tanımadıkları gibi, tarih ve siyaset bilmediklerinden başka bir şey ortaya koyuyorlar.

Devam edelim ve görelim…

Cumhuriyetin ilk yılları, kimi arkadaşlarının askerlik ve vekillik arasında sıkışıp kaldığını, ikisinden de bir türlü vazgeçmediklerini gören Mustafa Kemal, bu arkadaşlarını bir akşam yemeğine davet eder.

Bu yemekte, “Arkadaşlar, her biriniz Türk ordusundaki şanlı görevlerinizde büyük başarılara imza attınız. Yeni bir devletin kurulmasına öncülük ettiniz, şimdi asıl görev bu devleti kurum ve kuruluşlarıyla ilelebet yaşatmaktır. Bu nedenle bir tercih yapacaksınız; ya ordudaki görevinizde kalıp siyasi elbiselerinizi çıkartacaksınız yahut siyaset elbisesini çıkartıp ordu’daki görevinizde kalacaksınız” der ve onlardan bir tercihte bulunmalarını ister.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, belli bir askeri kariyeri olan, savaş görmüş askerlerin siyaset ve askerlik arasında bir tercih yapmalarını isteyen bir lider, sizi askeri olarak siyasette ne demeye istesin?

Kendi kendinize gelin, güveyi olmayı bırakıp, isterseniz biraz düşün…
.
Z. Baki Kamil