Sıra dışı ve direngen bir kadın, Phoolan Devi

“Ne okumam var ne de yazmam, işte öyküm…
Çoktan ölmüş olmalıydım ama yaşıyorum.”
Phoolan Devi

Phoolan Devi, 1996 yılında, kendi anlatım ve sözlerinden yazıya dökülen otobiyografisinde “Doğduğumda bir köpekten daha değersizdim, şimdi bir kraliçe oldum.” diyor.

Haydutlar Kraliçesi Phoolan Devi, sadece Hindistan’nın değil yeryüzünün tanık oldugu en ilgi çekici kadın karakterlerden biridir.

Phoolan Devi, 10 Ağustos 1963’te Hindistan’ın kırsal bir kesiminde Uttar Pradesh eyaletinin Jalaun bölgesinde, Mallaah kastından (en alt kastlardan biri) çok fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Phoolan ismi “çiçek gibi, çiçek tanrıçası” anlamı taşır. Fakir bir anne ve babanın 4 çocuğundan biridir. Sadece o ve büyük kızkardeşi hayatta kalır. Çocukluğu, yoksulluğun mücadele ve acıları ile geçer. Büyük babasının ölümünden sonra babası toprakları için amcası ile mücadele edememiştir. Amcası ve onun oğlunun yaptığı haksızlıklar Devi’de ilk büyük öfke krizleri ve başkaldırının tetikleyicisi olur. 11 yaşında iken, kendisinden yirmi yaş büyük bir adam ile evlendirilir. Yani çocuk gelindir.

Phoolan Devi bu zorunlu evliliğe üç yıl dayanabilir, evliliği sırasında defalarca evden kaçıp ailesinin yanına gider ama her defasında tekrar evlendirildiği adamın yanına gönderilir. Phoolan otobiyografisinde kocasının tecavüzüne uğradıgını anlatır. Phoolan,eşinin isteği ile baba evine temelli gönderilir..Bir kadının eşinden ayrılması Hindistan’da büyük bir tabudur ve Phoolan toplumdan dışlanır.

Toprak yüzünden çatışmalı oldukları, babasının toprağını çalmakla suçladığı amcaoğlu tarafından hırsızlıkla suçlanarak tutuklanır. Tutukluluğu sırasında da sürekli şiddete ve tecavüz işkencesine maruz kalır. “Haydut”lukla suçlanır. Hindistan’da oldukça yaygın olan tecavüz karşısında kadınların susup oturmaları, bunu kendi utançları olarak saklamaları gerekir. Oysa Phoolan bu “kadere” başkaldırma cüretini gösterir.

Yirmi yaşları civarında bir haydut çetesi tarafından kaçırılır. Phoolan, çete reisinin sürekli taciz ve istismarına uğrar. Daha sonra çete reisini öldürerek, reisin yerini alan kendi kastından Vikram’la sevgili olur. İlk defa ailesi dışında bir insandan ilgi ve koruma görür, ilk defa bir erkeğe güvenir. Birlikte ilk işlerinden biri de Phoolan Devi’nin eski eşinin köyünü basmak olur. İkisi bir arada, tren yollarını keserler, üst kasttan insanların evlerini basarlar, rehineler alıp, adam kaçırırlar. Vikram, eski çete üyesi iki haydut tarafından öldürülünce Phoolan, bağlanıp kaçırılarak ücra bir köy olan Behmai’de günlerce toplu tecavüz vahşetine ugrar. Köyde çıplak gezdirilerek teşhir edilir. Vikram’ın ölümüyle vahşetin içinde tek başına kalır.

Phoolan, eski çete arkadaşlarının yardımı ile buradan kaçmayı başarır ve çeteye katılır. Artık aklında sadece intikam ve öfke vardır. Bir müddet sonra çete reisi olan Phoolan Devi, 1981 yılında Behmai köyüne bu kez kendi isteği ile gider. Omuzunda silahıyla köy halkına seslenerek  Vikram’ı öldürüp kendisini yakalayan iki haydudu ve tecavüzcüleri vermelerini, yoksa hepsini öldüreceğini söyler.İstediği iki haydut ortaya çıkmayınca da, dere boyuna götürüp, dizleri üzerine çöktürdüğü üst kasttan yirmi iki kişiyi öldürür.

Bu olaylar Phoolan Devi’nin adının bir efsane olarak yayılmasını sağlar. Hindistan’ın Dasyu Sundari/ Güzel Haydut’u, alt sınıftan insanların kahramanı olur. Başına ödüller konulur, her yerde aranır. Ancak alt kasttan köylüler onu korurlar. Yoksulların, hakkı yenilenlerin kahramanı ve başkaldırısı olur. Dört yıl dağlarda, çetesi ile birlikte kanun kaçağı olarak yaşar.

Indira Gandhi hükümeti barışçıl bir çözüm için Phoolan Devi’yi bir yıl süren, gizli görüşme ve pazarlıklar sonucu teslim olmaya ikna eder. Phoolan Devi’nin teslim şartlarında anlaşmaya varılır.

Otuzun üzerinde suçla tutuklanır,ancak hiç mahkeme önüne çıkarılmaz ve on bir yıl hapiste yatar. Diğer çete üyeleri sekiz yılda serbest kalırlar. Sonunda 1994 yılında hakkındaki suçlamalar düşürülür ve affedilerek cezaevinden çıkar. Cezaevinden çıktıktan iki yıl sonra aşağı kast ve azınlıklardan destek gören Samajwadi Partisi’ne katılır.Kendini eğitir ve politikacı olur. 1996 yılında Parlamentoya girer. Bir sonraki seçimlerde kaybetsede 1999 yılında seçimleri tekrar kazanarak Parlamentoya geri döner.

1999’daki bir mülakatta fakirlere içme suyu, elektrik, okul ve hastahane sağlanmasını hedeflediğini belirtir. Yine kadınların eşit statüye kavuşması, kadınların eğitim alması ve çalışması gerektiğini vurgular.

25 Temmuz 2001’de Phoolan Devi silahlı bir saldırı sonucunda öldürülür. Katil, Behmai katliamının intikamını almak için öldürdüğünü söyler. Phoolan Devi, Hindistan’in Haydutlar Kraliçesi’nin serüveni böylece sona ermiş olur.

Kendine dayatılan adaletsiz yaşamı asla kabul etmeyerek, kadınların tarihinde asi bir çıglık olarak yerini alır!