Referandumun ardından kulislerde neler konuşuluyor?

Türkiye, “hayır” cephesinin “şaibeli” seçim eleştirilerine karşın yüzde 51,4 oyla 94 yıllık parlamento geleneğine son verip “Türk tipi başkanlığa” “evet” dedi.

Çoğu yorumcuya göre sonuç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için büyük bir “zafer” olmadığı gibi, “hayır” cephesi için de “hezimet” değil. Ama sonuçları itibariyle, büyük bir yapısal değişimi beraberinde getirecek.

Yasama, yürütme yargı organları, kamu ve seçim sisteminin yeniden yapılandırılması için “uyum yasalarının” çıkarılacağı önümüzdeki süreçte, siyasette de kartların yeniden karılacağına dikkat çekiliyor. Bundan sonraki sürece ilişkin kulislerde şu değerlendirmeler yapılıyor:

Önce üyelik, sonra genel başkanlık: AKP, referandumdan “evet” çıksa da özellikle büyükşehirler başta olmak üzere birçok ilde 1 Kasım’daki oy oranının altına düşüşün nedenlerini masaya yatıracak.

Başarısız olan illerde teşkilatlar mercek altına alınmasının yanı sıra, kabine revizyonunun da gündeme gelebileceği belirtiliyor.

İç değerlendirmenin yapılmasının ardından ise olası kan kaybının sürmesi olasılığına karşı, seçim sonuçlarının kesinleşmesiyle, 28 Nisan’dan sonra partiye resmen “üye” olması beklenen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, genel başkanlığının öne çekilebileceği parti kulislerinde dillendiriliyor.

“Hemen” bir erken seçim olasılığından şimdilik söz edilmese de, Erdoğan’ın genel başkanlığı üstlenmesiyle, 2019 Kasım’ı beklenmeksizin, gelecek yıl Kasım sonrasında erken seçimle başkanlığa geçiş yapılması olasılık dahilinde.

Referandumun şaibeli olduğunu savunan ve yenilenmesini isteyen CHP’nin Grup Başkanvekili Özgür Özel bir erken seçime evet demeye hazır olduklarını açıkladı. Ancak bu süreçte durumu en sıkıntılı durumda olan MHP’nin erken seçime sıcak bakmadığı biliniyor.

Kılıçdaroğlu çıtayı yukarı taşıdı ama: Referandum sonuçları bir sistem değişikliğine onayı ortaya koysa da CHP, aslında kazananın “hayır” ve dolayısıyla bu kampanyanın başını çeken kendilerinin olduğu görüşünde. O nedenle CHP’de yakın zamanda bir “genel başkanlık” tartışması yaşanması beklenmiyor.

Hatta, kampanya sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert eleştiriler yönelttiği Kılıçdaroğlu’nun, buna rağmen “kutuplaştırıcı dilden kaçınmasının”, ılımlı politikasının, kampanyaya olumlu yansıdığı görüşü egemen. Ancak referandum gecesi son açıklama yapan lider olan Kılçdaroğlu’nun YSK’nin tartışmalı kararlarına karşı yeterli mücadele veremediği/ön alamadığı eleştirileri parti içinden ve tabandan yükselmeye başladı.

Güçlü liderler dönemi: Başkanlık sistemine, eğer bir erken seçim kararı alınmazsa 3 Kasım 2019’da yapılacak seçimlerden sonra geçilecek. Tıpkı referandumda olduğu gibi yüzde 50’nin üzerinde oy alanın “başkan”lık ipini göğüsleyeceğinden, yeni dönemin “ittifakları” ve siyasi partilerde de “güçlü-karizmatik” lider arayışını gündeme getirecek.

İlerleyen süreçte “iki partili sisteme” evrileceği beklentisine paralel olarak, ana muhalefet partisi CHP lideri, Erdoğan’dan sonra en yakın “başkan” adayı olacak.

Hemen olmasa da 2019 “başkanlık” seçimlerine giderken, CHP’de “ittifak oylarını” da alabilecek, güçlü, karizmatik lider arayışının kaçınılmaz olarak gündeme gelebileceği belirtiliyor.

MHP’nin durumu ve Akşener faktörü: Referandumdan AKP ve MHP bloğunda 1 Kasım seçimlerine göre yüzde 10 oranındaki kaybın, büyük oranda MHP tabanından olduğu yaygın görüş. Bu nedenle referandumun aslında “kaybedeninin” MHP yönetimi olduğu değerlendirmesi yapılıyor.

Her ne kadar MHP yönetimi “evet”teki firelerin tamamen partiye mal edilemeyeceğini savunsa da “hayır cephesi”nde yer alan muhalif isimlerin, “hayır”ın yüzde 50 bandına taşınmasındaki rolünün yadsınamaz olduğu vurgulanıyor.

Önümüzdeki süreçte başta Meral Akşener olmak üzere Devlet Bahçeli muhaliflerinin öncelikle partiye “dönüş” mücadelesi vereceği, bu gerçekleşmediği takdirde “yeni parti” arayışına yönelebilecekleri ifade ediliyor.

Bu kapsamda en fazla şans tanınan isim olan Meral Akşener’in, siyaset yapmasına “hukuki” bir engel çıkarılmazsa, 2019’da “cumhurbaşkanı adayı” olarak Erdoğan’ın karşısına çıkabileceğine dikkat çekiliyor.

HDP kampanya yapamadı, muhafazakar Kürtler “evet”e kaydı: HDP’nin oy deposu olan Güneydoğu’daki 10 ilde muhafazakar Kürt seçmenin önemli bir kısmının oy tercihi referandumda “evet”e kaydı. HDP’nin 1 Kasım’a oranla Türkiye genelinde 450 bine yakın oy kaybettiği tahmini yapılırken, bunun 340 bine yakınının Güneydoğu’dan olduğu hesaplanıyor.

HDP içinde parti tabanında referandumda AKP’ye büyük bir kayma yaşanmadığı, ancak baskı politikaları nedeniyle küçük bir kopuş olduğu yorumları yapıldı. Güneydoğu illerinde ortaya çıkan referandum sonuçları bölgedeki seçmenin farklı seçim dönemlerinde kısmen farklı tercihler gösterdiğini ortaya koydu.

Kürt seçmen her ne kadar kayyum atanan illerde “hayır” oyu kullansa da bu oran HDP’nin beklentisinin altında kaldı.

Oy kullanan Kürt seçmenlerTelif hakkıREUTERS

Meşruiyet tartışması: Evet cephesi seçime şaibe karıştığı görüşünde. Bunu destekleyenler, YSK’nin kendi yasasının ve kararlarını yok sayan “mühürsüz pusulalarla oy kullandırılmasına” dönük gelen “son dakika kararını” gerekçe gösteriyor.

YSK yetkilileri “İtiraz olursa yeniden görüşürüz” açıklaması yapsa da, yargı bağımsızlığının son derece tartışmalı olduğu böyle bir ortamda “referandumun iptali ya da mühürsüz oyların yeniden sayımı” seçeneğine fazla olasılık tanınmıyor.

Ancak uluslararası gözlemciler (örneğin AGİT), referandumun “adil ve eşit koşullarda yapılmadığını, YSK’nin son anda açıkladığı mühürsüz oy pusulalarıyla kullanılan oyların geçerli olacağı” yönündeki kararının da yasalara aykırı olduğunu kayda geçirdi.

MHP-AKP ittifakı devam eder mi?: MHP Genel Merkez sözcüleri sonuçtan memnun, evet çıkarılmasında partinin payının büyük olduğu görüşü hakim. Ancak AKP’nin etkin isimlerinden, eski TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin aynı kanıda değil.

Şahin, AKP kulislerinde konuşulsa da “resmen” dillendirilmeyen bu rahatsızlığı referandum gecesi, “Evet oylarının tamamına yakınının 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’ye oy vermiş olan seçmenlerin olduğunu düşünüyorum. Tamamı değil ama çok önemli bölümün olduğunu düşünüyorum. Benim seçim bölgem Karabük’te 1 Kasım seçimlerinde yüzde 60,5 oy almıştık. Şuanda da yüzde 60,8 aldık. Yani Karabük’te 1 Kasım’da aldığımız oyların evet olarak sandığa yansıdı. Tabanlarından oy beklediğimiz siyasi partilerden yeterli evet oyunun gelmediğini görüyorum” açıklaması yaptı.

Ancak sonuçta “evet” çıktığı için, eğer AKP ve Erdoğan yeni bir ittifak arayışına girmezse, varolan ittifakın uyum yasalarının Meclis’te çıkarılacağı 6 aylık süreçte de devam etmesi bekleniyor.