ÖSO Nedir, Kimlerden Oluşur?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın övgüleriyle, desteğiyle yere göğe sığdıramadığı ÖSO kimdir? Nasıl kurulmuştur? Bir ideolojisi var mı yoksa parayı verenin düdüğü çaldığı, paralı Ortadoğu katillerinden mi? Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), adı gibi özgür mü, Suriyeli mi, Ordu mu? Kimdir bunlar? Amaçları nedir? Tayyip Erdoğan’la ilişkileri nerede başladı ve nasıl bir aşka dönüştü? Tayyip Erdoğan’ın ÖSO aşkı öyle bir noktaya vardı ki AKP tarafından (bizzat Burhan Kuzu’nun söylemi) yerli ve milli kuvvet ilan edildi. ÖSO, Tayyip Erdoğan’ın yeni Türkiye’sinde, milli ve yerli ilan edilirse bunun sonuçları ne olur? Bu aralar savaşa hayır diyen tüm Türkiye vatandaşları, AKP tarafından vatan haini ilan edilirken, ÖSO ise milli ilan edilirse Türkiye nasıl bir uçuruma sürüklenir? Tayyip Erdoğan’ın, ihvancılığı, rabiası, selefizmi ve şeriat hayali kanlı bir evreye mi dönüştü? Ve daha onlarca soru…

“ÖSO’nun kaynağı El Kaide’dir” diyen CHP Genelbaşkan yardımcısı Öztürk Yılmaz’a, “Ulan ahlaksız” diyerek yanıt veren Tayyip Erdoğan, ÖSO’yu neden böyle canhıraş savunur? Oysa kendisi Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı makamında oturmaktadır. Hatırlayacağınız üzere İŞİD, iki Türk askerini vahşice yakarak katlettiğinde, değil Türk askerini savunmak, bir açıklama dahi yapılmamıştı. Her şeyden kaçabilirsiniz, güçlü olabilirsiniz, çaldığınız minareye kılıf uydurabilirsiniz ama unutmayın gerçekler inatçıdır ve tarihin adaletinden asla kaçamazsınız! Tarih elbet yazacak tüm bu rezaleti.

Tayyip Erdoğan, Türkiye’de 3.5 milyon ÖSO’cu var demiş. Allah söyletmiş derler ya öyle olmuş, kendini ele vermiş. Demek ki, Suriye’den Türkiye’ye alınan mültecilerin büyük çoğunluğu ÖSO’cu vb. cihadist silahlı gruplar. Zaten belliydi ÖSO’cuların Türkiye’den Afrin’e girmesinden. Normalde tersi olması gerekirdi. Yani ÖSO’cuların, Suriye’den Afrin’e girmeleri gerekirdi değil mi? O kadar ÖSO’cu Türkiye’de ne arıyor? Ne iş yapar bunlar? Üç buçuk milyon ÖSO’cu ne demek? Ki sayı isterse bunun yarısı olsun bir şey değişmez. Bu, Türkiye bir saatli bombanın üzerinde oturuyor demek!

ÖSO’ya Türkiye’de terör örgütü denmesine tepki gösteren Tayyip Erdoğan, 2016’da yaptığı bir konuşmada şöyle demişti: “Özgür Suriye Ordusu terör örgütü falan değil. Amerika’nın başında ‘birlikte kuralım’ dediği bir örgüttür. Ilımlı muhaliflerden oluşan direniş hareketidir.”

Özgür Suriye Ordusu, Suriye Arap Cımhuriyeti’inde kurulan ve Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın temsil ettiği rejimi devirmek için savaşan silahlı örgüttür. Kuruluş bildirisinde örgütün amacı, “rejimi sona erdirmek olduğu ve rejime destek veren tüm güvenlik birimlerinin hedeflerinde olduğu” biçiminde ifade edilmektedir. 29 Temmuz 2011 tarihinde Riyad El-Esad liderliğinde kurulmuştur. Siyasi kanadı Suriye Ulusal Konseyidir. Üyelerinin büyük çoğunluğunu, Beşşar Esad’a bağlı Suriye Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılan asker ve subaylar oluşturmaktadır.

Beşşar Esad’ı devirmek için bazı Arap ülkeleri( Suudi Arabistan ve Katar başta geliyor), Amerika ve İsrail’den olmak üzere çoğu Avrupa ülkelerinden de hem askeri hem parasal destek almıştır.

Mart 2011’de başlayan Suriye İç Savaşı’nda kurulan ÖSO, komuta merkezini Türkiye’nin Hatay ili olarak ilan etmiştir. Kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine Eylül 2012’de komuta merkezini Suriye’de Şam’a taşıdığını açıklamıştır.

CIA ve ABD’nin özel operasyon birimlerinin Suriyeli isyancıları Türkiye ve Ürdün’de eğitimden geçirdiği basında yazılmıştı. Washington Post, bunun için Türkiye’de bir Amerikan üssünün kullanıldığını yazdı. Özgür Suriye Ordusu’nun disiplinsiz, iç anlaşmazlıkları olan ve yolsuzluğa bulaşmış olmasından dolayı belli bir bölüm ÖSO militanının daha iyi donanmış, daha istekli ve finanse edilmiş El- Nusra saflarına geçtiği haberleri çıktı.

19 Şubat 2014’te Amerika, Türkiye ve Özgür Suriye Ordusu arasında bir eğit- donat anlaşması yapıldı. 2 bin kişi Türkiye’de, Türk ve Amerikalı askerler tarafından Kırşehir’de eğitilmek üzere seçilecekti (Haber 7, 24.11.2014 tarihli haber). Ancak eğitilip Suriye’ye gönderilen 60 kişiden 18 kişilik bölümü El- Nusra Cephesi tarafından alıkonulur. Eğitilip 18 Eylül 2014’de Suriye’ye gönderilen ikinci grup ise ABD tarafından kendilerine tahsis edilen 10 kadar araç ve havan topları ile birlikte El Nusra’ya katıldıklarını açıklarlar. Bunun üzerine ABD projeyi askıya aldığını duyurdu. 384 milyon dolara mal olan ve 6 bin personelin çalıştığı projede 60 ÖSO militanı eğitilebildi ve proje başarısız oldu (ABD ‘eğit- donat’ı askıya aldı, Hürriyet- 30 Eylül 2015 tarihli haber).

Türkiye ve Amerika’nın birlikte planladığı bu proje tutmayınca, ABD ile Türkiye arasındaki yol ayrımı böylece başlamış oldu. ÖSO’nun iyi savaşmadığına kanaat getiren Amerika bu tarihten itibaren makas değiştirdi. Bu projeden vazgeçti. O arada Kürtleri keşfetti. Lakin Amerika’nın suç ortağı Tayyip Erdoğan Suriye İç Savaşı’nda cihadist çeteler üzerinden örgütlenmeye, ilişkiye devam etti. Aslında Amerika, Türkiye’ye hadi bakalım senin rolün bitti çık artık oyundan demiş oldu. Tayyip Erdoğan’ın, BOP eş başkanlığı ve hatta halifelik hayalleri bir anda suya düşüverdi. Yeni Osmanlıcilık, stratejik derin analiz bir grup cihadist ile AKP’nin elinde kalıverdi. Amerika, evlilik vaadiyle kadınları kandıran zampara erkekler gibi davranmış, Erdoğan’ı ortada bırakmıştı. Tayyip Erdoğan’ın, Amerika’ya kızgınlığı bu yüzden. Nitekim Tayyip Erdoğan ve Dışişleri’nin yaptığı açıklamalarda ” bana ne, bana ne, beni al onu alma” tarzında bir serzeniş vardır aslında.

Gelelim bu cihadist gruplara uluslararası desteğe… Adeta yok, yok! Emperyalistler leş kargaları gibi Suriye halklarının tepesine üşüşmüşler. Herkes bu iştah kabartan pastadan pay kapma telaşında.

Wikileaks tarafından ortaya çıkartılan Amerika Birleşik Devletleri diplomatik belge sızıntısı belgelerine göre aralarında ABD, Fransa, İngiltere, Ürdün, İsrail ve Türkiye’nin olduğu ülkeler Suriye’ye gizli görevlerle silahlı personel göndermiştir. ABD Hükümeti tarafından verilen izin sayesinde Özgür Suriye Ordusu için ülke çapında mali yardım toplanmasına ve iletilmesine izin verilmiştir. Katar hükümetinin elçilerine muhaliflerin safına geçmeleri için rüşvet teklif ettiği de ortaya çıkmıştır (Russia Today, 11 Ağustos 2012 tarihli haber).

Alman Deniz Kuvvetleri’ne ait Oker adlı savaş gemisinin muhaliflere istihbarat desteği verdiği iddia edilmiştir. Suriye’nin İsrail sınırındaki bir ileri karakola yönelik yaptığı silahlı saldırı sonucunda ÖSO’nun İsrail gizli servisleriyle eşgüdümlü olduğu iddialarını ortaya çıkartmıştır. Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya, ABD ve Türkiye lojistik, silah ve istihbarat yardımı yapmıştır. Reuters’ın 1 Ağustos 2012 tarihli haberine göre, ÖSO’ya katılmak isteyenler Türkiye’nin Adana ilindeki gizli bir askeri kampta Yürk eğitmenler tarafından silahlı eğitimden geçirilmiştir. 2012 yılında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un, Türkiye ziyareti sonrası ÖSO’ya ağır silahların verilmesine karar verilmiştir.

İşte Özgür Suriye Ordusu’nun kuruluşu, gelişimi bu şekilde ilerlemiştir. Hikaye böyle başlar başlamasına ama oyunun kurucuları kendi aralarında anlaşmazlığa düşmüş durumda. Bunun sonu nerede ve nasıl biter tarih gösterir.

Peki, Türkiye’nin birlikte Suriye savaşına girdiği hatta bugünlerde Türkiye’nin Afrin’de YPG güçlerine karşı başlattığı harekatta, TSK üniforması giydirerek savaştırdığı bu ÖSO’nun gerçek amacı nedir?

ÖSO kendi internet sitelerinde, Allah, Islam adına cihada çağırıyor, Suriye İç Savaşı’da halka yaptığı vahşi işkenceleri, katliamları zafer narası atarak Youtube kanallarında yayınlıyor. Bu görüntü ve açıklamaları bir kez olsun izleyen, okuyan herkes görür, ÖSO hiçte ılımlı falan değil. Şayet ÖSO ılımlı ise acaba radikali nasıl olur? Bu savaş gürültüsünün içinde unutmayalım, ÖSO’dan ayrılan gruplar ve kişilerden bazıları İŞİD’in kurucuları arasında yer almaktadır. Nitekim ÖSO’dan ayrılan gruplar genelde İŞİD’e geçmiştir. Yani birbirlerinden pek farkları yok. Aynı mantaliteye sahipler.

ÖSO oldukça karmaşık bir yapıya sahip. Disiplinsizlik ve içteki anlaşmazlıkları ÖSO’nun birçok gruba bölünmesine yol açtı. Bir kısmı El- Nusra’ya bir kısmı ise İŞİD’e geçti. Yine birçok grup var.

AKP’nin desteklediği Ahraru’ş Şam’ın yanı sıra Nusra Cephesi, Aksa Askerleri, Sünnet Ordusu, Feylek el Şam ve Hak Tugayı nispeten büyük gruplar. ÖSO’dan Usame Ebu Zaid, El Kaide’den ayrıldığını açıklayan Nusra Cephesi’nin de olduğu gruplar ‘Fetih Ordusu’ adı altında İdlib savaşında birlikte hareket ettiklerini açıklamıştı.

TSK’nın, İdlib’te El Kaide’nin eski müttefiki Feylek el Şam ile hareket ettiği haberleri basında çıkmıştı.

Cerablus operasyonuna katılan İslamcı örgütlerden Nureddin Zengi Tugayı’nın adını ise Halep’te Filistinli 13 yaşındaki bir çocuğun başını kestiklerinde duyduk. Bu vahşetin videosunu övünerek yayınladılar. Kamuoyundan tepkiler gelince bu vahşet görüntülerine sansür konulurken, havuz medyasının yalan makinesi hızla çalıştırılarak, bu vahşet örtbas edilmeye çalışıldı.

AKP’nin bu örgütlerle bağları çok açık eskiye dayanıyor. Peki ya TSK, kimlerle ittifak yapıyor? Çocukların başını kesen cihatçı, barbar, insanlık düşmanı bu örgütlerle mi? Bu ittifakin izahati olmaz!

İslami cihadist barbar örgütler, amip gibi bölünüyor, ürüyor, yeni isimler alıyor, şekil değiştiriyor lakin özünü olduğu gibi koruyor. Amip bölünmesini bilirsiniz. Amibin yaşamsal faaliyetleri, hücrenin tam ortasında yer alan çekirdek tarafından yönetilir. Bu canlı hareket edebilmek için şeklini değiştirmek zorundadır. Tek hücreli bir canlı olan amip, ikiye bölünerek çoğalır. Bu üreme, sürekli olarak bu şekilde meydana gelmektedir. Yani tek bir amipten sürekli olarak yeni amipler doğar. İslami örgütlerin bölünüp, üreme şekli amiplere benzemektedir. Bundan ötürü, ana çekirdeğin yolları El Kaide’ye çıkar.

AKP ve Tayyip Erdoğan çok kanlı bir oyun oynuyor. Ne yazık ki bu oyunu oynamaktan asla vazgeçmiyorlar ve her defasında zevkle oynuyorlar. Bunun sonunun felaket olduğu belli.

Tayyip Erdoğan bu savaştan Saray’ın saltanatını ilan etme derdinde. Zaten Türkiye’de hukukun, adaletin esamesi okunmamakta. Hatta TBMM bile formalite icabı durmaktadır. Muhalifler tutuklanırken, özgür basın kapatılırken, Tayyip Erdoğan sürekli konuşuyor. Hep o konuşuyor. Havuz medyası Tayyip Erdoğan’ın özel Youtube kanalı gibi. Tüm sesler susturulmak isteniyor.

Türkiye’nin nasıl bir savaş içine çekildiği aşikar. Şayet bu kanlı oyuna halklar, ezilenler dur demezse en çok yoksulların, emekçilerin kanı akacak. Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarını durduracak cesaret ve kudret Türkiye halklarında mevcuttur!