Merveler, Pelinler, Arzular ve Oyalar… Kadınlar arası lig…

9 Mart yazı yazmak için en sevdiğim tarih… Her 8 Mart’ta ve öncesindeki hafta boyunca kadınlar için yazılıyor çiziliyor. Herkes bayılıyor kadınlara…Ne kadar özel, ne kadar kıymetli olduğumuz anlatılıyor. Kimse ulan cennette yaşayıp giderken ademoğluna elmayı verecek, yerinden edecek kadar hinoğlu hinsiniz demiyor… Ama öyleyiz değil mi? Bizim aklımıza gelenler bir ordu erkeği yerle yeksan eder… Bizim birbirimize yaptıklarımızı değil anlamak hayal bile edemez karşı cins… Gözümüzü kırpmadan öldürürüz birbirimizi… Bir kahve içimlik sürede…

Kadınlar yaz yaz bitmiyor… Bir kadın için her gün başka bir kadın hikayesi yazmak mümkün… Kadına dair yazılacakların ucu bucağı yok sanki. Elbette dünya üzerinde tüm kadınlar bu kadınsı acayiplikleri yapabilecek yaşamsal konfora sahip değil… Gerçekten ezilen, zor durumda olan bir sürü kadın var. Ben ezilen, mağdur olan kadının yanında olan ama ezen, mağdur eden kadına karşı olan bir kadınım. Yani ikinci kısmı yok sayamıyorum. Ve kadının bu ilkel kötülüğünden çok sıkılmış durumdayım.. Hayatımda sene başına bir kadın felaketi düşüyor çünkü…

Yani ben daha karşı cinsime bile geçemiyorum, kadına yapılan kötülüğü sorgularken. Dönüp dolanıyorum kadına takılıyorum. Hep diyorum o manyakları büyüten, farkında olduklarını görmezden gelen, özellikle yönlendiren kadınlar var yahu… Yani gelinini aslanlar gibi oğluna dövdüren kadınlar var… Aslan oğlu kızına zarar verdiğinde göz yuman analar var… Ama pek seviyoruz klişeleri çiçek, böcekleri… Esiyoruz, gürlüyoruz “kadın kutsaldır” diye. Kadın insandır. Ana da insandır. İyisi olur, kötüsü olur.

Kenar mahallede kadın kendi canavarını yaratırken, bizim semtlerde çoğu zaman kadının mağduriyeti erkekten olmuyor… Biz çok sevsek de mağduru oynamayı, birbirimize verdiğimiz zararı erkek veremiyor. Yahu birbirimize canım diye sarılırken birbirimizin kocalarıyla yatabiliyoruz… En iyi arkadaşlarımızı bir sohbet ortamında metheder gibi konuşarak çok güzel karalıyoruz. Yapıyoruz bunu. Yüz yıllık arkadaşız diyoruz ama ipini çekerken 1 saniye düşünmüyoruz.

Buraya kadar hala benden nefret etmediyseniz bundan sonra yazacaklarım için sevmeyenlerime, sevmeyen katacağımı biliyorum. Ama elimde değil tutamıyorum kendimi… Az önce bir fotoğraf gördü şuralarda… Üç kadın kafa kafaya vermiş objektife giydirmişler selfiyi… Şimdi ben size şöyle anlatayım. O iki yandaki kadın ortalarına aldıkları kadın hakkında demediklerini bırakmadılar. Ki ortada ki kadın da denilenlerin tümü hak eden, çıkarcı, yalancı ve külliyen yanlış bir kadın… yaklaşık dört senedir aynı ortamı paylaşıyorum. Bana verdiği zararlar bir yana, çıkarı olan herkese yanaşan, alenen geçmişi hakkında yalan söyleyen, olmadığı gibi görünmeye çalışan, bulamadığı o zengin kocanın peşinde koşuşturan yazık bir abladır kendisi… Alın aranıza illa ki kocanıza asılır mesela… Ama kovarlar, kovarlar yine alırlar ortama… Bu gün yanak yanağa birlikte olduğu kadınların beni çağırıp şöyle , böyle biz bunu istemiyoruz diye anlatmışlıkları var. Ama onlar yine bir arada… Kaldırmıyor işte midem bu kadınlık halini…

Efendim malum hepimiz hatta çok “ay hiç seyretmiyorum” diyenlerimiz bile bal gibi televizyon seyrediyoruz. Benim tercihim bu aralar Çukur… Ben seviyorum öyle hikâyeleri… Biliyorum silahlar var, şiddet var ama Vartolu ve İdris baba var… Ama türküler var, çok güzel şarkılar var… Demem o ki benim kadınlığım bu seviyede bir şey… Ben süslü salonlarda riyakar pozlarda olmayı sevmiyorum. Kahvede tavla oynamayı seviyorum.

Ama bir kadın olarak elbette “Ufak Tefek Cinayetler”i izliyorum. Oya, Merve, Pelin, Arzu yıllardır arkadaşım gibiler zaten… Mert Fırat; hastayız kardeşimizin… Bu dizide topumuzun “ayyy” dediği adamı oynuyor. Ama samimi olayım bu dizideki tipleme hiç benim kalemim değil… Şahsen sıkıcı buluyorum o tiplemeyi… Benim sevdiğim Mert Fırat’ı “Gece” de izlemek lazım… İzleyin derim o filmi… Ama konu bu değil…

Ben size bir ufak tefek cinayetler hikâyesi anlatmak istiyorum bugün… Bu benim gibi görünse de aslında birçok kadının öyküsü…Zaten girişten bu yana kadınlara dair yazdığım her şey adeta bu diziden fırlamış gibi…

Hayatım boyunca eminim çoğunuzda katılacaktır ben Oya benzeri bir şey oldum. Yani haksızlıktan epey payımı aldım…Daha ilkokulda beğendiğim çocuğu söylediğim arkadaşım hocaya gidip “hocam Emine Ömer’e aşık demişti… Bende bunun cevabını babama vermek zorunda kalmıştım. Aynı arkadaş sokakta beğendiği çocuk oyunda beni eş seçti diye beni kireç çukuruna atmıştı…
Dolayısıyla benim hep Merve’lerim, Pelin’lerim oldu…

Arzu’larım da tabii. Benim kıyamadığım ama gerekirse bana kıyabilen, sakin kendi halinde arkadaşlarım yani… Dost acı söyler…İçlerinde basiretsizliğinden beni koruyamayan olduğu gibi, yakınmış gibi görünüp için için benim canımı yakan da oldu… Mesela gerçek arkadaşlar size zarar veren insanlarla aynı masaya oturup size verilecek zararın planını sonuna kadar dinleyip, size zarar verildikten sonra ben de oradaydım… Yapmayın dedim valla demezler… Aynı dizide ki Arzu yahu… İnsan o masaya oturmaz.. Ya da ne bileyim her fırsatta laf sokmaz mesela… bunlar iyi arkadaşlar kadrosunda olan kadınlar… Düşünün… Yani bazen yakından gelir darbe… Mesela ay ne fotojeniksin sen… Dimi? Ne çok duyuyorum bunu ben… Bu şu demek aslında güzel değilsin, güzel çıkıyorsun… Kamera seviyor seni mesela… O laflar var ya ben anlıyorum onları. Olmuyor yani… Güzel miyim bilmem ama o ağız, burun benim… Gözlerde… yani başka bir surat koymuyorum fotoğrafta suratımın yerine… Bunları güya seven arkadaşlar yapar mesela… kadınlar…

Pelinler benim için hiç sorun olmamıştır. Onlar yüzüme gülerler, arkamdan konuşurlar… Ben de bilirim, onlar da bilir bildiğimi… Pelinler hep birilerinin maşasıdır. Onlardan gelenin arkası tehlikelidir. İkili kadın gruplarında vardır bu… İkinci kadın… Sizi satar ama gerekirse en yakın arkadaşını da satar Pelin’ler…

Ama Merve’ler… İşte onlar gerçekten kötüdürler. Size bu güne kadar denk geldiğim bir sürü Merve anlatabilirim ve gerçekten cinayet olur. Bu Merve’ler hemen her yerde olurlar. Hani dizideki gibi zengin ve güçlü olmaları filan gerekmez aslında.
En kenar mahallelerde, vergi dairelerinde, okullarda, kişisel gelişimci olarak, modacı olarak, sanatçı olarak, onun bunun kapatması olarak, en sosyal ortamlarda, eş olarak, koca şirketlerde patron olarak, hatta bazen herkeslerin pek sevdiği, hayran oldukları kadın olarak bin bir türlü halde bulunurlar… Hatta bir çoğu kadınlığın ateşli savunucusudurlar.

Nedendir bilinmez bunlar hiçbir sebep yokken sorunsuz yerden sorun yaratırlar. İnanılmaz hırsları, kıskançlıkları ve dev aynasında gördükleri siluetleri ile insanı evinden, işinden, aşından, eşinden ederler. İşin en ilginci birçok kadın hayatı tırnaklarıyla, bin bir mücadele ile yaşamaya çalışırken bunlara kapılar açılıverir. Vergi dairesinde siz her işi yaparken terfiyi onlar alır… Nedense aklıma orası geldi… Ya da ne bileyim bunlar fenalığı yapar, bir de geçer yalan söylerler ki evladınızı ikna edemezsiniz ben yapmadım diye. İşinizi değiştirirsiniz… Bu da nereden geldiyse aklıma…

Mesela bunlara güvenip işte, güçte proje söylemeye gelmez, iş için danışmaya gelmez… Sevgiliden bahsetmeye gelmez… Bir gün hepsi ya çalınır ya size karşı silah olur… O derece çetindir savaşlar… Ve gülünçtür. Ve acınasıdır.

Bir de benim gibi kadınların çözemediği bir durumları vardır bunların ki dizi de çok güzel anlatılmış. Bunlar birbiri hakkında her haltı söyler, dedikoduyu yapar, iftirayı atar ve hatta birbirlerini kovalar, kavga eder sonra bir bakarsınız yanak yanağa poz verirler. Gerçekten de hiç utanmaları, arlanmaları yoktur.

Şekile, saç rengine filan girmek istemiyorum. Güzellik çirkinlik konu değil zaten. Çünkü her ne kadar seyrettiğimiz dizi de tiplemeler on üzerinden on ise de, gerçek hayatta kim esmerdir kim sarışın pek belli olmaz…

İşin komiği şimdi sorsan herkes Oya’dır. Kimse ben Pelin’im, ben Merve’yim demez… Biraz gelir düzeyi yüksek gruplarda bunların çekişmesi daha da kanlı olur… İlginci çoğu süs püs gezer bunların, hatta insanlara külliyen yalan hikâyeler anlatırlar ama kimse de bunlara “ne işsin sen ablam” demez… Ben derim… Sevmezler beni… Bazen aralarına güzel kadınlar düşer. Eş durumundan, iş durumundan onu da sever gibi yaparlar ama arkasından iş çevirirler. İşte mesela o kadını severim ben… O bile anlamaz neden onu severim. Onlardandır çünkü ama değildir de… İyi insandır aslında…

Ama benim gibi birileri aslında çoğunun ne olduğunu bilir… En çok da ondan sevmezler beni… Samimiyetle onlarla olmayı istemediğim için… Gerçekten onların bu riya dolu arkadaşlıklarına katlanamadığım için… Bir köşe de, bir kahvelik molada işlenen cinayetleri yüzlerine vurabildiğim için…

Size canlı kanlı iğrenç birçok hikâye anlatabilirim aslında… Ama bunları kitaba saklıyorum… İlk kallavi kadın kazığını yediğimde 15 yaşında idim… Unuttum, unuturum ben… Zaman geçince önemsemem, gülerim… Ama bilirim de bir kere yapan tekrar yapar… Bunu hiç unutmam… Yine de hayatıma tekrar aldım, 50 yaşında tekrar canımı yaktı. Aslını inkar etmedi sağolsun. Dedim ki işte budur…

Geçen yılımı ve bir önceki yılımı basbayağı bir ufak tefek cinayetler kıvamında yaşadım ben. Sadece 2 kadın yeter emin olun… Bir Merve ve bir Pelin’in entrika ve yalanları karşısında bazen kendinizi şöyle bulursunuz… “onlar yalan söylediği halde siz kendi doğrunuzu ispat etmek zorunda kalmışsınızdır”… Son iki yılda bunu tekrar tekrar yaşadım… En ilginci gözüme baka baka söylenen yalanlara, insanların nasıl inandığını hala anlamadım… Hele de erkeklerin aptallıkları karşısında hakikaten beynim yandı… Ama artık sorgulamıyorum. Çünkü görüyorum bunları yapan insanları yanında taşıyan çok değer verdiğim insanlarda var.

Demek ki diyorum sen yanılıyorsun…Ya da onlar çok iyi pazarlamacı… En son 3-5 gün önceydi karşıdan kol kola gelen iki kadına gözüm ilişti ve kafamı direk yan tarafımdaki sonsuz denize çevirdim… İnanamadım çünkü fotoğrafa… Benim kafam basmıyor bu çıkar ilişkilerine velhasıl… Ters gelirse muhabbet, içinde fenalık varsa küt deyip söylüyorum. Ya hiç sevilmiyorum, ya da çok seviliyorum. Biliyorum ki bunlarla uğraşmanın tek yolu onlara gülmek… Ve alaycı olmak… Ve küt diye söylemek…

Ayrıca bunların her yaşta olanı vardır. Yani öyle yaşlandıkça düzelmez bu işler hatta daha da artar. Hiç kimseye olmazsa gelinlerine yönelir o berbat kadınlıkları… Son 4 senedir en çok duyduğum söz şu mesela “nasıl yaşıyorsunuz gelininle aynı evde, ay valla çok zor”… Neden bu kadar kötüsünüz diyesim geliyor… Bilmem seviyorumdur belki gelinimi, olamaz mı? O kadar mı zor? Zor değil mi? Çünkü sevmiyor bu kadınlar başka kadınları… Sever gibi yapıyorlar… Oysa seviliyor. Ben en çok dümdüz bir kadın olduğu için seviyorum gelinimi. Öyle çok yanımız benziyor ki…

Yani şu seyrettiğiniz dizilere bir bakın kötü anneler, kayınvalideler, dedikodu yapan, arkadan vuran kadınlar… Öyle zenginlik hikâyeleri filanda değil… Fabrikalarda da oluyor yani… Konu hep bu…

Daha çok su alır bu hamur ama ben derdimi anlattım sanırım…

Bugün yazdım çünkü 8 Mart kanuni haklarını almak için yanarak ölen 129 kadının ölüm günü… Açlık, kötü şartlar ve ezilmişliklerine direnmeye çalışırken katledildikleri için ölen, hayatı tırnaklarıyla kazıya kazıya yaşayan kadınlara armağan edilmiş gündür.

Yani sizin samimiyetsiz, şımarık, elde şarap kadehi selfili kutlamalarınız için değildir. Bu ülkede çocuklar ölüyor kısmına hiç girmeyeyim kendimden de utanırım çünkü…

Sonuna şu kısmı ekleyeyim de; bir kadın koruması olsun… Elbette hep olumsuz kadınlar yok hayatta… Elbette çok güzel kadın insanlar var, çok sevdiğim kadınlar var… Çok güzel arkadaşlarım, ablalarım var… Anam var bir kere… 52 senedir yalan söylediğini görmedim… İnsan hiç olmazsa insan idare etmek için söyler diyorum… Onu bile beceremiyor. Anneannem hırçın kadındı ama dümdüzdü o da… Babaannemi hiç görmedim ama öleli 53 yıl olmuş hala herkes ne kadar anaç, nasıl iyi insan olduğunu anlatır.

Yani bende temel sağlam… Elbette benim ailemde de bu kadınlardan var… Hatta benzeyen yanlarımda var… Yani ben istesem muhteşem bir Merve olurum. Öyle cinayetler işlerim ki… Ölürsünüz lan… Siz de biliyorsunuz bunu…

Samimiyetine inandığım tüm kadınları sevgiyle kucaklıyorum… İyi ki varlar…
Gelin samimiyetle bir bakın hayatınıza… Haksız mıyım?

Şimdi buyurun söz sizde…

Emine AKI
Latest posts by Emine AKI (see all)