Halk güzellemesi

Halk güzellemesi yapmanın diğer adı, popülizmdir. Halkı över, pohpohlarsın, olmadık meziyetler, güçler yüklersin bir güzel havaya sokarsın. O da bunun karşılığında senden yana durur gibi yapar. Belki durur da…

Değişir mi?

Tabi ki, hayır…

Değişim başka bir sürecin işidir. Bilgi, deneyim ve birikim ile olur. Yaşayarak öğrendikleriyle olur.

Halkın sosyolojik gerçeği ile popülizmin anlattığı, tarif etiği halk arasında oldukça büyük bir fark vardır. Birbiri ile asla örtüşmez. Gerçek ile hayallerin birbirine değme olasılığı kadar uzak durur birbirinden.

Halka ne anlatırsanız anlatın, ne kadar mantıklı, ne kadar doğru şeyler söylerseniz söyleyin, bunların hiç birinin onun değişimine etkisi olmaz. Çünkü hiçbir halk; bütün iyi niyetli çabalara rağmen, geçmişten bulunduğu duraksamaya kadar getirdiği siyasal, kültürel birikiminin ötesine iradi olarak geçemez, geçirilemez.

Bu maddi olarak mümkün değil.

Bir köylülük ülkesinde, şehirleşmenin doğal sonucu olarak tarih sahnesine çıkmış demokrasinin; toplum içinde ve siyasal üst yapıda var olmasını kimse bekleyemez. Böyle bir ülkede demokrasinin kimsenin umurunda olmaması yadırganmaz. İnsan haklarında, ülkenin dünya sıralamasının en altlarında olması şaşırtıcı olmaz.

Böyle bir ülkede, çok şaşırmış görünenler dahi, kendileri için istediklerini, başkaları için bir kez olsun istemiş değillerdir. Bunların, başkalarının dillerini konuşmasına verdikleri tepki, inançlarını yaşamalarına gösterdikleri tahammülsüzlükten söz etmeye gerek yok. Bu siyasal düzlemi bırakıp, aile içine baktığımızda çokta farklı bir şeyle karşılaşmıyoruz. Orada da nezaketten, incelikten yoksun, daha çok ataerkil toplumsal kültürün izlerini, egemenlik ve bağımlılık ilişkilerini görüyoruz.

Bütün bunları alt alta koyduğumuzda, bu toplumun demokratik sistem tercihi içinde olduğunu, olabileceğini söylemek güçleşiyor.
Kimi çevrelerin kabul etmekte zorlandığı gerçek; bu ülkede (olduğu kadarıyla,) demokrasi, modern, çağcıl değerler denen batılı kurum ve anlayışların hep halka rağmen var olduğudur. Bunların, halkın kendi yaşamında deneyimleyerek ulaştıkları olmadığıdır. Bunu, en çağcıl, en demokratların kimi olaylar karşısında verdiği tepkiden anlamak mümkün. Böyle bir toplumda, toplumu dönüştürmenin aynı zamanda toplum mühendisliği anlamına geleceğini söylemeye dahi gerek yok.

Bu yazı, biraz geriye çekilmeyi, uzaktan seyretmeyi, anlatmayı kendime önermenin yazısıdır. Gündelik gelişmelerin içinde olmamayı hedeflediğimi anlatmanın yazısı oluyor…

Hasan KAYA
Latest posts by Hasan KAYA (see all)