Edremit Körfezi

Balıkesir Edremit arasındaki mesafeden,  oldum olası hiç haz etmem, virajlı ve tek şeritli olan yol toplam  86 km, ancak o  86 km nedense bitmek bilmez:(

Son senelerde Edremit Körfezi’ni Balıkesir’e bağlayan tek şeritli yol duble yol’a dönüştürülüyor,  çalışmalar nedeniyle yol eskisinden daha da  sıkıcı. .

Gerçi, Balıkesir Havran arasındaki virajlı yolların pek çoğu düzleştirilmiş, (İstanbul -İzmir otoyolu Balıkesir’den geçeceği için çevre yolların bir kısmı bitmiş, bir kısmı yapım aşamasında) patlatmalı yol yapım nedeniyle,   zaman zaman yol  trafiğe  kapatılıyor, bilgilerinize!!

Bunca açıklamayı; “Havalar düzeldi, içimiz şişti şöyle bir Körfez tarafına gitmeli” diyenler için yazıyorum:))

Edremit’e gelince ya düz devam edip  Çanakkale’ye giden yolu takip edeceksiniz,  ya da sola dönüp İzmir istikametine doğru yol alacaksınız, tercih sizin.

Kazdağları’na gitmek istiyorsanız,  Çanakkale yolunu seçeceksiniz.

Yol üzerinde bulunan Zeytinli Beldesini ziyaret etmenizi öneririm. Zeytin ve zeytinyağı ürünlerini , belde içindeki dükkanlarda uygun fiyata bulmanız mümkün. Zeytinli 5 köyün birleşmesiyle Kazdağının eteklerinde kurulmuş. Dağ ve Deniz Turizmi ile tanınıyor.

Cumartesi günleri kurulan pazara denk gelirseniz,   çok uygun fiyata doğal sebze meyve alışverişinizi yapabilirsiniz. Yaz aylarında, Rock festivali düzenleniyormuş.

Kaz Dağları Milli parkı’na Alan kılavuzu almadan girilmiyor, rehber eşliğinde gezmek için öncelikle Zeytinli ön tanıtım bürosuna başvurmanız lazım, 75 Tl rehber ücreti! Sarıkız ve Hasan Boğuldu Efsaneleri bu yöreye ait.

Zeytinli Köyünden sonra tekrar Çanakkaleye giden asfalt yola çıkarsanız, yaklaşık 10 dakika sonra Güre’ye geliyorsunuz. . Her yer site, kooperatif inşaatlarıyla dolup taşmış. Tabela kirliliği almış başını gitmiş, büyük yapı marketleri sağlı sollu her yerde.

Körfezi çevreleyen  tatil  yerleri yoğun yerleşimden tanınmayacak duruma gelmiş. .

Yolun sağında yer alan Çamlıbel köyüne sapıp bu görsel çirkinlikten kurtulalım istiyoruz, sapaktan girince yol ikiye ayrılıyor sol taraf Çamlıbel köyüne sağ taraftaki yol ise Tahtakuşlar Köyüne çıkıyor!

Çamlıbel köyüne öncelik tanıyoruz, ancak burası da değişime ayak uydurmuş, aracımızı park edip köyü tanımak ve  yemek yiyeceğimiz bir yer aramaya başlıyoruz.

Sezon açılmamış,   pek çok tesis in cin top oynuyor konumunda, köyün içine doğru yürüdüğümüzde yol yapım çalışmalarının burada da olduğunu görüyoruz, geçen sezon köyde tek tük kalan evlerin de satın alındığını konuştuğumuz köyün yerlilerinden öğreniyoruz, restorasyon neredeyse tüm evler de sürmekte. . Yollar Arnavut kaldırımı şeklinde döşenecekmiş, şimdilerde her yer toz toprak. .

Açık bir dükkana burada ne yiyebiliriz diye soruyoruz, aldığımız cevap gene aynı”Sezon Açılmadı”!
Bir tek Zeytinbağı Otel’de yiyecek bulursunuz diyenler çoğalınca, tarifle oteli bulmak için yürüyüşe geçiyoruz. Bir kaç kişiye sorarak Kazdağları havasını da teneffüs ederek otele ulaşıyoruz. Taş evi buluyoruz bulmasına da giriş kapısını bulamıyoruz, zira herhangi bir yazı yok bu taraftaki kapıda!

Yan komşunun tarifiyle kapıdan içeriye girip güzel bir bahçenin içinde kendimizi buluyoruz, bahçeden taş eve yaklaşırken hummalı bir çalışma grubuna gözüm takılıyor,  burada hafta sonları yemek kursları düzenleniyormuş. Bu aktivitelere katılanların çalışmaları iyicene acıktırıyor bizleri. . .

Bahçe, otel ve ambiyans çok güzel, sahiplerinin Tuncel Kurtiz ve eşi olduğunu öğrenince geçtiğimiz sezon NTV ekranında konuklarıyla sohbetleri gözümün önüne geliyor ,  bu mekanı daha öncede görmüş gibiyim hissimin cevabını da bulmuş oluyorum:))

İncelediğimiz menü sonrası  sadece likit tüketimi yapıp,  Güre’de deniz kıyısında balık yemenin daha iyi olacağı kanısına varıyoruz!!

Köy evleri geçen sezon 250-300 bine alıcı bulmuş, üste restorasyon paraları da cabasıymış!

Tamam hava güzel, manzara güzel ama harcanan bunca  para, burası için değer mi sorusuyla kendimizi Güre’ye atıyoruz!

Yok valla dağ havası bir yere kadar, deniz gibisi yok, yaşasın iyot kokusu:))

Sahilde yer alan balık restoranı Yakamoz’un balıkları, deniz ürünleri ve mezeleri,  özelikle de ilk kez denediğim  Fener Balığı nefis.

Dünyada çıkan en güzel kalamar “Assos ve Ayvalık ” arasındadır,  açıklamasının boşuna söylenmediğine de canlı tanıklık yapıyoruz:)

Eski zeytinyağ fabrikasının yağhane bölümünü,  restorana çeviren bu işletme için  Güre’ye tekrar gelmeye karar veriyoruz. . .

Milli Park ilan edilerek koruma altina alinan,  dunyada sadece Kazdaginda bulunan 32 adet bitkiye sahip olmakla ekolojik onemi bulunan Turkiye’nin en buyuk zeytin uretim alani ve dunya capinda en kaliteli zeytinyaginin uretim yeri Kazdaglari buyuk tehdit altinda. .

Göz göre göre zeytin ağaçları ve fıstık çamları kesiliyor. İda dağlarında 12 milyon zeytin ağacı var, ancak son yıllarda bu dağlar parsellenmiş durumda, sebebi de Altın , Bakır,  Siyanür ve diğer madenleri aramak için buraları parsellemiş olan çokuluslu avcılar!

Edremit’e gelirken veya dönerken Balıkesire bağlı Havran İlçesine mutlaka vakit ayırınız,  sevgili blogger okuyucuları.

“Huriler Diyarı” anlamına gelen Havran; küçük, sıcacık bir yer. . .

İlk halk evleri burada açılmış. Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşı’nın  anıt’ı ise 10 km. uzaklıktaki  Kocaseyit köyünde.

Yemeklik zeytin,  zeytinyağı, çifte kavrulmuş leblebi, mandalina, taze peynirden yapılan bir çeşit tatlı olan “höşmerim”‘i ile de meşhur.

Havran’ın ara sokaklarında mutlaka gezinin,  ahşap evleri,  eski konakları izlemeye doyamayacaksınız. At arabası tıkırtıları kulağınızın pasını silecek. . .

Çınar altlarındaki kahvehanelerde oturup hem dinlenin hem de sobacı, tenekeci, leblebicilerin geleneksel dükkanlarını seyre dalın. . .

Değişen Edremit körfezinde, bence  değişmeyen nostaljik kalan tek yer Havran. .

Dönüş yolunda siz, siz olun sakın yeni açılan çevre yolundan Balıkesir’e kestirmeden dönerim demeyin, o yola girdiğinizde o kadar anlamsız bir yerden Balıkesir’e çıkıyorsunuz ki, olan harcadığınız benzine ve zamanınıza oluyor!

Gönderen  ay tek