Darbeler tarihini 21 yazar anlattı

Tarih Vakfı Yurt yayınlarından çıkan ‘Osmanlı’dan Günümüze Darbeler’ kitabında Türkiye’deki darbeler tarihinden ilginç bilgiler de yer aldı. Siyasal Tarih Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ö. Alkan’ın hazırladığı kitaba makaleleri ve röportajlarıyla 21 yazar katıldı.

Taha Akyol, Güven Gürkan Öztan, Aydan Çelik, Erdem Akbulut, Zafer Üskül, İsmet Akça, Doğan Gürpınar, Evren Balta, Kaya Erdem, Burak Onaran, Doğan Çetinkaya, Murat Meriç, Edhem Eldem, Evren Balta, Gülay Yılmaz, Selim Sezer, Turgut Çeviker, Noémi Lévy-Aksu, Levent Ünsaldı’nın destek verdiği kitapta darbelerin gelişim süreci, oluşu ve sonrasında yaşananlar anlatılıyor. Kitapta bazı yazarlar askeri-sivil ilişkileri tarihsel perspektiften incelerken bazıları Türkiye’nin önüne koyulan duvarların daha iyi anlaşılması için dünyada yaşanan darbelerden  örnekler sunuyor. ‘Osmanlı’dan Günümüze Darbeler’de padişahları değiştiren Yeniçeri ayaklanmalarından Kuleli Vakası’na, Halaskâr Zabitân olayına, 27 Mayıs’ta sağ ve sol cenahın tutumundan Adnan Menderes’in Eskişehir’deki son gecesine, 60 sonrası Kara Harp Okulu öğrencilerinin teşebbüsünden darbelerin kültüre nüfuz etmesine ve 15 Temmuz darbe girişiminin yıkıcı etkisine kadar değiniliyor. Röportaj kısımlarında anılar anlatılıyor, karşılaştırmalar yapılıyor.

‘İYİSİ KÖTÜSÜ OLMAZ’

Karar gazetesinden Erkut Tezerdi’ye kitabı anlatan Alkan, Türkiye tarihindeki ilk modern darbenin 30 Mayıs 1876’da gerçekleştiğini, Cumhuriyet döneminde ise 27 Mayıs 1960 cuntasının demokrasiyi ilk darp eden darbe olduğunun altını çizdi: “Bazen darbe sonrası çıktılara/ürünlere bakılarak darbe meşrulaştırılıyor ‘iyi’ ve ‘kötü’ olarak kategoriler ortaya çıkabiliyor. Mesela 1876 veya 27 Mayıs darbesi olumlu şekilde ele alınıp ‘iyi darbe’ kategorisine yerleştirilirken 12 Mart ile 12 Eylül ‘kötü darbe’ olarak biliniyor. 28 Şubat ise kısmen iyi, kısmen kötü gibi takdim ediliyor. Halbuki darbenin iyisi kötüsü olmaz, olmadı… Her biri faşist zihniyetin ürünüdür, iktidarı demokrasi dışı elde etme yoludur.”

Kitapta anlatılan ilginç olaylar arasında 12 Mart döneminde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını engellemek için imza kampanyası başlatan Altan Öymen’in bunun karşılığında ‘hava korsanı’ olarak suçlanması da yer aldı.

Olay neydi?

Altan Öymen’in adının kasıtlı olarak karıştırıldığı olay, 3 Mayıs 1972’de yaşanmıştı. Ankara-İstanbul seferini yapan Boğaziçi uçağı Aynullah Akça, Sefer Şimşek, Mehmet Yılmaz ve Yaşar Aydın tarafından  kaçırıldı. Eylemden sonra Altan Öymen, Erdal Öz gibi aydınlar gözaltına alındı. Eylemi gerçekleştirenlerden Aynullah Akça yıllar sonra Evrensel gazetesinde yayınlanan röportajında olayı anlatırken, “Bizim onların içeri alınması için böyle bir eylem yaptığımız imasında bulundular. Sonra Uğur Mumcu Cumhuriyet’te, ‘aydınlar üzerinde baskı yapmak, sindirmek için böyle bir provokasyon yapıldı’ diye yazdı. Birçok iddia ortaya attılar. Hükümet zaten bu kişileri bir çok defa gözaltına almıştı. Bizim üzerimizden ne diye plan yapsın, çok komik. Ondan sonra her yıldönümünde şu ya da bu şekilde konuyu bize getirerek ‘soru işaretleri var’ dediler. Yıllar geçtikten sonra bu sefer idamları hızlandırmak için yaptığımız söylenmeye başlandı. Bu da doğru olmayan, gerçek dışı söylentilerden biriydi. Biz o gün uçağı kaçırmasaydık ertesi gün idam edileceklerdi. Uçak kaçırma eylemini yapmamış olsaydık 4 Mayıs sabahı idam edileceklerdi. Eylem idamları iki gün geciktirdi. Bütün yollar kapanmıştı. Karar alınmıştı. Meclis’te onaylanmıştı. Kaldı ki THKO’nun onayı ile yapılmış bir eylemdi” demişti.

Kaynak: duvaR