Ana SayfaYazarlarBu seçim başka seçim

Bu seçim başka seçim

Anayasada erken seçimin en erken 90 günlük süre tanımasına, 16 Nisan Anayasa değişikliğine göre yeni sisteme 3 Kasım 2019’de geçileceğinin vurgulanmasına ve bu süreçte uyum yasalarının çıkarılması zorunluluğuna rağmen, AKP-MHP koalisyonu bir baskın seçim kararı aldı. Bu siyasal operasyon 24 saatte yapıldı. Önce Bahçeli konuştu, ardından Erdoğan, Bahçeli ile görüştü. Aynı saatlerde mecliste OHAL’i uzatma kararı alınırken, Erdoğan baskın seçim tarihini açıkladı. Böylelikle Anayasa oylamasında hile yoluyla yapılan fiili durum devam ettirilerek, anayasa ve yasaları ihlal eden seçim yoluyla bir darbe daha gerçekleştirildi.

Bu bakımdan muhalefet partilerinin “Hodri meydan” filan diyerek erken seçime katkıda bulunmaları ve sorunu “seçimden kaçmama”, “seçimden korkmama” moduna sokmaları bu gerçeği göz ardı etmeleri anlamına geliyor. Oysa muhalefet partileri, siyasal ve toplumsal meşruiyeti olmayan bu karar için, “Tamam kardeşim, biz de seçime varız. Ama bu koşullarda seçim olmaz. Önce OHAL’i kaldırın ve seçimi demokratik koşullarda yapın. Bütün partilere eşit propaganda imkanı sağlayın!” diyerek ortak bir tavır sergileyebilirlerdi. Ama tam tersi bir durum oldu. Tüm muhalefet partileri hep bir ağızdan “nasıl olsa kaybedeceksiniz” söylemiyle adeta iktidarı alkışladı. İnsanın böyle iktidara böyle muhalefet diyesi geliyor!

Bahçeli’nin grup toplantısında “Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanması kolay değildir. Bu tarihe ulaşmak her dakika zorlaşmaktadır. Ülkemizin cumhurbaşkanlığı sistemine acilen geçmesi acil bir hal almıştır. Mahalli idareler seçiminden sonra neyle muhatap kalacağı belli değildir” diyerek gerekçesini açıkladı. Bir gün sonra da Erdoğan, “Suriye’deki gelişmelerin hızlandığı makroekonomik değerlerden büyük yatırımlara kadar her konuda çok önemli kararlar vermemiz gereken bir dönemde seçim konusunu ülkemizin gündeminden bir an önce çıkarmamız şarttır” diyerek benzer açıklamalar yaptı. Baskın seçimin gerekçesi her iki totaliter lider için de aynıydı, daha uzatmak AKP ve MHP’nin aleyhine gelişmelere gebeydi.

Bu seçim bizim bildiğimiz normal bir seçim değil. Bu seçim her şeyden önce iki partinin ittifakına dayanan ve toplumun çoğunluğunu dikkate almayan bir rejim değişikliği seçimi olduğu için, seçimin kaderi ülkenin geleceğini belirleyecek önemdedir. Ayrıca bu seçim hem Bahçeli ve hem de Erdoğan için bir kader seçimidir. İktidarı kaybettiklerinde her şeylerini kaybetme durumu vardır. 7 Haziran 2015’den sonra başlattıkları kader birliğini devam ettirmelerinin nedeni budur. Bu arada Bahçeli’nin siyasal manevralarına akıl erdiremeyenler için birkaç olgunun altını çizmek istiyorum:

Birincisi, Bahçeli faşist bir partinin lideridir. Bu görevi 21 yıldan beri sürdürmektedir. Faşist partilerde liderin dediği olur. Lider partiyi tek başına yönetir. Hata yapsa da bir şekilde giderilir. Kadrolar ona bağlılıklarıyla var olur. İkincisi, Bahçeli AKP’nin desteğiyle MHP liderliğini garantiye aldıktan sonra şimdi de, “Cumhur ittifakı” ile seçim barajını aşarak parlamentoya girmeyi garantiliyor. Erdoğan’ın siyasal ittifaklar konusundaki hızlı değişkenliğini bilerek yeni ittifaklar kurmasını engellemek ve işi şansa bırakmamak son bir adım atıyor. Üçüncüsü, Bahçeli 2007’den itibaren “iktidar olamıyorsan iktidarla işbirliği yap ve onu yönlendirmeye çalış” taktiğiyle MHP’yi parlamentoda tutmayı başarıyor. Bahçeli bir yandan devletle bitmeyen dansını sürdürürken bir yandan da AKP ile “mehter yürüyüşüne” devam ediyor.

Bu seçimde cumhurbaşkanı ve parlamento çoğunluğu aynı partiden veya “Cumhur ittifakı” partilerinden olmadığı taktirde sistem daha baştan çökecektir. Bu nedenle AKP oylarında gerilemenin olduğu, MHP’nin seçim barajı altında kaldığı, Kürt oylarının azaldığı, SP’nin ve İyi Parti’nin oylarını artırmaya başladığı bir durumda, AKP’nin mecliste çoğunluğu sağlamasının tek yolu HDP’yi baraj altında tutmaya çalışmak olacaktır. Bunun yöntemi, gerçekte baraj sorunu olmayan HDP’nin oylarını düşürmek için çeşitli baskı ve provokasyon yöntemlerine başvurması, olmadı son anda baraj takılmasını sağlaması, yani YSK kararıyla HDP’nin yüzde 9. 8 oy oranıyla barajı aşamadığının ilan edilmesidir. Bu nedenle HDP tüm bu olasılıkları hesap ederek seçime hazırlanmalıdır.

Şaban İBA
Latest posts by Şaban İBA (see all)
RELATED ARTICLES
- Advertisment -
Google search engine

Most Popular

Recent Comments