12 Mart 1971 Direnişi’ni hatırlamak

“Türkiye’yi sarsan iki gün” olarak tarihe geçen 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi sol ve sosyalist hareket içindeki ayrışmaları ve saflaşmaları hızlandırdı. 12 Mart 1971 Direnişi’ni gerçekleştiren THKP-C, THKO, TKPML-TİKKO gibi silahlı mücadeleyi temel alan siyasal örgütler, bu büyük işçi direnişinden sonraki süreçte ortaya çıktı.

Ekonomik, sosyal ve siyasal çok yönlü bir rejim krizinin yaşadığı 1970’in sonlarına doğru önce THKO, hemen ardından THKP-C, daha sonra da TKPML-TİKKO gibi ihtilalci örgütler devlete karşı silahlı mücadele başlattı. 15-16 Haziran’da öncü işçiler tarafından atılan ilk kıvılcımı genç devrimci önderlerin devlete karşı silahlı başkaldırısı ile devam etti. 12 Mart direnişi, batıdakilerden daha farklı olarak Türkiye’de kapitalist sisteme ve oligarşik düzene karşı radikal bir siyasal harekete dönüşen 68 başkaldırısının yeni bir aşamasını oluşturdu.

Haziran 1970’den Haziran 1971’e kadar geçen bir yıl ve ardından gelen ikinci yıl, gerek olayların gelişimi ve gerekse sınıflar mücadelesinin yükselen seyri öylesine sıcak, öylesine hızlı ve öylesine günü birlik gelişmelere sahne oldu ki, sosyalist hareket o güne kadar böylesi devrimci bir dönem yaşamadı.

12 Mart Muhtırası, emir ve komuta zinciri içerisinde yapılan bir askeri darbeydi. Darbe görünüşte “anarşiyi ve terörü” önlemek amacıyla yapılmıştı. Ancak darbeden sonra Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ın “Sosyal gelişme ekonomik gelişmenin önüne geçtiği için anayasal ve yasal değişiklikler yapılması” gerekliliğinden söz etmesi, asıl amacın sistemin rehabilitasyonu olduğunu göstermişti.

11 Mart’ta Genelkurmay Başkanı Tağmaç’ın çağrısıyla toplanan Kuvvet Komutanları emir ve komuta zinciri içerisinde darbe değil ama, darbe ihtimalini de içinde taşıyan hiyerarşik bir müdahaleye karar verdiler. Bu bağlamda hazırlanan ve her toplumsal kesime hitap eden 12 Eylül Muhtırası hazırlandı.

Muhtıra’nın TRT de okunmasının hemen ardından istifasını veren Başbakan Demirel şapkasını bile unutarak Başbakanlığı terk etti. 16 Mart 1971 de CHP den istifa ettirilen Nihat Erim’e Partilerüstü Hükümet kurduruldu. 5’i Adalet Partisi’nden, 5’i CHP’den 1’i, Cumhuriyetçi Güven Partisi’nden, 1’i Milli Birlik Komitesi’nden ve 14’dü de parlamento dışından “teknisyen” bakan alınarak kurulan hükümet kamuoyuna, “Reform Hükümeti” ve parlamento dışından alınan bakanlar da “Beyin Takımı” diye takdim edildi.

12 Mart’ta DEV-GENÇ, THKO, TİP, TİİKP, TÖS gibi tutuklu sayısı çok olan merkezi davalar Ankara’da görüldü. THKP-C, TİKKO, Cemal Madanoğlu Cuntası, 15-16 Haziran Olayları ve DİSK, İstanbul DEV-GENÇ davalarının tutukluları İstanbul’da yargılandı. Kürt yurtseverlerin kitlesel olarak yargılandığı DDKO ile Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi davaları ise Diyarbakır Sıkıyönetim mahkemesinde görüldü.

Bu dönemde DEV-GENÇ bütün örgütlere kaynaklık eden devrimci gençliğin ana örgütü olduğu için TİP’ten THKO’ya, THKP-C’den TİKKO’ya kadar bütün yeni siyasal örgütlerin kadroları ve sempatizanları aynı zamanda DEV-GENÇ’in öncü kadrolarıydı. Özellikle Ankara çıkışlı olan THKP-C, THKO ve TİİKP davalarının tutuklularının önemli bir kısmı DEV-GENÇ davası tutukluları arasındaydı. DEV-GENÇ’in eşdeğer örgütü olarak Kürt yurtsever gençliğinin kurduğu DDKO kadrolarının konumu da böyleydi.

12 Mart Direnişi, o güne kadar ki Kürt isyanları saymazsak, devrimci hareketin tarihinde ilk kez yapılan devlete karşı bir başkaldırı niteliğindeydi. Direnişin son aşaması olan 30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı, Karadeniz’de 15’lerin katlinden sonraki ikinci toplu devrimci katliamıydı. 12 Mart Direniş’inde devrimciler ve demokratlar Türkiye’de ilk kez Özel Harp Dairesi’nin Kontrgerilla operasyonlarıyla (sorgu, işkence, pasifikasyon ve katliamlarıyla) yüz yüze geldi.

12 Mart Direnişi’nden geriye bir “direnme ve mücadele ruhu” geleneği ile yenilgi dersleri ve tamamlanmamış bazı teorik çalışmalar kaldı. Ancak sonraki dönem esas olarak bu mirasın üzerinde şekillendi. Nurhak’tan askeri cezaevlerine, idam sehpalarından Kızıldere’ye kadar 12 Mart Direnişi’nin önderlerinin bıraktığı devrimci miras, her milliyetten işçiler, emekçiler ve devrimci gençler tarafından sahiplenilerek gelenek devam ettirildi.

Direnişin yenilgisi bir tarihsel dönemi kapatırken, devrimci direniş geleneğinin devamı olan yeni bir devrimci atılım dönemini başlattı.

Şaban İBA
Latest posts by Şaban İBA (see all)